“Herkese merhaba, sizi ne mutlu eder düşündünüz mü bilmiyorum ama ben sizi bizi ne mutlu eder her gün araştırıyorum…” diye başlayan podcast’lerini çok severek dinlediğim, mutluluğu rasyonel düşünceyle kesiştiren, sizi mutlu olmaya ikna eden bir isim var karşımızda.
“Seni ne mutlu eder?” podcast’iyle daha anlamlı bir hayat yaşamak için neler yapmalıyız üzerine araştıran sevgili Özge Bitik ile uzun bir sohbetimiz oldu. Bu sohbetimizin röportaja yansıyan kısmı umarım sizi de mutlu olmaya, değişime ve cesaret etmeye ikna eder.

- ‘Seni ne mutlu eder?’ podcast serin bizlere müthiş bir yol gösteriyor. Peki gerçekten mutlu olmayı bildiğin için mi yoksa mutlu olmayı öğrendiğin için mi başladın bu yayınlara?
Güzel bir başlangıç oldu. Bence her ikisi de.
Genetik olarak mutlu olmaya yatkın birisiyim. Çocukluğumdan beri hep neşeli biri oldum. Ama zaman zaman kötü bir şeyler olduğunda ya da işler istediğim gibi gitmediğinde daha çok düştüğümü, daha çok üzüldüğümü ve daha aşağı çekilebildiğimi hatırlıyorum.
Bu sebeple benim kendime hoşuma gitmeyen şeyler başıma geldiğinde de o gücü, dirayeti bulabilmeyi, ‘o kadar da kötü değil, her şey yoluna girebilecek Özge!’ diyebilmeyi öğretmem gerekiyordu…
Bilimsel olarak mutluluğa etki eden faktörleri incelediklerinde, 3 temel faktör buluyorlar:
1.Genetik, 2. Çevresel Koşullar 3. Düşünce ve Davranışlarımız. Bunların içinde genetiğin payı %50, çevresel koşulların payı %10 ve düşünce-davranışlarımızın payı %40.
Yani bu şu demek, gerçekten de mutluluğa bir genetik yatkınlık olabiliyor. Örneğin mutluluk seviyesini 1’den 10’a kadar bir puanlama ile ölçelim. Benim genetik olarak mutlu olma eğilimim 8-9 iken, X kişisinin genetik eğilimi 4-5 puanında olabilir. Buna “genetic set-point” deniliyor. Benim mutlu olmak için genetic set pointim daha yüksek olduğu için, ben günlük hayatımda x kişisine göre mutlu olmaya daha meyilli olmuş oluyorum.
Ama işler yolunda gitmediğinde niye böyle oldu, daha iyi olabilirdi diye dertlenmeye başladığımı fark edince daha da güçlendirmem gerektiğine inandım. Çünkü hayat böyle.
Bu da üzerine çalışarak geliştirdiğim tarafım. Felsefi disiplinleri, bilimsel araştırmaları okudukça, dinleyip araştırdıkça sakinliği, umudu, dirayeti kazanmaya başladım, her koşulu kabul edebilmeyi öğrendim. Bu da hayatta daha dengede ve merkezimde kalmama yardımcı oldu.
Kısaca hem yapısal olarak yatkınlığım hem de öğrendiklerim beni mutlu bir Özge yapıyor…
- Mutlu olmak için ‘sana iyi geleni’ sahip çıkmak gerekir. Sana iyi gelenin ne olduğunu anlamak için ne yapmamızı öneriyorsun?
En çok etkisi olduğunu düşündüğüm yöntem ‘yazmak’
Küçükken okuduğum bir kitap ile mi geçti bu alışkanlık bilmiyorum ama ben 30 yaşındayım ve çocukluk yaşlarımdan bu yana günlük tutuyorum. Şimdi çocukluğumda olduğu gibi an ve an ne yaptığımı elbet yazmıyorum ama neye üzüldüğümü, neye sevindiğimi, ne hissettiğimi yazıyorum. 10-15 dakikamı buna ayırıyorum ve yazmanın müthiş bir öz farkındalık oluşturduğunu düşünüyorum.
Bu sebeple yazmayı herkese çok öneriyorum.
Yazmaya başladığında hani o kafanın içinde bir rüzgâr çıkmış ve kağıtlar oradan oraya savruluyor gibiyken birden sanki uçuşan kağıtlar bir yere topluyorsun ve kağıtlar anlam kazanmaya başlıyor gibi oluyor. Sonrasında o düşünceler düzene girip adeta bir kitaba dönüşüyor.
Bir diğer yolun ise yavaşlamak olduğunu düşünüyorum. Hayatın akışı çok hızlı. Benim için bile bu kadar hızlıyken 8 – 5 bir işte çalışan, ailesi çocukları olan birisi için çok daha hızlı. Ama yavaşlamadan da olmuyor, yazamıyorsun, okuyamıyorsun, kendi kendine kalamıyorsun.
Günümüzün temposunda kolay olmadığını bilsem de en azından yavaşlamaya çalışmak. Onun niyetine girmek lazım.
Bir sabah uyandığımda telefona bakmayayım, televizyonu açmayayım, bu sabah çocuklar kalkmadan kendime bir 15 dakika ayırayım demek, bunun niyetine girmek dahi yavaşlamanıza yardımcı olur.
Bu ikisi herkesin yapabileceği bedavaya yapabileceği adımlar.
Aslında bir yol daha var ama o biraz daha lüks. O da seyahat etmek. Mümkünse tek başına…
Kendini konfor alanı dışında kalan değişik deneyimlere maruz bıraktıkça da kendini daha iyi tanıyorsun. Kendini keşfediyorsun.
Ve tüm bunları yaparken kalbinin sesinin, iç sesinin farkında olmak, onu dinlemek lazım.
O dışarıdan gelen aslında şunu tamamlamalısın, bunu yapmalısın, bırakmamalısın diye – malı, -meli lere takılmamalıyız. O zaman istemediğimiz şeyleri yaparken buluyoruz kendimizi.
İçsel bilgeliğine iç sesine güvenmek lazım… güvenmeliyiz.
- Değişim için harekete geçmek gerekiyor, harekete geçmek için ne yapmamız gerekiyor?
Değişim dönüşüm hiç durmuyor. Bu hepimizin hayatında böyle ve hiçbir zaman bitmeyecek ama hareket etmek için cesaret gerekiyor. Cesaret ise korkmamak demek değil, korkuyorum ama yine de yapacağım diyebilmektir. Korka korka küçük adımlar atmamız gerekiyor. Benim gördüğüm ve hayatıma en çok katmaya çalıştığım ve kattıkça da faydasını gördüğüm bir şey bu.
Değişim için cesaret, cesaret için de korkmaya rağmen harekete geçmek gerekiyor.
- Son olarak bize senin değişim dönüşüm hikayeni anlatır mısın?
Aslında ben çok sevdiğim insanlarla, çok sevdiğim bir işi yapıyordum. Çok mutluydum işimde. Şirkette ikinci senemin sonuna yaklaşırken bir eğitim için Amsterdam’a gittim. Burada İspanya’daki yüksek lisans sınıfımdan Kolombiyalı bir arkadaşımın yanında kalıyordum. Bir akşam beraber yemek yerden işlerimizden, maaşlarımızdan konuşmaya başladık. Arkadaşım benden daha zeki, daha yetenekli, daha girişken değildi ama benim maaşımın onunkinin yarısından bile az olduğu gerçeği suratıma tokat gibi çarptı ve o an
‘Şu an olduğum yerde almam gerekeni aldım, öğrendiklerimi öğrendim ve artık yeni bir mücadele için hazırım. Ne kadar kazanmayı hak ettiğime kendim karar vermek istiyorum’ dedim.
Ve bu düşüncelerle İstanbul’a döndüm. Emin değildim ama derinlerde bir yerlerde artık vakti geldi gibi hissediyordum.
Sadece erteliyordum. Amsterdam’a gidişim fitili ateşleyen güç oldu.
Peki ne olacak derken, biraz şunu düşündüm. Kişisel gelişim, mutluluk konusu bu işin bilimsel arka planını çok okusam da çalıştığım için yeterince derinlemesine odaklanamıyordum. Acaba dedim ben bununla ilgili bir şey yapabilir miyim?
Koçluk eğitimleri aldım, online dersler tamamladım, blog yazdım.
Bu fikrin bende kök salmasına izin verdim, kendimi istifa sürecine hazırladım.
Belirsizlikten, parasız kalmaktan, başarısız olmaktan korkuyordum.
Korktuğum çok şey olmasına rağmen yeni seneye girerken kendime daha cesur olacağıma söz vermiştim ve bu sözü tutmaya niyetliydim.
İstifa edene kadar her gün bolluk ve bereket meditasyonu yaptım.
Pek çok fırsat olduğuna ve kendi kendime de para kazanabileceğime inanmaya çalıştım.
Ve sonra hafif bir cahil cesareti ile istifa ettim. Önümde net bir plan olmadan, ne yapacağımı tam olarak bilmeden verdim kararı. Bence cahil cesareti insanın en büyük avantajı.
Ardından aileme, arkadaşlarıma, tanımadığım yerlere gönüllü olarak workshop yapmaya başladım. Yaptıkça tek odağımın workshop olmasını istemediğimi fark ettim. Daha büyük kitlelere ulaşmak istediğimi, daha farklı yeteneklerimi kullanmak istediğimi düşündüm. Çünkü ben kamera önünde olmayı seviyorum, araştırmayı, yazmayı, çizmeyi seviyorum. İçerik üretmekten keyif alıyorum. Ve tüm bunlardan ne çıkar derken sonrasında podcast yapmaya başladım, âşık oldum podcast yapmaya.
Ve sonra podcastlerimi ben nasıl duyuracağım derken instagram hesabımı açtım.
Instagram daha hızlı büyümeye başladı. Derken kar topu etkisi oldu.
Tüm bunları yaparken 1 sene para kazanmayı hiç düşünmedim ve para kazanmak için farklı ilginç şeyler yaptım. Caz müzisyeninim sosyal medya hesabını yönettim, İspanya da bir şirkete danışmanlık yaptım o şekilde geçimimi sağladım.
Podcast işinden hiç para kazanmıyordum ve zamanla sponsorlar gelmeye başladı, yeşermeye başladı.
Ve bu yolculuk hala çok enteresan bir yolculuk. Her şeyimin sisteme oturduğunu söyleyemem.
Hala alanımın değiştiğini, değişebileceğine inanıyorum. Çünkü hayat öyle bir şey ki sürekli değişiyoruz.
Bunları anlatırken şunu belirtmek istiyorum aslında istifa ederken benim net bir planım yoktu.
Ben hayat bir nehir ve ben o nehirde akıyorum diyerek yaşıyorum.
Değişim dönüşüm devam ediyor…
Özge’nin podcastlerini dinlemeye onun değişim hikayesi ile başlamak isterseniz değişim hikayesini dinleyebilirsiniz… linkini paylaşıyorum.
İlham olması, mutluluğunun, cesaretinin size de bulaşmasını dilerim….