EZBERİ BOZ ARTIK!

Dünyayı değiştirmek istiyorsan işe ilk önce kendini değiştirerek başlamalısın. Kendini değiştirmek için ise ilk önce kafayı değiştirmelisin. Bizler gerçekte var olanı algılamak yerine, yorumlamayı tercih ederiz. Bu flört hayatında da böyle, iş hayatında da, beslenmede de. 

Editör: Uzm. Dyt. Nil Yurtbay

Aşılamaz sınırlarımız hep beynimizdedir.  Üzülerek söyleyeceğim bu düşüncelerimiz çoğunlukla gerçekliğin yakınından bile geçmezler. Değiştir şu sınırlar çizen kafanı. Bak gör hayatın nasıl değişecek. Bu ay mükemmel bedeninle aranda duran zihinsel kalıplarını ele aldım. Bakalım seni bulabilecek miyim?

1. Hipoglisemim var benim, uzun süre aç kalamam…

        Hipoglisemin varsa asıl uzun süre aç kalmalısın, sürekli atıştırmak sürekli insülin salımını artırır. Hücre zarına ‘kapı’ dersen insüline ‘anahtar’ diyebiliriz. Yediğin yiyecekler kana geçtikten sonra bu kapılardan insülin vasıtayla hücrenin içine girer. Sürekli insülin salgılanan vücutta anahtar- kapı uyumsuzluğu oluşur. Buna insülin direnci denir. İnsülin direnci gelişince kandaki şeker dengesi bozulur. Başta hipoglisemi, yıllar sonra hiperglisemi şeklinde kendini gösterir. Şekerim düşmesin diye 1 kaşık bal atacağına ağzına, insülini az salgılatacak protein ve yağdan zengin bir diyet uygulaman doğru olacak.

2. Öğünle pek işim yok, ara öğün ihtiyacım var

        Vücut sihirli bir makina aslında 25 yaşından sonra (yapım aşaması tamamlandıktan sonra)  fazla beslenmesine ihtiyacı yok. İçine az benzin koyarsan az km gider, iyi kalite ve fazla benzin koyarsan uzun yol gider. Ancak dikkat: fazla benzin koyup, gerekli km yi gitmezsen fazla benzin yağ olarak depolanır.

        Beslenmeni değiştirmek için nereden başlayacağını sorarsan eğer ‘’neye ihtiyacım var diyorsan oradan başla’’ derim. Bir şey ihtiyaç haline geldiyse ona bağımlısın demektir. Ara öğün bağımlısı, tatlı bağımlısı, kahve bağımlısı. Adını böyle koyduğumuzda ne kadar itici geldi değil mi? İşte senin problemin burada. Her şeyi yiyebilir, yapabilirsin ama ihtiyaç halini alıp, süreklilik arz ediyorsa orada yanlış giden bir şey var demektir. Evet sorunu duyabiliyorum. Her sabah yumurta yemek bile sürekli hale gelmemeli, arada değiştirilmeli.

        Ara öğün ihtiyacın varsa, atıştırmaları tamamen kaldır. Beş saat arayla, ana öğünler yaparak beslen.

3. Yumurtaya tuz koyarım, çaya da şeker. Tadı öyle çıkıyor.

Dil üzerindeki tat tomurcukları yani papillalar 21 günde yenileniyor. Tat algın da yaşla birlikte oturuyor. Sigara, çay, kahveyi çok içersen, kaynama noktasında çok sıcak yiyecekleri sürekli tüketirsen köreliyor. Tuz az katıldığı yiyeceğin tadını artırır, ancak fazlasında sadece tuz tadını alırsın. Çaya şeker katmak da çayın lezzetini tamamen bastırır, sadece şekerli sıcak su içmek gibidir. Bunlar psikolojik olarak kendini güvende hissettiğin yerler. Eskiden beri yaptığı şeylere tutunur insan, güven duygusunu hissetmek için. Değiştir gitsin sana artık yeni bir sen lazım.

4. Sabah kalkar kalkmaz kahvaltı etmeliyim

        Hayır sabah kalkar kalkmaz kendine ‘’günaydın’’ demelisin, ‘’bugün harika bir gün olsun’’ demelisin. Suyunu içerken ‘’acıktın mı nasıl hissediyorsun, midende yanma var mı, bağırsakların nasıl, ağzında garip bir tat var mı, ağzında koku oluyor mu’’ demelisin. Kendini daha iyi gözlemlemeli ve anlamaya çalışmalısın. Hastalıklar yıllar önce minicik sinyaller vererek başlarlar bunları en doğru algılayabileceğiz zaman sabah uyandıktan sonradır. Hala ilk günkü gib hafif, ağrısız, keyifle uyanabiliyorsan çok güzel. Bunu korumaya çalış.

        Ben kendi sabah rutinime 5 dk lık nefes ve ateş nefesini ekledim, sindirim sistemini güne hazırlamak iyi geliyor. Tüm gün dümdüz bir karınla geziyorum. Denemeni öneririm. Her şey alışkanlık işi. Başlangıçta aç karna sadece nefes, meditasyon yapabilirken zamanla yoga yapabilmeye, zamanla da yüksek nabız gerektiren antrenmanlar yapabilmeye başladım.

5. Her tür diyeti denedim, kilo veriyorum ama tekrar alıyorum

        Diyet türünün hiç önemi yok. En iyi diyet diye birşey de yok. Herkesin diyeti kendine özgü. Diyet kendi yaşam tarzına, alışkanlıklarına göre şekillenir. Diyet hayatında bir değişiklik yaratmalıdır. Kendine aynada bir bak. Bu yaşam tarzı, bu beslenme, bu hareket düzeyi, bu stres durumunda sen busun. Eğer değişiklik istiyorsan kalıcı değişiklik yaratmalısın. Hem bunları yapayım hem değişeyim olmaz. Diyete de günlük haftalık diye bakmamalısın. Diyet hayat tarzın olmalı. 

        Şimdi okurken sana zor geliyor, sıkıntı veriyor olabilir ama gerçekten sınırlar beynimizde. Bu alışkanlıklar gittiğinde yeni alışkanlıklar edineceksin. Onlar da alışkanlık haline geldiğinde bugün yaptıkların kadar kolay ve çabasız olacak.

Hayat önümüzde çabasız şekilde aksın. Bir çiçek sağlıkla açmak için, güzel kokmak için çaba mı harcıyor. Güneş, toprak su evren tarafında zaten veriliyor. Bizim de bir çiçekten farkımız olmaması dileğiyle …

Written By
More from Nil Yurtbay
BİR KLASİK: YENİ BİR YIL, YENİ BİR BEN…
Belki de uzun zamandır ilk defa yeni yıldan uçuk beklentilerim yok. Hayatımın...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir