Düzenli beslenmek, spor yapmak, uyku düzeni ve bol su tüketimi bildiğimiz sağlıklı kalma yöntemleri ama kıyafetlerimizin de sağlığımızı etkileyebileceğini hiç düşündünüz mü?
Yakın zamanda Çin ve Bangladeş gibi fason giysi üretiminin çok olduğu ülkelerde nehirlerin renk alması dikkat çekti. Özellikle sosyal medyada gezerken bu ülkelerdeki nehirlerin mavi ve kırmızı renklere bürünme nedenlerinin moda endüstrisinde kullanılan boyalar olduğunu görmüşsünüzdür. Bu görüntülerin hızla yayılması sonucu moda markalarını markajına alan araştırma organları devreye girdi. Ne kadar tehlikede olduğumuzu bilmemiz için sonuçları tüketicilerle paylaşma kararı aldılar. Çünkü üretim yapan markalar, sağlık risklerinin sorumluluklarını almayı planlamıyorlardı.
Moda dünyası bu haberle çalkalanırken giysilerin üzerinde zararlı ve hormon bozucu maddelerin, hatta kansere neden olacak kimyasalların olduğu tespit edildi. Bütün bu oluşum sırasında zarar gören ekosistemin de altını çizmeyi ihmal etmeyelim. Alışveriş severler, bu konuyu ciddiye alanlar ile almayanlar olarak iki ayrı görüşe ayrılmış olsa da, toksik kimyasallarla yakın temasta olmamız uzun vadede olumsuz sonuçlara neden olacak.
Yapılan araştırmalar sonucu tüm dünyayı saran zehirli maddelerden üretilmiş kıyafetlerin bir kısmının Türkiye’de de mevcut olduğu tespit edildi. Üstelik listenin başında GAP, Armani, Zara, Mango, Benetton ve Levi’s gibi dev markalar yer alıyor. Markalar bu haberle sarsılarak raflardaki ürünlerinde temizliğe gidildiğini açıkladılar.
Peki bunu zehirsiz de yapamaz mıydık?
Elbette yapabilirdik!
Yaşamsal kaynaklara ve tabii ki insanlara zarar vermeden kumaş üretimi yapmak da mümkün. Markalar, modanın sunduğu yenilikleri dayatmaymış gibi görerek, ucuz ve kolay yolu seçmeyi tercih etmeyebilirler. Bundan sonrası için ise özellikle global moda markalarının bir adım atarak özellikle üretim bölümlerinde toksik detoks uygulaması başlatmaları ve bu arınma esnasında da öncü olmaları bekleniyor.
Bir sonuç verir mi sizce, ne dersiniz?