Kişiye Özel Saç Bakımı Devri!

Saç, kişisel ifademizin en önemli unsurlarından biri. Öte yandan saçlarımızın görüntüsünün özgüvenimiz ve psikolojimiz üzerinde de çok büyük etkisi var. Çoğumuzun farklı sebeplerle zaman zaman yaşadığı saç dökülmeleri ve saç yapısında seyrelme özellikle gözle görülür bir boyuta ulaştığında özgüvenimizi zedeleyen bir unsur. Hele benim gibi ince telli ve çocukluğundan beri saçlarıyla derdi olan biriyseniz taraktaki dökülen saçlarınıza bakmak neredeyse kabusa dönüşebiliyor. Mevsimsel ve hormonsal nedenlerle saç dökülmemin arttığı son zamanlarda yolum S’Clinic’in kurucusu sevgili Sibel Ulutaş ile kesişti. Saç derisi analizimde çoğu kişiden farklı olarak saçlarımın kulak üstlerindeki yan kısımlarda daha seyrek olduğunu gördük ve tedaviye bu bölgelere yoğunlaştık, böylece topuz yapmayı neden sevmediğim de anlaşılmış oldu. 

S’Clinic’in kurucusu Sibel Ulutaş

Sibel Ulutaş, saç bakımındaki yöntemleriyle bu alanda çığır açan yeniliklere öncülük ediyor. Bu özel röportajda, saç bakımı ve onarımında kullanılan en son teknolojiler, sektördeki güncel trendler ve S’Clinic’in saç sağlığına getirdiği bütünsel yaklaşımlar üzerine Ulutaş’ın görüşlerini ve deneyimlerini keşfediyoruz. S’Clinic’in nasıl bir lider haline geldiğini, saç çoğaltma teknolojisinin sırlarını ve güzellik sektörünün geleceğine nasıl yön verdiğini ve kendi merak ettiklerimi gelin Sibel Hanım’ın ağzından bir kez de birlikte dinleyelim.

Eczacılıktan saç bakım ve onarımına kadar olan yolculuğunuzda sizi en çok ne motive etti? Saç bakımına olan bu tutkunuz nasıl başladı?

Eskiden beri benim için anlamlı olan, insanların mutluluğu ve sağlığı için bir şeyler yapmaktı. Dolayısıyla hep bu yönde bir işim olsun diye hayal ederdim. Nihayetinde eczacılık okudum, eczacı oldum ancak mesleğim boyunca ilaç eczacılığından daha fazlasını yapmak istediğimi hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini hissettim. O da daha fazla insana bütünsel anlamda faydalı olmaktı. Eczacıyken S’Clinic’i oluşturma fikrimin nasıl ortaya çıktığına gelecek olursak; amacım ilaç eczacılığı değildi, bunu işimi yaptıkça daha da net anlamıştım. Bütünsel sağlık konuları, vitaminler, dermokozmetik alanları beni hep daha fazla heyecanlandırıyordu. Eczacı koordinatörlüğünde yönetilen ama ilaç satmayan bir konsept geldi aklıma ve fikir geliştikçe daha da heyecanlanmaya başladım. Türkiye’de böyle bir konseptle hizmet veren bir yer yoktu. Marka adı olarak da Sibel’in kliniği anlamına gelen S’Clinic geldi aklıma… Sonra kafamdaki konsepti mimarlarla görüşerek ilk S’Clinic merkezini 2012 yılında Malatya’da kurdum. Burada saç ve cilt analizleri, medikal cilt bakımları ile cilt ve saç alanında danışmanlık vermeye başladım. Tam o sıralarda bir danışan kronikleşmiş saç dökülmesi yaşıyordu ve piyasadaki neredeyse her yöntemi denemiş ancak sonuç alamamıştı. Açıkçası çok da mutsuzdu ve ben de ona bitkisel içerikli özel bir karışım hazırladım. Düzenli kullandığı 6 haftanın sonunda kendi çektiği öncesi ve sonrası fotoğraflarını bana attı… Sonuç gerçekten de muhteşemdi… Danışanımın saç dökülmesi sorunu ortadan kalktığı gibi güçlü, hacimli saçlara kavuşmuştu. Her şey o danışanım için geliştirdiğim karışım ile başladı. İlaç eczacılığından farklı bir konseptle ama eczacı koordinatörlüğünde benzeri olmayan bir wellness merkezi oluşturma fikrim ile temelleri oluşan S’Clinic, saç dökülmesi yaşayan ve mevcut olanakları denemesine rağmen bir türlü çare bulamayan danışanıma hazırladığım bitkisel içerikli özel karışımın verdiği olumlu sonuçlarla karakterini, özünü buldu. Dolayısıyla S’Clinic’in misyonu aynı o danışanım gibi veya saçının bakımına, sağlığına değer veren herkese bütünsel saç sağlığını en doğru şekilde sunmak oldu ilk kurulduğu günden beri… Saç aynı cilt gibi oldukça hassas ama bir o kadar da ihmal edilen, zamanla da yaşlanan yıpranan en değerli parçamız… Saçınız ne kadar sağlıklı, gür, güzelse bu sizi o kadar iyi gösterir… Aynı cildimiz gibi… Dolayısıyla saç sorununu çok yaşayan insanın da olduğunu görünce, bitkisel formülün etkisini yani ihtiyaç duyulanı herkese ulaştırma odağında saça odaklandık. Zamanla danışanlarımızın referansları, tavsiyeleri ile S’Clinic büyüdü, ilk açıldığı Malatya’dan devam ederek Türkiye çapına yayılmaya başladı. Bütünsel saç sağlığı ve saç çoğaltma konusunda etkin bir merkez olduk.

Kurulduğunuzdan bu yana saç bakımındaki trendlerde ve yöntemlerde hangi değişiklikleri gözlemlediniz?

İlk kurulduğum dönemlerde cilt için harcanan emek, zaman saça ayrılmıyordu. Cilt bakımı artık yerleşmişti ancak saç için sanki genetik bir durum ve ekim dışında bir çözümü de yok şeklinde bir algı vardı. Oysa saçtaki kalite, hacim ve yoğunluk kaybı için 15 günde bir 15 – 20 dakikalık seanslarla güçlü, sağlıklı, yoğun saçlara sahip olmak mümkün diyerek bu ezberi bozmuş olduk. Yine ilk dönemlerde saçları içten beslemek kavramı hiç yoktu…O dönem saç için üretilmiş vitaminler raflarda kalıyordu çünkü öyle bir bilinç yoktu…Kolajen kavramı hiç bilinmiyordu. Saça bütünsel yaklaşım yoktu. Şimdilerde daha hızlı, istirahat gerektirmeyen, öğlen arasında saçın kaybettiklerini yerine koyacak ve hızlı sonuç alabileceğimiz yöntemlerin peşindeyiz hepimiz çünkü zaman artık çok kıymetli! Ve tabi tüm sektörlerde olduğu gibi “doğallık” her zaman en trend yaklaşım.

2000 yılında açtığınız “dermokozmetik ve sağlıklı yaşam konseptindeki” eczanenizden edindiğiniz deneyim, S’Clinic’i kurarken size nasıl bir perspektif kazandırdı?

2000 yılında dermokozmetik deyimi ülkemizde daha çok yeniyken bu konseptte bir eczane açmak bana çok farklı tecrübe ve bakış açısı kazandırdı. Küçük bir şehirde de olsa danışan odaklı, doğru hizmet verebilmek, analiz sonucu doğru ürünler önerebilmek, danışanın takibini yapmak, ara ara davet edip, kahve içerek memnuniyetini veya varsa şikayetini dinlemek, tüm odağımı, enerjimi işimde tutabilmek disiplini eczanem sayesindedir…

Aromaterapi, fitoterapi ve fonksiyonel tıp eğitim programları gibi farklı disiplinlerden aldığınız eğitimler, saç bakımına yaklaşımınızı nasıl etkiledi?

O dönem aldığım fitoterapi ve fonksiyonel tıp eğitimleri sayesinde saç derisinin cildin devamı olduğunu gözlemleyerek saç derisi analizi ile değerlendirme yapıyordum. Yani saçı tek başına değil de beslenme, uyku, stres yönetimi, kan değerleri, varsa kronik hastalıkları ve genetik hikayesi ile birlikte değerlendirerek bütünsel bakış açısı ile yaklaşmak bu aldığım eğitimlerin ortak sonucudur diyebilirim.

Saç çoğaltma konsepti birçok kişi için yeni. Kısaca, saç çoğaltmanın ne olduğunu ve nasıl çalıştığını anlatabilir misiniz?

Aslında sizin vesilenizle bir yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak isterim; bizim uygulamamız yani saç çoğaltma saç ekimine alternatif değil, saç ekimi de bizim uygulamalarımıza alternatif değil. Kişinin saç dökülmesi devam ediyorsa, hafif seyrekliği varsa, ekim için gereken donör alanı azsa, saç hacmini ve kalitesini kaybetmişse öncelikle bizim protokolümüzü yani saç çoğaltmayı uygulamasını öneriyorum. Ancak ön hattı hiç yoksa, lokal boşluklar oluşmuşsa, genetik dökülme durmuşsa, donör alanı iyiyse ve saç ekiminin sonucunu görmek için ayıracağı 10 – 12 ay gibi bir zamanı varsa iyi bir hekim ile saç ekimiyle güzel sonuçlar alınabilir. Tabi ekim sonrası eğer bize gelirlerse hem ekimin firesini azalttığımızı hem daha doğal bir görüntü kazandırabildiğimizi hem de kalan seyrek alanları sıklaştırabildiğimizi de ekleyelim. Bu noktada çok şeffaf davranıyoruz. Saç çoğaltmada sadece anahtar-kilit mantığıyla etki eden biyolojik kök hücre tedavisi arzu edilen sonuçları yaratıyor. S’Clinic saç çoğaltma işlemlerimizde biyolojik kök hücre onarımı yapıyoruz. Burada gücümüzü patentli serumlarımız S’Hair ve S’Cell den alıyoruz. İçeriklerinde 16 adet büyüme faktörü ve biyomimetik peptid var. Tüm saç hattına uygulama yapıyoruz. Danışan bütünsel çoğalma deneyimliyor. Her seans yalnızca 15 dk. sürüyor. Uygulama kesi içermiyor; özel formülü saça masaj yapar gibi uyguladığımız oldukça konforlu bir durum söz konusu… Seanslarımız ağrı kanama ve morluk oluşmuyor. Seans sonrasında kişi işine, randevusuna gidebiliyor ve sosyal hayatına devam edebiliyor.

S’Clinic’teki “Biyolojik Büyüme Faktörü” nedir? Bu faktör saç çoğaltma sürecinde nasıl bir rol oynamaktadır?

Biyolojik yani tamamen doğal yollarla elde edilen, hücresel çoğalma, büyüme, doku bütünlüğünü ve onarımını sağlayan protein yapısında doğal maddelerdir… Dolayısıyla saçın çoğalmasında doğal bir etki sağlar.

Saç çoğaltma uygulamanızın arkasındaki bilim ve teknoloji nedir? Saç köklerini nasıl canlandırmayı başarıyorsunuz?

Büyüme faktörlerini kılavuz gibi düşünebiliriz. Eğer saç kökü açıksa yani saçın çıktığı gözenek kapanmadıysa büyüme faktörleri o kökteki reseptöre bağlanarak saç kökünü iyileştirip, dokuyu onarıp yeniden canlanmasını sağlar.

Saç çoğaltma uygulamasının diğer mevcut saç tedavilerinden ayıran en belirgin özellikleri nelerdir?

Bizdeki saç çoğaltma uygulaması öncelikle tamamen doğal… Kimyasal, kortizon, hormon veya minoxidil içermiyor. Hormonal veya geçici kanlanma sağlayarak değil, saç kökündeki hasarı onararak sonuç alıyoruz. Ayrıca sadece seyrelen bölgeye değil tüm saç hattınıza uygulama yapıyoruz dolayısıyla tüm hattınızdaki saçı koruyup, güçlendirip çoğaltıyoruz.

Saç çoğaltma uygulamasını kimler için öneriyorsunuz? Her saç tipi ve dökülme seviyesi için uygun mu?

Saç çoğaltma tamamen doğal içerikli bir formülden ve kesisiz, enjeksiyon olmayan bir uygulama olduğu için kadın, erkek herkese ve her yaşa uygun… Burada önemli olan danışanın saç kökleri; güçlendirerek çoğalmayı sağlayacağımız bir baz yoksa biz bir saç ekim merkezi olmadığımız için ne yazık ki kabul edemiyor bu danışanlarımızı konuya dair nedeni ile bilgilendirerek uzman ekim hekimlerine yönlendiriyoruz. Bununla beraber her insanın saç hacmi ve miktarı bellidir ve saçın ne kadar çoğalacağı öngörülebilir. Ne yazık ki bazı danışanlar daha fazlasını isteyebiliyor. Bu doğru bir beklenti olmadığından bu tarz danışanları da bilgilendiriyor ancak en nihayetinde vaat ettiğimizden fazlasını isteyen/uman danışanları kabul edemiyoruz

Saç çoğaltma sürecinde kullanılan serumların içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz? Bunlar nasıl formüle ediliyor?

Öncelikle serumlarımızda kesinlikle hormon yok. İçeriklerinde 16 adet biyolojik büyüme faktörü ve biyomimetik peptid var. Bu formülasyon, biyolojik kök hücre yapısı, anahtar – kilit mantığıyla çalışıyor. Saç folikülündeki hasarı doğal bir şekilde onarıyor. İlk 6 seansta saç dökülmesini durduruyor ve mevcut saçlarınızı güçlendiriyor, 6. ve 7. seanslardan sonra da yeni saçlarınız çıkmaya başlıyor ve seyreklikleriniz kapanıyor. S’Clinic saç çoğaltmada 12 seans uygulamasında da bir ilk… Öncesinde hep 10 adet seans yapılıyordu. Dolayısıyla tüm ambalaj paketleri de 10’lu üretiliyordu. Bu yüzden Kore’deki üreticimi 12’li paketi yalnızca benim için tasarlatmaya ikna etmek biraz vakit almıştı. Çünkü yeni saç oluşumu ancak 6 ayda tamamlanıyor. Dolayısıyla sonuç veren bir tedavi için 12 seans uygulama gerekiyor.

Saç çoğaltma uygulamasının riskleri veya yan etkileri var mıdır? Uygulama sonrasında hastaların dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?

Kesinlikle bir riski ya da yan etkisi bulunmuyor. Saçlar için ben bu işlemi yaptırdım, bitti artık sonsuza kadar sorun yaşamam dedirtecek sihirli bir uygulama, tedavi veya bakım maalesef henüz geliştirilmedi. 12 seans saç çoğaltmanın ardından belli aralıklarla saçlara koruma seansı almak gerekebilir. Saç ekimi de yaptırılsa, bu tür işlemlerle de çoğaltılsa saça iyi bakmak şart çünkü saç zayıflaması ömür boyu devam eden bir süreç ve durdurmak mümkün değil.

Saç çoğaltma tedavisini almak isteyen bir kişinin tedaviye başlamadan önce bilmesi gerekenler nelerdir?

Genetik bir seyrelme ise saçına hep iyi bakması gerektiği anlatıyoruz. Hemen herkes yaptım kurtuldum gibi bir yöntem / tedavi peşinde…Saçın da cilt gibi yaşlandığını, zamanla seyrelme olmasa bile hacmini, kalitesini gençliğimizdeki iyi halinde tutabilmek için ara ara seans alarak bakmamız gerektiğini her danışanımıza anlatıyoruz.

“Saç Çoğaltma” ve “Saç Ekimi” arasındaki temel farklardan bahsettiniz. Peki bu iki yöntemi bir arada kullanmak mümkün müdür?

Bize gelen danışanlarımızdan yarısından fazlası en az 1 kez saç ekimi yaptırmış olanlar… Artık tek başına ekim yetmiyor, daha fazlasını, daha iyisini istiyoruz çünkü… Ekim sonrası uygulama yaptığımızda hem saç ekimi doğallaşıyor, saçın genel kalitesi artıyor, hem de kaldıysa seyrek alanlar yeni saç oluşumu ile sıklaşıyor.

Saç çoğaltma uygulamasının uzun vadeli etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz? İlerleyen yıllarda saçın kalitesini ve yoğunluğunu korumak için neler yapılmalıdır?

Yılda 2 kez mevsimsel geçiş dönemlerinde veya deniz / havuz / güneş / açma boyama sonrası yıpranma yaşamaları durumunda gelip ara seans alabilirler. Kadınlarda doğum veya menopoz sonrası saç hacmini hızla kaybediyor. Saç bakımını da cilt bakımı veya spor gibi düşünüp kaybettiği vitamini, protein ve peptitleri yerine koyarak canlı, sağlıklı, güçlü ve yoğun tutmak mümkün…

Saç çoğaltma teknolojisi ve uygulaması gelecekte nasıl evrilecek? S’Clinic olarak saç çoğaltma konusundaki yenilikleri nasıl takip ediyorsunuz?

Serumlarımızı Güney Kore’de ileri kök hücre teknolojisi kullanarak ürettiriyoruz. Peptidler ve büyüme faktörleri konusunda Güney Kore dünya devi diyebilirim. Ayrıca saç büyümesini teşvik edip, dökülmeyi saç kökünde bloke eden farklı moleküller için de Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor.

Saç çoğaltma sürecinin ardından hastalarınıza önerdiğiniz evde kullanmaları için özel bakım ürünleri veya rutinler var mı?

Açıkçası danışanlarımıza evde bakıma devam etmeleri için S’Hair şampuan, S’Collagen gıda takviyesi gibi kullanmaları gerekenleri veriyoruz. Çünkü yapılan uygulamanın evde de devamlılığı önemli; aynı spor yapmak gibi düşünün. Spor yapıyorsunuz ama çıkıp üstüne fast food ve yağlı besleniyorsunuz. Bu yüzden de biz konuya bütünsel bakıyor, bütünsel olarak saç sağlığı konusunda danışanlara rehberlik ediyoruz. Evde bakım ürünlerimiz az önce de bahsettiğim şekilde dökülme önleyici S’Hair şampuanımız ve sonrasında da kullananların olmazsa olmaz dedikleri tam bir mikrobesin ve kolajen kaynağı olan S’Collagen gıda takviyemiz, saçları desteklemek için geliştirdiğimiz vitaminimiz S’Vit bulunuyor. İlk olarak bütünsel saç sağlığını desteklemek için S’Hair şampuanı tasarladım. Anahtar kilit yöntemiyle çalışarak biyolojik kök hücre onarımı yapan çok özel bir şampuan S’Hair ve aynı klinikte uyguladığımız S’Cell serum gibi bu şampuan da alanında bir ilk… Özel formülünde 16 adet biyolojik büyüme faktörü ve biomimetik peptid var. Paraben, SLS, silikon gibi zararlı bileşenler asla içermiyor. S’Vit ise sadece saç odağında özel olarak geliştirilmiş bir gıda takviyesi; saçın temel yapı taşlarının yanında, ginseng, keratin, balık kolajeni, ko enzim Q10, at kuyruğu ekstresi içeriyor, saç dökülmesini yavaşlatmaya yardımcı oluyor, saçın daha hızlı uzamasını destekliyor, besliyor ve güçlendiriyor.

Son olarak, saç çoğaltma uygulaması hakkında merak edilen ancak genellikle sormaya çekinilen sorular nelerdir?

Hormonal bir sorun yaşar mıyım sorusu çok geliyor. Piyasadaki bazı saç dökülme karşıtı ürünler hormonal yolla yani östrojen yükleyerek dökülmeyi durdurmayı hedeflediği için bu ürünlerle karıştırılıyoruz. İçeriğimiz tamamen doğal olduğu için saçını yanıktan kaybeden küçük çocuklara dahi uygulama yapabiliyoruz. Tamamen güvenli, doğal ve zamanın ötesinde bir yöntem.

S’Clinic 2012 yılında kuruluşunun ardından artan bir ivmeyle Türkiye çapında büyümüş. Ve şu an 12 kliniğe ulaşmışsınız. Yurt dışına da açılmayı planlıyor musunuz?

Evet 2012’de açtığım ilk merkezden bugüne Türkiye çapında 12 noktaya ulaştık. Amacımız bütünsel yaklaşımımızı herkese ulaştırabilmek. Açıkçası bu yönde de çok fazla talep alıyoruz. Yurt dışı da bunlara dahil. Bu yıl içerisinde Londra, Paris ve Bakü başta olmak üzere yurt dışına açılmayı ve S’Clinic merkez sayılarını 17’ye çıkarmayı planlıyorum.

Written By
More from Hüma Kaya
Bu Yaz Kendinin En İyisi Olmanın Yolları…
İyi makyaj dediğin vardır ama yoktur. Sevdiğin yerler ön planda, saklamak istediklerin...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir