Şebnem Burcuoğlu, iyi eğitimli, kültürlü, akıllı, ayakları üzerinde duran, işinde ve özel hayatında ipleri elinde tutan, çok yönlü, güçlü aynı zamanda da sevgi dolu bir kadın, eş ve anne. Capcanlı, hayatın içinde, doğal ve eğlenceli biri. Yıllar içinde başarılarını takip ederken, arkadaş olmaktan da mutlu olduğum, sohbetinden hep çok keyif aldığım Şebnem ile bu kez sizler için konuştuk. O çok sevdiğimiz kitapların yazarı, filmlerin senaristi, gezgin ve şimdilerde anne Şebnem bakın neler anlattı…
Şebnem’cim sen tanıdığım en çok yönlü, bilgili ve başarılı kadınlardan birisin. Tek başına karşılaştığın zorluklara rağmen istediğin, sevdiğin işi yapma arzuna birebir tanık olmuş bir arkadaşın olarak o günleri anlatarak başlamanı isteyebilir miyim?
Denizcim, güzel sözlerine teşekkür ediyor ve yıllar sonra Güzellik Yayında vasıtasıyla bir araya gelmemiz ne tatlı oldu diyorum. Soruna gelince, net bir şekilde söyleyebilirim ki bu hayatta sevdiğim tek bir şey olmadı. Fakat neyi sevdiysem hep aşkla, istikrarla yaptım çünkü hem burcum hem de yükselenim oğlak. Ve benim için önemli olan önümdeki tabak. Hayat ben plan yaparken başıma gelenlerdi diyorum özetle. İyi ki de gelmiş!
Peki bize meslek hayatının bir kronolojik sıralamasını yapar mısın?
Bilkent üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisansımı tamamladığımda akademisyen olmak için kolları sıvamıştım. Fakat kurumsal bir deneyimim de olsun dememle bir de baktım on yıl kurumsal iletişim sektöründe çalışmışım. Sonrasında rotamı değiştiren Kocan Kadar Konuş kitaplarım, filmlerim, üzerine Çevrimdışı Aşk, Süreya Kuaför Salonu ve diğer romanlarım eklendi. Bunlara paralel olarak gazetecilik hep devam etti. An itibariyle tek işim küçük oğlumla ilgilenmek, kendisine hayranım.
Hangisini en çok sevdin ve “bu benim” dedin peki…
Ah röportaj yapmak… Hele ki karşımdaki bende merak uyandıran biriyse onun dünyasını sorularımla açmaya bayılırım. O kısmını çok sevmiştim gazeteciliğin.
Çok göstermesen de ben senin çok çok iyi şarkı söylediğini ve dans ettiğini biliyorum. Özellikle o aksanlı fransızca şarkılar ve salsa… Bu özelliklerin hobi olarak kalmaya devam edecek mi? Senden hep bir şarkı beklediğimi itiraf etmeliyim…
Profesyonel olarak ilgilendim Latin danslarıyla. O kadar sevdim ki dans etmeyi, Türkiye birincisi oldum katıldığım ilk yarışmada. Bana göre içimdeki isteği tatmin ettim ve tadında bıraktım. Şimdi izlemesi zevk veriyor. Şarkı söyleme konusunda da mikrofonu ver elime biz bize söyleyeyim, bu şahane. Meslek olarak yapma konusunda teklifler aldım fakat hiç düşünmedim.
Aşk zaman içinde çok evrilen, değişen bir şey. Sen neresindesin, bugünkü Şebnem için aşk nedir?
Aşk manik depresif bir hal ve o hal, daha gençken güzeldi. Bu yaşımda beni seviyor mu, arayacak mı gibi detaylarla uğraşamam. Bugün ihtiyacım olan şey yol arkadaşlığı, nezaket, yaşam gustomu kabartmak, beraber eğlenip gülmek, derdim varsa duyulmak, teselli edilmek.
Şahane bir oğlun var. Eşinle de eğlenceli diyaloglarınızla sosyal medyada yer aldınız zaman zaman. Evde dengeler nasıl? Çocuk bakımı, ev, iş hayatlarınız ve sosyal yaşamınız arasında birbirine vakit ayırabilen bir çift misiniz?
Arkadaşlarıma göre geç yaşta anne oldum. Herkesin tercihi kendine. Benimki, hayatımı dilediğimce, kafama göre yaşadıktan sonra, eğer canım isterse çocuk sahibi olmaktı ve öyle de oldu. Bakıcım yok, evde yardımcım yok, çok şükür iş konusunda seçici olabildiğim bir noktadayım, oğlumuz doğduğundan beri her yere beraber gidiyoruz. Aklımın bir kısmı gitti ama iyiyim! Üçümüz iyi bir ekip olduk!
Peki ev hayatı ile ilgili bir soru daha… Yemek yapıyor musun? Akşam iki samimi arkadaşın size gelecek, koşturarak eve gidiyorsun. En pratik ama lezzetli olacak şekilde sofrada ne olur?
Yemeği zaten ben yapıyorum hep. Pratik ne dersen, börek cevabını veririm. Kekim, böreğim çok iyidir Dondurucudaki börek hep kurtarır.
Sen hep çok sade ve zarif bir tarzın var. Çok makyajdan hoşlanmadığını biliyorum. Ama hep de ışıl ışıl bir cildin var Güzellik rutinin var mı? Şunu yapmadan yatmam veya bu olmadan asla çıkmam dediğin…
Az ve öz ürün kullanan biriyim. İçeriğe önem veriyorum. Gerçi şimdi çocukla mecburen güneşin altına giriyorum fakat yıllarca özenle saklandım güneşten. Bunun önemli bir ayrıntı olduğunu düşünüyorum. Hamam, olmazsa olmazım. Kolajen içmeye başladım bu yaz ve faydasını gördüm.
Peki ya makyaj… Hafif de olsa mutlaka kullandığın, sana kendini daha iyi hissettiren ürün nedir?
Gündelik hayatta çok az makyaj yaparım ama yeni ürünleri sıkı takip ederim. Makyajım da BB krem, allık ve rimel triosu… Özel bir gecede eyeliner ve kırmızı ruj kullanmayı severim.
Çantanda mutlaka taşıdığın üç şey nedir?
Telefon, anahtar, cüzdan. Çanta taşımayı pek sevmediğimden old school bel çantası kullanıyorum. Bir de puset sürerken çok pratik oluyor tabii.
Seyahat etmeyi sevdiğini biliyorum. En çok sevdiğin, fırsatım olsa hep giderim dediğin yer neresi ve neden?
Paris. Ailem beş yıl yaşadı, iki yılında ben de onlarlaydım. Emily in Paris’i çok önceden çektim desem yalan olmaz. Nefis vakit geçirdim hala da her gittiğimde aynı tadı alıyorum.
Yeni kitap projen var mı?
Var, oğlum!
Şahane senaryolar geldi senden, şahane kadrosu ile çok eğlenceli bir “Kocan Kadar Konuş” serisi izledik. Devamı gelecek mi? Bu alanda çalışmaların sürüyor mu?
Bir yazar olarak çok satan kitaplar, kapalı gişe filmler, bence en güzel şeyleri yaşadım. Öyle bir heyecan duymuyorum şu an. Kitaplarımdam biri satılınca sadece iş olarak yaklaşıyorum konuya. Diyorum ki çocuğum iyi yere gitsin yeter!
Şu ara hayat senin için ne ifade ediyor?
O kadar meşgulum ki ömrümde ilk defa bunu düşünmüyorum çünkü vaktim yok. Bu zamanda birebirde çocuk büyütmek büyük iş. Planladığım tek şey, seyahat etmek istediğim rotalar. Zaten ertelemezdim, şimdi de ailece her yere gidiyoruz. Ama neyi kafana takıyorsun dersen, oğlumuzun geleceği üzerine derin düşüncelerim var.
Yakın gelecek için beklentilerin neler?
Pozitif bir yaz tatili geçirmek.
Son olarak senin şu hayatın boyunca yaşadığın “Burcu Şebnemoğlu” karışıklığı hakkında bir şey söylemek ister misin? 🙂
Şebnem çok dominant bir isimken neden soyadımla çağırıldığımı inan anlamıyorum. Bugüne dek bir kişi yok ki ilk tanışmadan sonra bana Burcu demesin. Çok ilginç… Ama hep düzeltiyorum gülerek.
Şebnem’in “en”leri…
- En çok kullandığın sözcük: İnanılmaaaz!
- En sevdiğin yemek: Kıymalı makarna.
- En çok satın aldığın şey: Sadece oğlum için alışveriş yapıyorum.
- En çok gördüğün kişi: Oğlum 🙂
- En çok özlediğin: Instagram olmayan yıllar.
- En garipsediğin: Sosyal medyadaki hayatlarımız.
- En çok dinlediğin şarkı: Hep rastgele.
- En çok izlediğin film: Kendi filmlerim dahil olmak üzere hiçbir filmi iki kere izlemedim.