Modayı Yaratan Kadın: Coco Chanel!

Coco Chanel
Coco lakabı ile tanınan Gabrielle Chanel


Girişimci olmak başlı başına bir cesaret, kararlılık ve yetenek işi. Bunlar aynı potada buluştuğunda beraberinde başarıyı da getiriyor. Günümüzde girişimcilerin ama özellikle etrafında örülü duvarları yıkarak başarılı olan kadın girişimcilerin destekçisi olmak çok hassas ve önemli bir konu. Biz de içinde çok büyük bir ilhamı barındıran bir hayat hikayesini buradan aktarmak istedik. İşte karşınızda sıfırdan, hatta eksilerden başlayarak dünyaca ünlü bir marka yaratan ilham perisi: Coco Chanel!

Asıl adı Gabrielle Bonheur Chanel olan Coco Chanel, 1883’te Fransa’da doğmuş. Coco bir aslan burcu kadını. Babası, karısı hayatını kaybedince kızını da yetimhaneye bırakır ve hikaye burada başlar da diyebiliriz aslında. Çocuk esirgeme kurumunda büyüyen Chanel’in hikayesinde pek çok eksik ve gizli yerin olmasının sebebi, onun kötü geçen çocukluğunu anlatmak istemeyişinden kaynaklanmaktadır. Ancak diğer taraftan da dikiş dikme konusundaki becerileri de kurumdaki bakıcıların ona dikiş öğretmesi ile ortaya çıkar.

Chanel, hayata tutunmak için bir süre müzik sektöründe şansını denemiş, şarkıcılık yapar. Takma ismi olan ‘Coco’yu da söylediği şarkılardan biri olan Qui Qu’a Vu Coco?’dan aldığı söylense de Chanel kendisinin verdiği bir röportajda Coco’nun fransızca kelime Cocotte’nin kısaltılmış bir versiyonu olduğunu söylemiştir. Cocotte’in ise fransızcada metres anlamına geldiğini de ekleyelim!

Coco’nun hayatı 1905’te genç ve varlıklı kent soylusu Etienne Balsan ile sevgili olunca değişir. Gelen bu zenginliğin tüm avantajlarını çok zekice kullanır. 1910’da Coco, Balsan’dan ayrılıp onun arkadaşı Arthur Edward “Boy” Capel ile sevgili olur ve onun desteği ile lisanslı şapka tasarımcısı olarak 21 Rue Cambon’da Chanel Modes adını verdiği butiğini açar. Kısa süre içinde sokak dünya çapında popülerleşerek onun adıyla anılmaya başlar.

Gabrielle Chanel’in şapkalarından birini giymiş portresi, 1 Ekim 1910’da ”Comœdia Illustré” dergisinde yayınlandı.

Rüzgarlı bir günde eski bir formadan esinlenerek tasarladığı elbisenin dikkat çekmesi üzerine moda sektöründeki ilk başarısını yakalayan girişimci Chanel kendisine elbisesini nereden aldığını soranlara onlar için de bir tane dikebileceğini söyleyerek kendine yeni bir iş kolu daha yaratarak kıyafet tasarımcısı olarak da varlığını göstermeye başlar.

Gabrielle Chanel, Deauville’deki butiğinin önünde, 1913

Kadın kıyafetlerini o dönemde sadece erkek iç çamaşırları için kullanılan, jarse kumaşla tasayan Chanel jarseyi kullanmakla vücudu özgür kıldığını ve yeni bir görüntü yakaladığını söyer ve moda tarihi kendi devrimcisi ile tanışır!

Coco, feminenliği ve kısıtlamaları bir kenara bırakıp erkek giyiminin terziliğine ve rahatlığına odaklanır, efsanevi yakasız ceketini ve vücuda oturan etek tasarımını ortaya çıkartır. Asıl devrim ise kadın pantolonudur. Bir gün ata binerken uzun, kabarık elbisesini sinirlenerek ortadan ikiye keser ve böylece ilk kez kadınların pantolon giymesi fikrini ortaya atar.

Yaşadığı dönemde yalnızca hayat kadınlarına özgü olan kırmızı ruj sürer. 

Aristokrat İngiliz erkeklerinin giydiği tüvit kumaştan kendi adını taşıyan ve eskimeyen “Chanel Tüvit Ceket’i ” tasarlar ve zincir saplı çantası ve babetleri ile her zaman için vazgeçilmez olduğunu kanıtlar.

1919’da sevgilisi Arthur’un otomobil kazasında hayatını kaybetmesiyle yasını siyah renkle tutmaya karar verir ve bu rengi günlük hayatın içine zarafetle dahil ederek meşhur küçük siyah elbiseye imza atar. Coco’nun erkeklerden devşirdiği tek şey kıyafetler değildir; bakımı kolay olduğu için saçlarını keser. O zamana kadar kadınlar uzun saçlı olmalıdır ve onun bu hareketi tüm kuralları yıkar.

1920’lerin yazında Rus siyasi göçmen Dük Dmitri Pavlovich ile tanışır. Egzotik sevgilisinden yeni fikirler öğrenen ve ilham alan Coco, yine Dmitri aracılığı ile tanıştığı Rus parfümör ile uzun bir araştırma ve çalışma sürecine girer. Deneylerle geçen ayların ardından kendisine sunulan on örnek arasından Coco, 5.’yi seçer.

Doğal esanslarla değil sentetik bileşenlerle hazırlanan ilk parfüm olma özelliği taşıyan No. 5, halen dünyanın en çok satan parfümü.

CHANEL N°5 parfümünün dönemin ünlü eskiz sanatçısı Sem tarafından bilinen ilk temsili, 1921.

Coco Chanel’deki yeteneğin dikkatini çektiğibir başka büyük devrimci kimdi dersiniz: Mustafa Kemal Atatürk! Atatürk’ümüz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay üniformalarını Fransız moda ikonu Coco Chanel’e tasarlattığını biliyor muydunuz? Mustafa Kemal’in 1930 yılında Coco Chanel’e verdiği siparişlerin belgeleri, Fransız Ulusal Kütüphanesi’nde (Biblioteque Nationel) yer alıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri 1985 yılına kadar Chanel’in tasarımlarını giydi. Mustafa Kemal’in bu vizyonu dünyada ilkti, Türkiye Cumuhuriyeti’nin Chanel’le çalışmasından yıllar sonra, 1938’de Hugo Boss, Alman ordusunun üniformalarını tasarladı.

Atatürk’ün Coco Chanel’e tasarlattığı Türk Ordusu üniforması ile bir Türk askeri, 1926

Coco, I. Dünya Savaşı sırasında Paris’te kalıp işlerine devam eder. Böylelikle Birinci Dünya Savaşından sonra kadın bağımsızlık hareketi’nin en güçlü figürü olur. Ancak II. Dünya Savaşı, ona iyi davranmaz; SS-Tümgenerali Walter Friedrich Schellenberg ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile gözaltına alınır. Bu olaydan kısa bir süre sonra İsviçre’ye taşınarak neredeyse on senesini orada geçirir. Nazi istihbarat örgütü kayıtlarında “Westminster” kod adlı “Ajan 7124” olarak kayıtlı olduğu söylenir. Ancak buna karşı olan bir görüş de Chanel’in söylenenlerin tam tersi bir şekilde 1943 yılında Fransız Direnişi’ne bilgi taşıyan bir casus olduğudur.

Savaş sonrası Fransa tasarımcılarla dolup taşar. Bunlardan biri de genç moda tasarımcısı Christian Dior’dur. Coco Chanel’in tasarımlarını, “Siyah bir kazak ve on sıra inci ile moda dünyasında devrim yaptı,” diyerek eleştiren Dior, o sırada kadınları rengarenk giydirmektedir. Coco Chanel, Paris’e döner ve, “Daha önce bir kadınla olmamış, kadınları bilmeyen ve kadın olma hayali kuran bir adamın kıyafetlerini giyen kadınların ne kadar gülünç göründüğüne bir bakın,” dedikten sonra favori oteli Ritz’de iki oda tutarak yeni koleksiyonunu hazırlar. Koleksiyon eleştirmenler tarafından ‘yeni hiçbir şey sunmadığı’ gerekçesi ile göz ardı edilse de madalyonun öbür yüzü Coco’nun Chanel olarak kalıcığını yansıtır; yeni olmamalarının sebebi onların sonsuz, zamansız ve seçkin olmalarıdır.

Coco, koleksiyonun karşılaştığı başarısızlığın rövanşını almak için rotasını Amerika’ya çevirir. Özellikle küçük siyah elbisenin yarattığı çarpıcı dalga onu buradaki kadınlar arasında öncü yapar. Bu yıllarda Pink Chanel takımı yaratır. Bu takım, 1963 senesinde Başkan J.F. Kennedy vurulduğu sırada eşi Jacqueline Kennedy’nin üzerindeki takımdır.

En rafine zevklerin, trendlerinin öncüsü Coco Chanel, eğer bir ceketin düğmeleri varsa onların iliklenmesi gerektiğine inanacak ve etekleri çalışan kadınlar sigara paketlerini koyabilsinler diye cepli tasarlayacak kadar fonksiyonel düşünen, rahatlığı önemseyen ve zarafeti asaletle taşıyan bir tasarımcı olarak 1971 yılında, 87 yaşındayken uykusunda hayatını kaybeder.

Bir ailenin içine doğarsın ama ona ait değilsindir. Aile kavramını sevmiyorum ve aileden daha korkunç bir şey düşünemiyorum.” diyen Coco Chanel, neredeyse hiçbir zaman “aile” kavramını doyasıya yaşayamamış bir kadın. Çocuk kalbinde açılan yaraları idrak edecek kadar büyüdüğünde; sert, otoriter, kimilerine göre huysuz, hatta kalpsiz bir kadına dönüşmüş. Güçlü görünmeye çalışan tüm kırık kalpli insanlar gibi çevresine geniş duvarlar örmüş. Güçlü ve ona yardım edebilecek sevgililer seçti.

Coco Chanel’in ölümü sonrasında onu tanıyanlar, aşk konusunda her zaman güçlü ve zengin olandan yana tercihini kullanan, sert ve modadan başka hiçbir şeyi önemsemeyen yetenek abidesi, dünyada kadının yerini değiştiren bir devrimci olarak tanımladılar.

Ölümünden sonra bir başka efsane Karl Lagerfeld Coco Chanel’in mirasını sürdürmek için Chanel markasınının tasarımcılığını devraldı. Bugün şirketin hakları Wertheimer ailesine ait ve şirket hızla büyümeye devam ediyor. Chanel her sene yüzlerce milyon değerinde satış yapan bir marka olmaya devam ediyor. Markanın üzücü hikâyesi burada aslında. Coco Chanel adını verdiği bu markanın sadece %10’una sahipti. Markasını kurarken mecburen yaptığı bu haksız hisse anlaşması onu hayatı boyunca en çok üzen şey oldu. Günümüzde ise Chanel markası Pierre’in mirasçılarından Alain ve Gerard Wertheimer’e aittir.

Coco Chanel, Time Dergisinin seçtiği Yüzyılın en önemli 100 kişisi arasında yer alan tek moda tasarımcısıdır.

Karl Lagerfeld Chanel Moda Evi’nin kreatif direktörlüğünü üstlenmiş ve ölümüne kadar Coco’nun izinde onun çizgisine sadık bir şekilde markayı yaşatmıştır.

Tarzı ve paleti gündüzleri şık ve sportif, geceleyin rahat, gösterişçi bir romantikliğe dayanan Chanel’in ilkleri :

■ Eskiden erkek iç çamaşırlarında kullanılan jarseyi, ilk kez Chanel kadın giyiminde kullandı.
■ Beyaz tenin moda olduğu yıllarda bronzluğun popüler olmasını, yanık tenle davetlere katılan Chanel sağladı.
■ Siyah küçük elbiseyi ilk kez Chanel dikti ve bir arkadaşının cenazesinde giydi.
■ Boyuna defalarca dolanan upuzun sahte inci kolyelerin ve imitasyon takıların popüler olmasını sağladı.
■ Tayyörü, pantolonu ve mini eteği kadınlara giydiren ilk o oldu.
■ Bugün giyilen mayolara benzer tasarımları ilk kez o çizdi.
■ Elimizden düşürmediğimiz kapitone çantaların ön tarafına, aşk mektuplarının saklanabileceği gizli bir göz yaptı.
■ Tasarladığı ceketler, farklı markalar tarafından kopyalanıp “Chanel tarzı” denilerek satılıyor.

Coco Chanel’in Hayata İlham Veren 6 Sözü

“Eğer kanatlarınız olmadan doğduysanız, onların büyümelerini engellemeyin.”

“20’li yaşlarda sahip olduğunuz yüz size doğanın hediyesidir. 30’lu yaşlardaki suretiniz de hayatın armağanı. 50’li yaşlar ise size hiçbir şey bahşetmez, hak ettiklerinizden başka.”

“Bazı insanların sadece parası vardır. Bazı insanlar da zengindir.”

“Vazgeçilmez olmak için farklı olmanız şart!”

“Parfüm kullanmayan bir kadının, geleceği yoktur.”

“Moda, geçicidir; stil, kalıcı!”

Coco Chanel, hayallerinin peşinden koşan, hayallerini bir amaca dönüştürmeyi başaran, bir çok kadını özgürleştiren, modern kadın imgesinin yaratan, güçlü, ne istediğini bilen bir kahramandı. İyi ki bu dünyadan geçti ve tüm kadınlara bu özel mirası bıraktı. Mirastan kastım herkesin ulaşamayacağı aşikar olan pahalı kıyafetler değil, bir tarz, bir duruş ve kadın olmanın dünyanın en büyük gücü olduğu fikri elbette..

More from Deniz Çakmakçı
Bazı Kelimeler Çok Güzel!
Günlük yaşamımızda ortalama 400 civarında kelime kullandığımızı biliyor muydunuz? Oysa dil o...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir