Four Seasons Hotel Bosphorus, çağdaş sanat alanındaki sergilerine Kolombiyalı dünyaca ünlü bir sanatçının eserleri ile devam ediyor. Harif Guzman’ ın ADAPTASYON sergisi, Four Seasons Hotel Bosphorus ev sahipliğinde gerçekleşiyor.
Ekim ayında Moskova’daki MoMa Müzesi’nde yapılması planlanan serginin KOVİD-19 sebebi ile ertelenmesi neticesinde Türkiye’ye gelen sanatçı, kendi kültürü ve Türk kültürünün benzerlikleri, pandemi sebebiyle yaşanan seyahatle ilgili ve politik bariyerler sebebiyle göçmenlerle empati kurarak çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor ve ADAPTASYON isimli sergi doğuyor.
Moskova MoMa sergisinin önümüzdeki bahar aylarına ertelenmesi neticesinde Guzman ve eserleri İstanbul’la buluşturuyor. 7 Ekim Çarşamba günü gerçekleşen açılış davetine aralarında Rebekka Çetin, Enis Çiftçi, Elif Edes Tapan, Emre Ertürk, Uğur Güven, Sedef Gali’nin olduğu iş, sanat ve cemiyet hayatından isimler katıldı.
ADAPTASYON isimli sergi, özgün ve korkusuz bir yaklaşımı olan sanatçının bu dönemde fiziksel ve ruhsal bir araftayken ortaya çıkardığı eserlerden oluşuyor. Guzman’ın son çalışmaları özgürce seyahat edememe konusundaki endişelerinden ve ülkesinin mevcut politik durumundan büyük ölçüde etkileniyor. Pandemi sebebiyle yaşanan uluslararası seyahat kısıtlamaları, sanatçının Türkiye’deki ve yurt dışındaki mültecilerin durumunu daha iyi anlamasına yardımcı oluyor.
Sanatçının işleri, bu durumda kişisel olarak hissettiklerini ve mültecilerin yabancı ülkelere göç etmek zorunda kaldıklarında karşılaştıkları zorlukları ifade ediyor.
17 Ekim gününe dek devam edecek olan sergide dikkat çeken Homesick tablosu, göçmenlerin güvende hissedecekleri yere yolculukları sırasında yaşadığı engelleri, yaşadıkları ölüm, hastalık ve yoksulluk tehditlerini yansıtıyor. Homesick’in de içlerinde yer aldığı 9 eserlik bu seride sanatçı dünyanın farklı göçmen kamplarında kullanılan gerçek yatak örtülerinden parçalar kullanıyor. 230×240 cm boyutlarındaki Homesick isimli eser sanatçı tarafından 2020 yılında tamamlandı.
HARIF GUZMAN HAKKINDA
Guzman, 1975 yılında Venezuela’da doğdu. Küçüklük yaşlarında basım işleri ile uğraşan babasından yoğun biçimde etkilendi. 1980 yılında sadece evi olarak değil, aynı zamanda tuvali ve ilham kaynağı olarak nitelediği New York’a gitti. 1920’lerde Weimar Cumhuriyeti’nde Kurt Schwitters’ın harmanlanmış kolaj ve asamblajı ile kurulan, çağdaş Amerika’nın Robert Rauschenberg ve Jean-Michel Basquiat öncülüğü ile sürdürdüğü ve Mike Kelley’nin ilk cesur Pop Art resimlerinin geleneğini barındırıp genişletmiş bir sanatçıdır.Özgün ve korkusuz bir stili olan sanatçı tanımlarla veya tek bir anlatımla sınırlı kalmadan çalışmalarını sürdürmektedir.