“Adım Adım” İyilik Hareketi’nin Öncüsü İzzet Renay Onur İle Gönüllülük Üzerine…

Depremin üzerinden tam iki ay geçti ve ben deprem bölgesinden fiziken bir hayli uzaktayım. Aklımla, fikrimle, kalbimle ise üzerinden aylar geçmesine rağmen oradayım. Bir süre de oralardan gitmeye hiç niyetim yok. Benim gibi uzakta olanları ise tek bir şey bir nebze de olsa rahatlatabiliyor. O da yardım edebilmek. Birilerine dokunabilmek. Böylesi felaketlerde sadece maddi olarak destek olmak da yetmiyor. Daha fazla fayda sağlamak, çözümün bir parçası olabilmek için de “gönüllü” olmak bir yöntem olabiliyor. Ama nerede, nasıl gönüllü olabilirim diye düşününce de içine sinen doğru cevabı bulmak oldukça güç.

Aklımızdan çıkmak bilmeyen bu sorular için sadece cevapları ile değil çözümleri ile de bizlere yol gösterecek bir konuğum var: İzzet Renay Onur

Gönüllüğü müthiş benimsemiş Türkiye’nin öncü isimlerinden birisiniz? Neden gönüllülük diye sormak isterim.

Hepimiz dünyaya geliyoruz ve hayatımız boyunca bu dünyanın, bu ülkenin kaynaklarını tabiri caizse sömürüyoruz, etinden, sütünden, suyundan, havasından faydalanıyoruz. Peki geriye ne veriyoruz?

Bu dünyaya geri verebileceğimiz tek şey gönüllülük. Gönüllülük esasında, bu dünyaya ödediğimiz kira. Gönüllülük, tanımadığın bir insan ya da bir canlı için zamanını, enerjini belki de paranı vermek demektir. Ve karşılık beklemeden yapılan bir iyilik hareketidir. Yeni dönemde bunun yanında sosyal girişimciliği de eklemek isterim. Ana amacı para kazanmak değil sosyal veya çevresel bir sorunu çözmek olan sosyal girişimciliğin de gönüllülük sınıfında olduğuna inanıyorum. Zaten başarılı ve uzun ömürlü GERÇEK sosyal girişimcilerin çoğunun hayat hikayesinde gönüllülük önemli bir yere oturur.

Sizi tanımlamakta çok zorlanıyorum. Adım Adım, sonra Açık Açık, Spor İstanbul, Greenpeace… Nereden başlayacağımı bilmek zor olsa da önce okurlara yardımseverlik koşusu nedir, “Adım Adım” nedir onu anlatalım, ne dersiniz?

Yardımseverlik koşusu esasında işi işe gördürmek. Yaptığın bir işin başka bir amaca da fayda vermesini sağlamak. İşte Adım Adım da kitlelere bunu yaptırmaya çalışan ve diğer STK’lara da bu sayede nasıl kaynak geliştirebileceğinizi anlatmak için kurulmuş bir STK.

Ben makine mühendisiyim ve sonra da işletme yüksek lisansı yaptım, bunu şu sebeple söylüyorum: İnsan yaşı ilerledikçe geçmişi daha iyi anlamaya başlıyor. Makine esasında, herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmektir. Yardımseverlik koşusu da senin ayaklarındaki enerjiyi ve kalbindeki dayanışma heyecanını bir araya getirerek toplumu harekete geçiren, topluma iyi gelen sıcacık, güzel, muhteşem bir makinedir. İşletme yüksek lisansının da benim bu makineyi ölçeklememi kolaylaştıran, yıllar içinde giderek büyüyüp güçlenecek bir hale getirmem de katkısı olmuştur. 

Yardımseverlik koşusunda destek olacağımız amacı nasıl seçebiliriz?

Buradaki cevap sizi neyin heyecanlandırdığını, yatağından sabahları neyin kaldırdığını bulabilmekte saklı. Maraton için antrenman yaparken sizi motive eden, harekete geçiren amacı bularak ona odaklanmak lazım. Bu amacı bulmak için bir meseleden yola çıkabilirsiniz. Bu meseleler arasında sizi en çok rahatsız eden sorun, sizin çıkış noktanız olabilir.

Örneğin ben iki kere İstanbul Maratonu’nda koştum üçüncü kez koşmak için kendi kendime yardımseverlik koşuşu yapmaya karar verdiğimde oturup hangi sivil toplum kuruluşu için yapacağımı düşünmeye başladım. Bunu omurilik felci olan engelli bireyler için çalışan bir sivil toplum kuruluşu için yapmaya karar verdiğimde ise gerçekten de sabahları antrenmanlarıma daha rahat ve heyecanlı gitmeye başladım.

Yardımseverlik Koşusu değer yaratabilmek, destek olabilmek için müthiş bir başlangıç Önümüzde NKolay İstanbul Yarı Maratonu var. Eğer siz de başlamak isterseniz hemen kaydolabilirsiniz veya yarı maratonda yardımseverlik koşusu yapanlara destek olarak bu iyiliğin bir parçası olabilirsiniz.  

Açık Açık Platformu nedir, hangi ihtiyacın çözümünü sunmak amacıyla kuruldu?

“Açık Açık” kapalı işlerden, şeffaf olmayan yönetimlerden, hesap vermeye gelmeyen yöneticilerden sıkılmış insanların bir derdine çare aramak amacı ile yola çıktı. Açık Açık Platformu bir şeffaflık ve hesap verebilirlik hareketidir. Bu her alanda olabilir, mesela şu anda sivil toplum kuruluşlarına odaklandık. Ama bu spor kulüpleri için de olmalı, özel okullar için de olmalı, şeffaf olmadığını düşündüğünüz ne varsa ona odaklanabiliriz. Bağışının nasıl, nerede ve doğru şekilde kullanılıp kullanılmayacağından emin olamayan, bu konuda kafasında çokça soru işareti olan fakat yine de zamanını ve parasını bağışlamak isteyen kurumlar ve bireyler için kuruldu. Uzunca süre borsada işlem gören şirketlerle ilgili araştırma raporları yazan bir analist olarak çalıştım. Bu analizler, halka açık şirketler için yapılır ve halka açık şirketler, yatırımcılara tüm bilgilerini şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde sunmak zorundadırlar aksi taktirde ceza alırlar. Ben sivil toplum kuruluşlarını da aynen bu şekilde görüyorum. Sermayesi yani kaynağı bağış ve gönüllülük olan sivil toplum kuruluşlarını halka açık şirketlere benzetiyorum. Bu sebeple de şeffaf ve hesap verebilir olmalarının zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen halen Türkiye’de dernek ve vakıfların şeffaf olmak zorunda olmamasını ise talihsizlik olarak görüyorum.

Siz de bir derneğe, vakıfa düzenli olarak bağış yapmak, gönüllü olmak isterseniz emeklerinizin doğru aktarıldığından emin olmak için Açık Açık Platformu üzerinden araştırma yapabilir, kararınızı bu şekilde verebilirsiniz.

Açık Açık Platformu’na kaydolmak, platform aracılığı ile bağış toplamak STK’lara ne gibi imkanlar sunuyor?

Bir sivil toplum kuruluşunun Açık Açık Platformu’nda olması, o STK’nın şeffaflığı ve hesap verebilirliğe önem verdiğini gösterir. Açık Açık Platformu’na üye olan ve/veya bireysel bağışçı haklarını imzalamış bir STK’nın bir kurumu veya bir bireyi bağış amacıyla ziyarete ettiğinde ilk söylediği şeylerden birisi Açık Açık Platformu üyesi olduğunu söylemek oluyor. Bu, şeffaflığın ne olduğunu bilen özellikle büyük kurumsallara çok önemli bir mesaj veriyor. Dileğim parasını veya zamanını bir STK’ya vermeyi düşünen kişi ve kurumların önce bu grubun şeffaf ve hesap verebilir olup olmadığını sorgulamalarıdır.

Bu arada şunu da söylemek önemli; şeffaflık ve hesap verebilirlik bir kurumun güvenilirliğini garantilemez ama şeffaf ve hesap verebilir kurumların etik olmayan işler yapma ihtimalleri kesinlikle daha düşüktür. Yoksa niyeti kötü olduktan sonra isterseniz beş tane denetim yaptırın yine işe yaramaz.

İzzet Renay Onur kimdir?

1973 doğumlu olan İzzet Renay Onur, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde İşletme yüksek lisansını tamamladı. Finans, strateji ve iş geliştirme alanlarında farklı sektör ve ülkelerde 18 yıl yöneticilik yaptı.

Okul yıllarından başlayarak spor hep hayatının bir parçası oldu. Mülkiye Spor Kulübü’nde yüzme ve sutopu takımlarında yer aldı.

Spor aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarına (STK) kaynak sağlamayı ve güçlendirmeyi hedefleyen yardımseverlik koşusunu Türkiye’de başlatan ve Türkiye’nin en büyük spor ve gönüllülük platformu Adım Adım’ın kurucularından biri oldu. Adım Adım’ın kuruluşundan bu yana 150 bini aşkın koşucuya ve 100’e yakın STK’ya spor yolu ile kaynak geliştirebilmeleri için içerik hazırladı.

Adım Adım projesi ile Türkiye’de spor aracılığı ile bireysel bağışçılığı geliştiren özgün bir model yarattığı için, dünyada bugüne kadar 3.500 kişinin kabul edildiği küresel sosyal girişimcilik ağı Ashoka tarafından Ashoka Fellow olarak seçildi.

Sivil toplumda şeffaflık ve hesap verebilirlik konularını bağışçılar ve kurumlar nezdinde güçlendirmek amacı ile kurulan Açık Açık Derneği’nin kurucularından ve yönetim kurulu üyesidir.

2019 yılı Ağustos ayında Spor İstanbul Genel Müdürlük görevine getirilen Onur; aynı zamanda Greenpeace Yönetim Kurulu üyesi ve TEGV Mütevelli Heyeti Üyesidir.

2022 yılında Türkiye’nin en önemli spor ödülü olan Koç Ailesi ve Olimpiyat Komitesi tarafından her sene 1 kişi veya kuruma verilen Mustafa Koç Spor ödülü’nü Adım Adım ile aldı.

Türkiye’de özel sektör, sivil toplum, sosyal girişim ve kamu tecrübesi olan az sayıda kişiden birisi olan İzzet Renay Onur evli ve 2 çocuk babasıdır.

Written By
More from Özlem Girgin
Sevdiklerinize bağlı mısınız yoksa bağımlı mı?
Duyulduğunda kulağımıza aynıymış gibi gelen iki kavram: Bağlılık / Bağımlılık. Oysa ki...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir