CORONA VİRÜSTEN PSİKOLOJİMİZİ KORUMANIN YOLLARI

Mart 2020, herkes evinde nefesini tutmuş, sanki çılgın bir bilim kurgu dizisi takip ediyormuşuzcasına, tüm dünya bekliyor.

Evren çıldırmış olmalı. Belki de doyumsuz insanoğluna bir ders vermek istiyordur, bilmiyorum. Tek bildiğim hepimizin korku içinde olduğu.

Evet hepimiz korkuyoruz ve içinde bulunduğumuz şartlarda bu korkunun çok yerinde; belki de şu an bizim güvende olmamızı sağlıyor; korkuyoruz ve dışarı çıkmıyoruz, sosyal mesafemizi koruyoruz, ellerimizi yıkıyoruz (!), kısacası elimizden geldiğince önlemlerimizi alıyoruz.

Peki ya anksiyeteye düşünce? İşte o hiç iyi bir ruh hali değil. Anksiyeteden koşarak kaçalım derim! Evde geçirdiğim 7. günün sonunda anksiyeteye düşmemek için kendimce bir kaç yöntem geliştirdim. Atom fiziği değil, düz insan halini sizlerle paylaşmak istiyoru.

1.Haber tüketimimi sınırlandır

Çünkü bir bakmışım sabahtan akşama kadar haber izliyorum! Bilinçaltım COVID-19’un kaç kişiye, nasıl ve neden bulaştığı ve sonra onlara neler yaptığıyla dolmuş durumda. Bunun yanı sıra, haberler birbirleriyle çelişiyor, her şey çorba oluyor. Öncelikle merak ettiğin şeyleri bilim insanlarından öğrenmeye özen göster, propagandalardan değil. Gelen mesajların da kaynağını iyi araştır, bazen panik ve korku yaratmak adına fotomontajlı haberler geldiğini unutma. Bilimsel makaleler oku, TV programlarında alanı bu olan kişileri dinle, ağzı olup da konuşan herkesi değil (!). Bir de, haber bülteni izleme süreni azalt. 

2.Sosyal medya ince bir çizgi

Tabii ki tüm günü evde geçirirken sosyal medya en yoğun aktivitemiz olmuş durumda. Sosyal medyadan ilham alalım, bize bütün bir gün neler yapabileceğimize dair fikirler versin, capsler görelim gülelim, farklı sosyal oyunlara, challenge’lara  girelim, yani neşe paylaşalım, eğlence çoğaltalım. Ne yapmayalım? Doğruluğunu bilmediğimiz haberlere düşmeyelim, kötümser şeyler paylaşmayalım, korku ve anksiyete yaymayalım.

Bir de, sosyal medyada geçirdiğimiz süreyi biraz sınırlayalım derim. Zaten ihtiyaç yaratmak üzerine kurgulanmış bir düzen, şu dönemde kendimize yeni ihtiyaçlar yaratmak isteyeceğimizi düşünmüyorum. Mesela 2 saat sosyla medya veya telefondaki what’s app gruplarına bakmadan durmaya çalışalım. Bu kendimizi eğitmeye her şey, inşallah normal akışına dönünce de aynı şekilde davranmamıza yardımcı olacaktır. 

3.Ev hapsi bunalımı

Bir, iki gün güzel de, 1 haftayı bulunca bu evden çıkamama durumu biraz basıyor haliyle. Evini ne kadar seversen sev, alışkanlıklarımıza aykırı ve de YASAK oluşu insanda daha da çok dışarı çıkma isteği uyandırıyor. Öncelikle, bu durum tam anlamıyla kontrolümüzün dışında bırakıyor hayatı ve kontrol edemeyeceğimizi bildiğimizde dehşete düşüyoruz. Tüm günü evde geçirince zaman daha yavaş geçiyormuş gibi geliyor, sıkılıyoruz.

Dünya SARS virüsüyle savaşırken, 1 ay evde kendini izole eden kişiler üzerinde yapılan bir araştırmada kişilerin %31.2’sinin depresyon semptomları gösterdiği saptanmış. Bu bir tuzak! Düşmeyelim. Kendimizi iyi hissetmeye zorlamamız gerekse bile, bu tuzağa düşmeyelim.

5.Çık o taytın içinden! 

Her sabah uyandığında, güzellik ritüellerinden sonra sokağa çıkacakmışsın gibi giyin. Jean’ini geçir üstüne veya sevdiğin çiçek baskılı eteğini, bir kolye tak. Kıvır kirpiklerini, saçların temiz ve düzenli olsun. Aynada kendine baktığında bir kaosla karşılaşmamak için özen göster kendinde.

6.Günlük rutinlerine sadık kalmaya çalış

Her gün kaçta kalkıyorduysan, aynı saatte uyanmaya çalış. Evden çalışıyor olsan bile, ofis saatlerine bağlı kal. Haftada üç gün spor yapıyorduysan, yine 3 gün hareket et. Online mecralarda bir sürü spor eğitmeni ücretsiz antrenman yayınlıyor. Yogasından tut da, Functional Training’e kadar, ne ararsan elinin altında.

7.Kendi kendine yetebilmenin zevkine var

O kadar alışmışız ki her ihtiyacımızı dışarıdan karşılamaya. Benim ağzımda hep bir cümle vardır mesela “Bazı insanların işi bu, neden ben yapayım ki?”. Şimdi kös kös düşünüyorum bu cümleyi.

Saçlarını kendin boyayabilirsin, el ayak bakımını kendin yapabilirsin, evini kendin temizleyebilirsin, kendine mükemmel bir pizza bile yapabilirsin! Kendine kendine yetebilmenin güzelliğini keşfetmemiz ve bunun zevkine varmayı öğrenmemiz gerekiyor belki de bu dönemde. Tekrar edelim hep bir ağızdan; “Ben yeterliyim.”

Korktuğunu biliyorum, ben de korkuyorum. Merak etme sonsuza kadar sürmeyecek. Bu süreçte akıl sağlığımız bize emanet, ona iyi bakalım.

Written By
More from Deniz Konuk
UYUSUN DA BÜYÜSÜN
Bir anne adayı görür görmez, deneyimli anneler hemen kendi başından geçenleri anlatmaya...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir