Yazı dizime ilk olarak en iyi tanıdıklarım, İtalyan’larla başlıyorum… Sıcağı sıcağına yaptığım gezi sonrası gözlemlerim ve yorumlarım…
İTALYANLAR…
Aslına bakarsanız İtalyanların erkekleri kadınlarına göre çok daha güzel ve gösterişlidir. Kadınları güzel değil ama oldukça kadınsı ve seksi. 90’ların sonunda ben orada yaşarken (okumak için oradaydım) burada olduğu gibi orada da solaryum süper revaçtaydı, beyaz kadın görmeniz neredeyse imkansızdı. Bronz tenlerine genelde açık renklerde ve parlak lip gloss’lar tercih ediyorlardı.
Bizimki kadar olmasa da fön çektirmek orada da oldukça sevilen bir aktiviteydi. Kuaförleri süper başarısız olan İtalyan kadınları , balyajlı saçlarla dolanmayı seviyorlardı. Spor salonunda gitmek hep modaydı, ne kadar inceysen o kadar güzeldin, tüm dünyada olduğu gibi. Kaşları ince, manikürleri ise oval törpülenmiş cilalı tırnaklardan oluşuyordu.
Yaşadığım 6 yıl boyunca kırmızı ve bordo ojeyi çok az gördüm ellerinde. Dolgu, daha çok ünlülerinde vardı sokağa çok inmemişti. Sigara içen, kaz tüyü kürklü montları , güneş gözlükleri yüzlerinden eksik olmayan , uzun bacaklı kadınlardı.
Geçtiğimiz hafta Roma’daydım, ve ilk defa 6 yıl öncesi yaptığım gibi oturdum çalıştım İtalyan kadınlarını. Bizim kadar bakımlı değiller. Genç olanlar yanlış tercihler yapabiliyor, makyaj ve saç konusunda. 30 yaş sonrası ise genelde doğallığı, uğraşılmamışlığı tercih ediyorlar, bir nevi Fransız kadınlara özenme durumu mevcut anlayacağınız.
Neler mi?
- Taze meyve ve sebze sularını çok tüketmeye başlamışlar. Hatta bazı markaların hazır meyve ve sebze suları bile var. Gün içerisinde ara öğün yerine tüketiyorlar.
- Karbonhidrat zengini mutfaklarında belki de en büyük yenilik: glutensiz beslenmeye yönelik büyük adımlar atmış olmaları… Marketlerde kocaman bir reyonu glutensiz ürünlere ayırdıkları gibi glutensiz pizza ve makarna yapan restoranları bile açılmış.
- Aynı şekilde kitapçılarda bile buğdayın zararlarından bahseden yeni diyet kitapları bulunuyor.
- Eczanelerden bakım alışverişi yapmak hala çok revaçta. Eczacı’nın vitrinine koyduğu herşey özel bir ilgi görüyor.
- Eczane vitrinlerini en çok süsleyen ise dışardan cilde verilen hyalüronik asit içerikli krem ve serumlar.
- Ayrıca uyurken vücudu şekillendirdiğine inanılan tayt ve çoraplar da birçok eczanenin vitrinini süslüyor ve ilgi görüyor.
- Cilt temizliği konusunda daha uygun fiyatlı ürünleri tercih ederlerken, cilt bakımı için kullandıkları kremler için para harcamaya acımıyorlar.
- Makyaj konusunda bizim kadar bilgili olmadıkları bir gerçek. Far kullanmayı sevmiyor, en fazla maskara ve kalem gibi gözler ağırlıklı bir makyaj tercih ediyorlar. Gençler arasında kalın eyeliner ve far kullanılıyor.
- Makyaj altı bazı, renkli nemlendirici gibi ürünleri çok bilmiyorlar. Uzun yıllar kullandıkları makyaj ürünlerinden kolay kolay vazgeçmiyorlar.
- Ancak Uzakdoğu ve Otantik doğal bakımlara çok sıcak bakıyorlar.
- Renkli ruju sadece gençler kullanıyor, neredeyse 30 yaş üstü hicbir kadını renkli dudaklarla görmem kısmet olmadı.
- Kilo almıyorlar çünkü çok hareket ediyorlar. Dışarda rahat 5 kişiden 4’ü spor yapıyor. Eskiden spor salonunda ağırlık ve kardiyo çalışılırdı şimdilerde bunun yerini yoga almışa benziyor.
- Ayrıca makarnayı ve pizzayı peynirle veya etle tüketiyorlar. Yani karbonhidratı protein ile tüketerek farkında olmadan bir denge sağlanıyor. Makarnayı sade yemek peynirle yemekten daha hızlı yağa dönüşüyor desek…
- Gün içerisinde de çok hareket ediliyor, araba ile hayat bir yere kadar, genelde ya bisiklet ya da yürüyerek hallediyor işlerini. Büyük mesafelerde yaşamıyorlar çünkü.
- Omuzlara kadar uzun ve kat kesilmiş saçlar favorileri, kendi doğal renklerini korumaya özen gösteriyorlar. Bu doğallığa kaçış, gençken tüm saçma renkleri ve kesimleri denemelerinden kaynaklanıyor olabilir.
- Aynı yaştaki erkek ve kadınlar arasında kadınlar daha yaşlı görünüyor. mesela bizde tam tersi aynı yaştaki erkekler kadınlardan çoğu zaman daha yaşlı görünüyor.
- Botox ve dolgu uygulamaları 40’lardan sonra daha çok kullanılıyor. Bizim gibi sokakta sık görülebilen bir şey değil.