Yıllardır her tür haksızlığa karşı çıkan, kadına yönelik hak ihlallerinden doğa ve hayvan katliamlarına, yoksulluktan adaletsizliğe üzeri örtülen her konu hakkında sesini çıkaran, aktivist kimliğiyle tanıdığımız Melis Alphan şimdi de Instagram’da açtığı Menopoz Seyir Defteri hesabıyla hakkında konuşulmayan, hep geçiştirilen menopozu tabu olmaktan çıkarmaya, menopozla ilgili sessizliği ve bilgisizliği yıkmaya, kadınların bu konudaki tecrübelerini daha çok paylaşıp dayanışmalarını amaçlıyor.
“Menopoz Seyir Defteri’ni (@menopozseyirdefteri) kadınların doğru bilgiye ulaşabileceği, yalnız olmadıklarını hissedebilecekleri bir platform olarak tasarladım” diye anlatan Melis Alphan, yıllardır kapitalizmin ve eril zihniyetin hakimiyetinde gizlenen ve ötekileştirilen menopozun kadınlar için yeniden tanımlanması gereken, özgürlük ve güçlenmeyle dolu bir dönem olduğuna inanıyor. Hesabında paylaştığı bilgiler, doktor, psikolog ve uzmanlarla gerçekleştirdiği söyleşiler aracılığıyla da menopoz hakkında bilinçlendiriyor, farkındalık yaratıyor ve kadınlara bu süreçte yalnız olmadıklarını hissettiriyor. Bir “menopoz aktivisti” diye tanımlayabileceğimiz Melis Alpan Güzellik Yayında’ya verdiği özel röportajla kadınları sessiz kalmamaya, her konuda olduğu gibi menopozda da birbirlerine destek vermeye davet ediyor.

Yaşadığın cerrahi operasyon sonrası aniden menopoza girdin. Öncesinde menopozla ilgili bilgi ve düşüncelerin nasıldı?
Öncesinde üzerine çok düşünmemiştim çünkü hâlâ kendimi “o yaşta” hissetmiyordum. Menopoz hep 50’li yaşların konusu gibi anlatılıyordu ve ben de bilinçaltımda kendimi bu süreçte görmüyordum. Tam olarak ne zaman başladığını, nasıl ilerlediğini, neler hissedildiğini bilmiyordum. Etrafımda konuşulan bir şey de değildi. Çoğu kadın gibi ben de menopozu adetlerin sonlanması ve sıcak basmasıyla ilişkilendiriyordum. Ama işin içinde ne kadar çok fiziksel ve ruhsal değişim olduğunu, hormonların bedenimde ne kadar büyük bir rol oynadığını hiç fark etmemiştim.
Cerrahi menopozla birlikte kadınların büyük çoğunluğunun da aynı bilgisizlikle bu süreci karşıladığını gördüm. Çünkü menopoz anlatılmıyor, öğretilmiyor, hatta kadınları bu konuda bilinçlendirilmekten adeta kaçınılıyor. İşte bu yüzden Instagram’da Menopoz Seyir Defteri hesabını açmaya karar verdim; hem kendi yolculuğumu anlatmak hem de diğer kadınlarla birlikte öğrenmek için.

Kadınlar sadece Türkiye’de değil aslında, dünyada da menopoz hakkında bilgisizler. Senin menopoz farkındalığın nasıl başladı ve sürüyor? Fiziksel ve ruhsal nasıl dönüşümler geçirdin? Önceki Melis’le şimdiki Melis arasında nasıl farklar var?
Menopoz farkındalığım kelimenin tam anlamıyla bir gecede başladı. Ameliyattan çıktığımda artık farklı bir hormonal düzenin içindeydim ve vücudumun nasıl tepki vereceğini bilmiyordum. İlk birkaç hafta bedenimde ve zihnimde neler olup bittiğini anlamaya çalışmakla geçti. İlk hafta henüz menopozal hormon tedavisine (MHT) başlamadan önce geceleri sıcak basmaları yaşamaya başladım. Bütün gece uyutmuyordu. Bir haftayı bulmadan soluğu doktorda aldım ve tedaviye başladım. O arada MHT hakkında epey bir okuyup bilgilenmiştim. Sandığım gibi korkutucu bir şey değildi. “Meme kanseri yapıyor” söylemi kafalara kazınsa da barındırdığı düşük riske karşılık kadınları pek çok sağlık riskinden koruyordu. Ama yaşadığım en büyük farkın ruhsal olduğunu söyleyebilirim.
Benim için menopoz bir aydınlanma dönemi oldu. Önceden daha çok dış dünyaya odaklıyken menopozla beraber daha çok içime döndüm ve kendimi, isteklerimi, beni neyin mutlu ettiğini keşfettiğim yeni bir döneme adım attım. Menopoz bana kendimle yeniden tanışma fırsatı sundu. Kendime daha nazik olmayı öğreniyorum. Kendimi dinlemeyi, neye ihtiyacım olduğunu sormayı, gerektiğinde yavaşlamayı…
Eskiden sürekli bir şeyleri yetiştirme, birtakım işleri halletme baskısı hissederdim. Şimdi ise bu sürecin bana verdiği en büyük hediye “olma” halini öğrenmek oldu. Bazen durmak, bazen ritmimi değiştirmek, kendimi zorlamamak… Kısaca fiziksel bazı zorluklarla karşılaşsam da menopozun bana kattığı şeyleri de görüyorum. Artık vücudumu ve ruhumu eskiye göre çok daha bilinçli bir şekilde gözlemliyorum. Özetle eskiden dış dünyayı daha çok dinleyen biriydim, şimdi ise iç dünyasını daha çok duyan biriyim.
Sağlıklı yaşam, doğru beslenme ve wellness gibi konularda bolca konuşuluyor ama menopoz hâlâ çok bilinmeyenli bir denklem. Sence bunun sebebi nedir?
Birkaç temel sebebi var. Kadın bedenine dair birçok konu gibi menopoz da tarih boyunca göz ardı edilmiş, hatta bilinçli olarak görmezden gelinmiş. Regl gibi menopoz da bir “kadın meselesi” olarak sınıflandırılmış ve toplum içinde konuşulması ayıp ya da gereksiz görülmüş. Bu yüzden kadınlar bu sürece tamamen hazırlıksız giriyor. Tıp dünyası uzun yıllar boyunca erkek bedenini norm alarak çalıştı. Kadınların hormonal döngüleri, doğurganlık sonrası süreçleri yeterince araştırılmadı. Hâlâ bile menopozla ilgili tıbbi bilgilerin çoğu eksik, çelişkili veya güncellenmemiş durumda. Mesela hormon tedavisiyle ilgili yıllarca süren yanlış bilgilendirmeler yüzünden birçok kadın gereksiz yere korkutuldu ve tedavisiz bırakıldı.
Dizilerde, filmlerde, reklamlarda menopozla ilgili doğru dürüst hiçbir temsil yok. Kadın kahramanlar menopoz döneminde değilmiş gibi yazılıyor, hatta bu konu neredeyse yokmuş gibi davranılıyor. Regl bile ancak son yıllarda daha görünür oldu, menopoz ise hâlâ bir tabu. Tüm bunların sonucunda, kadınlar menopoz sürecine girdiklerinde ne yaşadıklarını anlamıyor, birbirleriyle bile paylaşmaktan çekiniyorlar. “Herkesin yaşadığı bir şey, geçer” denip geçiştiriliyor.
Kadını her anlamda bastıran, kadının ihtiyaçlarını yok sayan eril sistemin de menopozun bilinmemesini, önemsenmemesini, konuşulmamasını ve ötekileştirilmesini beslediğini düşünüyorum. Neler söyleyebilirsin?
Reglin gizlenmesiyle menopozun yok sayılması aynı zihniyetin ürünü. Kadın bedenine dair her şey ya tabu haline getiriliyor ya da bir şekilde kontrol altına alınıyor. Kadının regl olması “ayıp” sayılıyor, sessizce yaşanması bekleniyor. Regl utanç verici bir sır gibi saklanıyor. Ama erkek sünnet olduğunda törenlerle kutlanıyor, çünkü o eril sistemin içinde bir güç gösterisi olarak algılanıyor.Aynı zihniyet menopozda da devreye giriyor. Kadın üreme kapasitesini kaybettiğinde, sistem onu görünmez kılıyor. Kadının cinselliği, gücü, üretkenliği hep doğurganlıkla eşleştirildiği için menopoz sonrası kadın adeta toplumdan siliniyor.
Eril sistem kadınları doğurganlık süreci boyunca anne olma baskısıyla sıkıştırırken menopoz kadının artık sistemin belirlediği çerçevede bir rolü kalmadığı anlamına geliyor ve bu yüzden kadın değersizleştiriliyor. Kadını sadece doğurganlığıyla tanımlayan bir sistemde menopozdan sonra kadının sesi kısılıyor. Bu sessizliği kırmak yine bizim elimizde. Menopozu konuşarak, deneyimlerimizi paylaşarak, bilgilenerek ve birbirimize destek olarak bu sistemin üzerimize çizdiği çerçeveyi yıkabiliriz. Çünkü menopoz kadınlar için yeniden tanımlanması gereken, özgürlük ve güçlenmeyle dolu bir dönem. Bunu ancak biz konuşursak, biz görünür kılarsak değiştirebiliriz.





Melis Alphan @menopozseyirdefteri isimli hesabında konuyla ilgili birçok faydalı bilgi paylaşıyor.
Sen biraz da bu konunun tabu olmasından yola çıkarak ve bilinmesini sağlamak amacıyla Instagram’da Menopoz Seyir Defteri isimli bir hesap açtın. Neler gözlemledin burada kadınlarla ilgili?
Beklediğimden çok daha büyük bir yankı buldum. Kadınların anlatmaya, paylaşmaya, destek almaya ne kadar aç olduğunu fark ettim. Çünkü en yakın arkadaşlarıyla bile konuşmamışlar, anneleri onlara bir şey anlatmamış, doktorları onları, “Doğal bir süreç, geçecek” diyerek başından savmış. Kadınlar ilk kez bir başkasının da aynı şeyleri yaşadığını görünce inanılmaz bir rahatlama hissediyor. Kadınlardan “Aynı şey bende de var, meğer yaşadıklarım normalmiş” gibi çok fazla mesaj alıyorum. Çoğu kadın hangi belirtilerin normal olduğunu, hangi doktorlara gitmesi gerektiğini, hormon tedavisinin kimler için uygun olup olmadığını bilmiyor. Kadınlar birbirini çok iyi anlıyor ve desteklemek istiyor. Biri sıcak basmalarından bahsedince, başka biri “Şu yöntem bana iyi geldi” diye cevap veriyor. Yani bir anlamda kadınlar doktorlardan alamadıkları bilgiyi birbirlerinden alıyorlar. Kadınlar için menopoz bir dönüm noktası ve bu noktada yalnız kalmamaları gerekiyor. Bilgiye ulaşmak, deneyimleri paylaşmak ve destek görmek herkesin hakkı. Bu yüzden Menopoz Seyir Defteri büyüyen, gelişen ve kadınlara yalnız olmadıklarını hissettiren bir platform olmaya devam edecek.
Açtığın hesaptan ve kadınların yorumlarından/paylaşımlarından da yola çıkarak kadınların menopozda yaşadıkları en büyük fiziksel ve mental sorunların neler olduğunu söyleyebilirsin?
Menopoz dendiğinde akla ilk gelen sıcak basmaları ve terleme atakları kadınların sosyal ve iş hayatını, uykusunu ciddi şekilde etkiliyor. Uykusuzluk menopozda en çok yaşanan sorunlardan biri ve zamanla kronik yorgunluğa yol açabiliyor. İlaveten beyin sisi ve unutkanlık kadınların kendini kaybolmuş hissetmesine yol açıyor. Birçok kadın kelime bulmakta zorlandığını, dalgınlaştığını ve hatta erken demans yaşadığını düşünerek endişelendiğini söylüyor. Cilt kuruluğu ve eklem ağrıları da menopozla gelen fiziksel değişimlerden bazıları.
Ama menopoz fiziksel belirtilerden ibaret değil. En büyük ortak his anlaşılmamak ve yalnız kalmak. “Herkes hissettiklerimi küçümsüyor” gibi cümlelerle sıkça karşılaşıyorum. Menopoz döneminde anksiyete, stres ve duygu durum değişiklikleri de büyük bir yer tutuyor. Normalde sakin olan birçok kadın kendini daha sinirli, tahammülsüz veya huzursuz hissettiğini söylüyor. Önceden sorun etmeyeceği şeylere aşırı tepki verdiğini fark eden kadınlar, bu durumun hem kendilerini hem de çevreleriyle olan ilişkilerini zorladığını anlatıyor. Anksiyete de menopozla birlikte çok yaygın hale geliyor; birçok kadın içini kemiren bir endişe hissiyle uyandığını ve bunun nedenini bile açıklayamadığını söylüyor.
Kısaca doğru bilgiye ulaşamamak ve toplumun sessizliği, bu dönüşümü çok daha zor bir hale getiriyor. Menopoz bir hastalık değil ama desteğe ihtiyaç duyulan bir süreç. Kadınlar doğru bilgiye ulaştığında, doktorlarla daha açık bir iletişim kurduğunda ve diğer kadınlarla dayanışma içinde olduğunda bu süreci çok daha sağlıklı ve güçlü geçirebilir.

“Menopoz Seyir Defteri’ni kadınların doğru bilgiye ulaşabileceği, yalnız olmadıklarını hissedebilecekleri bir platform olarak tasarladım. Doktorlar, psikologlar ve uzmanlarla söyleşiler yapmaya başladım. Kadınların en çok merak ettiği konular üzerine doğrudan uzmanlardan doğru bilgiyi alabilecekleri, sorularını çekinmeden sorabilecekleri interaktif buluşmalar yapmayı hedefliyorum.”
Melis Alphan
Menopoz Seyir Defteri hesabınızla ilgili projelerin neler?
Menopozda beslenme, egzersiz, uyku ve psikolojik destek üzerine rehber içerikler oluşturarak kadınların bu süreci daha bilinçli yönetmelerine yardımcı olacağım. Kadınların kendi deneyimlerini paylaşabilecekleri bir topluluk yaratmayı sürdüreceğim çünkü menopoz sürecinde en büyük eksikliklerden biri dayanışma. Kadınların birbirine destek olması bu süreci çok daha kolay hale getiriyor. Doktorların ve sağlık profesyonellerinin menopoz konusundaki bakış açısını değiştirmek istiyorum. Uzmanların da bu konuda daha bilinçli olması için sesimizi daha fazla duyurmak gerekiyor. Bu platformun en büyük amacı menopozun konuştukça güçlenilen bir süreç olduğunu göstermek. Kadınların kendilerini eksik, yalnız ya da güçsüz hissetmemeleri için elimden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğim.
Menopozda erkekler kadınları desteklemiyor, peki ya kadınlar kadınları destekliyor mu?
Kadın dayanışması güçlü olduğu kadar bazı kırılgan noktalara da sahip. Menopoz özelinde baktığımızda, en büyük sorunlardan biri kadınların bile birbirleriyle bu konuyu konuşmaması. Anneler kızlarına menopozdan bahsetmiyor, arkadaş gruplarında konu açılmıyor, iş yerlerinde dile getirilmiyor. Menopoz hâlâ bir sessizlik içinde yaşanıyor. Bunun temel nedenlerinden biri, toplumsal algının kadınları menopoza girdiklerinde yaşlı, tükenmiş, üretkenliğini kaybetmiş olarak görmesi. Bu algı kadınların bile birbirine karşı temkinli olmasına yol açıyor. Çünkü menopozdan konuşmak bir nevi “Artık genç değilim” demek gibi algılanıyor ve birçok kadın bu yüzden sessiz kalmayı tercih ediyor.
Öte yandan bu sessizliği kırmak için inanılmaz bir potansiyel var. Menopoz Seyir Defteri’ni açtığımdan beri gördüğüm en önemli şeylerden biri şu: Kadınlar bir kez konuşmaya başladıklarında birbirine inanılmaz destek oluyorlar. Kimseye anlatamadıkları şeyleri burada anlatıyor, deneyimlerini paylaşıyor ve birbirlerine yol gösteriyorlar. Bir kadın sıcak basmalarıyla nasıl başa çıktığını yazıyor, başka bir kadın uykusuzluğa iyi gelen yöntemleri paylaşıyor. Kadınlar menopoz konusunda birbirlerini daha fazla destekleyebilir mi? Kesinlikle. Ama bunun olması için önce bu sessizliği birlikte yıkmamız gerekiyor. Menopozu konuşulabilir hale getirdiğimizde kadınların da birbirine daha fazla destek olacağını biliyorum.

Menopozla ilgili tavsiyeler
“Bilgiye ulaşın, sorularınızı sorun, paylaşmaktan çekinmeyin ve en önemlisi diğer kadınlarla dayanışma içinde olun. Bedeninizi tanıyın, doktorlarla açık konuşun, gerekirse ikinci hatta üçüncü bir uzman görüşü alın. Menopoz hakkında konuşmak sizi ‘yaşlı’ ya da ‘tükenmiş’ yapmaz. Aksine kendinizle ve bedeninizle barışmanıza, bu süreci daha bilinçli ve güçlü geçirmenize yardımcı olur.
Bir diğer önemli tavsiyem, kendinize nazik davranın. Menopoz bazen sizi duygusal olarak zorlayabilir, bazen de fiziksel olarak yıpratabilir. Ama bu sürecin bir parçası olarak kendinizi yetersiz veya eksik hissetmemelisiniz. Bu bir kayıp değil, yeni bir başlangıç. Kendinizi yargılamadan, bedeninizin size verdiği sinyalleri dinleyerek ilerleyin.”
Kendi yaşadıklarından yola çıkarak kurduğun hesapla kadınların menopoz konusundaki bilgisizliğiyle mücadele ediyor, bu konuda farkındalık yaratıyorsun. Ayrıca kadın-erkek eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliği, hayvan hakları, toplumsal adalet, doğa katliamları ve yoksulluk konularında verdiğin mücadeleyle de tanıyoruz seni. İçindeki direniş ruhu nereden geliyor? Nasıl doğdu?
Sanırım en temelde “haksızlığa tahammül edememek” var. Küçüklüğümden beri bazı şeylerin yanlış olduğunu hissettim ve buna sessiz kalmak benim için hiçbir zaman bir seçenek olmadı. Hayatta beni en çok harekete geçiren şeylerden biri, görmezden gelinenleri görünür kılmak. İster kadınlara yönelik hak ihlalleri olsun, ister doğa katliamları ya da yoksulluk, toplumun bilinçli olarak susturduğu, yok saydığı, üzerini örttüğü konular beni her zaman rahatsız etti. Çünkü sessizlik o haksızlığın büyümesine izin vermek demekti. Menopoz da aslında bunun bir parçası. Kadınlar bu süreci yalnız yaşamak zorunda bırakılıyor çünkü konu bilinçli olarak görünmez kılınmış. Kadın bedeni ve kadın sağlığı yıllardır yok sayılıyor, araştırılmıyor, konuşulmuyor.
Kadınların bedenleri üzerindeki kontrolü ellerine almalarını istemeyen bir sistem var ve menopoz bu sistemin bize en son dayattığı sessizliklerden biri. Ben tam tersini yapmak istedim. Bir şeyler değişsin istiyorsam önce ben konuşmalıyım. Eğer bir kadın Menopoz Seyir Defteri’ne denk gelip, “Yalnız değilmişim” diyorsa, eğer bir başka kadın menopoz hakkında sorular sorabiliyorsa, eğer biri doktoruna gidip daha bilinçli sorular soruyorsa, işte bu gerçek bir kazanım. Direniş dediğimiz şey her zaman büyük kavgalardan ibaret değil. Bazen en basit haliyle konuşmaya cesaret etmek, sessizliği kırmak, farkındalık yaratmak. Benim mücadelem de tam olarak bu. Görmezden gelinenleri görünür kılmak, sessiz bırakılanları konuşturmak. Ve bu yüzden her konuda aynı şeyi yapmaya devam edeceğim. Konuşacağım, anlatacağım ve değiştirmek için elimden geleni yapacağım.
Güzellik ve yaş almakla ilgili düşüncelerin nasıl? Özellikle menopoz farkındalığıyla da birlikte…
Güzellik ve yaş alma kapitalizmin ve patriyarkanın en güçlü ortaklık kurduğu alanlardan. Kadınların bedenleri üzerindeki tahakküm, hem fiziksel baskılarla hem de ekonomik sistemler üzerinden inşa ediliyor. Kapitalizm gençlik idealini pazarlarken patriyarka kadını doğurganlık çağıyla sınırlı bir varlık olarak tanımlıyor. Böylece kadın sistemin içinde iki kez görünmez kılınıyor; gençliğini kaybettiğinde ve tüketici olarak işlevi değiştiğinde.
Kadınların yaş almaktan korkmasını sağlamak için tasarlanmış devasa bir pazar var. “Anti-aging” tabiri aslında yaşlanmanın önlenmesi gereken bir sorun olduğu fikrini besliyor. Menopoz ise bu düzenin en büyük çelişkisini ortaya koyuyor. Bir yandan kapitalizm menopoz sonrası kadınları hedefleyen ürünler geliştirse de bu dönemi hâlâ bir “kaybetme” hali olarak kodlamaktan vazgeçmiyor. Kadınlara genç görünmeye devam ettikleri sürece değerli oldukları mesajı veriliyor.

- Ben Instagram’da güzellikle ilgili pek çok şeyi kaydeden ama gündelik hayatında uygulamayan biriyim. Kim bilir kaç ürün, kaç tüyo vardır kaydettiğim. Ama günün sonunda sabah unutmazsam bir tek nemlendirici ve her duşta yüz temizleme jeli var kullandığım.
- Menopoza girer girmez bir heves ABD’ye giden bir arkadaşıma menopoz aktivisti ünlü bir oyuncunun menopoza özel çıkardığı kremlerinden sipariş ettim. Bu ara (eğer unutmazsam) onun gündüz ve gece kremini kullanıyorum. 46 yaşındayım, hâlâ göz kremi veya anti-aging krem kullanmaya başlamadım. Sanırım çok geç kaldım 🙂
- Şu sıralar beni en çok heyecanlandıran proje, kadınlar için yazmakta olduğum ve Doğan Kitap’tan çıkacak olan menopoz kitabı. Bu kitabı menopozu tabu olmaktan çıkarmak için de yazıyorum. Kadınların bu döneme kendilerini daha güçlü ve bilinçli hissederek girmelerini sağlamak için de.
- Hayat motto’m; başkalarına uyum sağlamak için kendinden vazgeçme.