Anne-babaların çocuklarının sahip olmasını istediği temel özelliklerin başında gelir ‘kendine güvenmesi’. Sağlıklı bir benlik gelişimi ve sosyal ilişkiler, başarı, öğrenme becerisi gibi pek çok başka konuda da doğrudan etkilidir. Özgüven konusunda 7 maddede ebeveynlerin neler yapabileceğine bir bakalım mı?
Yazar: Uzm. Psk. Ece Bozdağ
Özgüven; kişinin kendisi ile ilgili olumlu düşüncelere sahip olması, kendisini yeterli hissetmesi ve olduğu halini kabul etmesini ifade eder. Çocuklarda özgüven erken yaşam deneyimlerinden itibaren şekillenmeye başlar. Özgüvenin nasıl ve ne ölçüde gelişeceği kısmında ise çocuğun bakım verenleri ve sosyal çevresinden aldığı geri bildirimlerle yakından ilişkilidir. Aile bireyleri başta olmak üzere çocuk büyüdükçe öğretmenler ve akranlar gibi sosyal kaynakların da özgüven gelişiminde besleyici rolleri vardır.
Ancak çocukların özgüvenini en çok etkileyen kaynakları anne ve babalarıdır. Anlayacağınız yaşamın ilk yıllarının önemi özgüven konusunda da karşımıza çıkar.
- Koşulsuz sevginizi hissettirin
Ne yaparlarsa yapsınlar, mizaçlarından, tutumlarından, zorlayıcı olarak nitelendirdiğiniz her davranışından bağımsız, her zaman çok sevildiğini bilmek bir çocuğun özgüven geliştirmesine yönelik en güçlü temeldir. Koşullardan bağımsız olarak sevilmeye değer ve yeterli olduğunu hissetmek çocuk veya yetişkin en içten ihtiyaçlarımızdandır.
- Sonucu değil, çabayı takdir edin
Sonuca odaklanıp süreçteki çabayı görmediğimizde verdiğimiz mesaj; “başarılı olursan kabul görürsün.”dür. Bu da çocuğu yeniden deneme konusunda demotive eder. Bu da çocukta yetersizlik duygusunu pekiştirebilir. Önemli olan çocuğun kendini ortaya koymak için sarf ettiği çabadır. Çabayı takdir etmek çocuklarda özgüveni destekler.
Örneğin, bir resim yaptığında yüksek alkışlar, bravolar almak sanılanın aksine çocuğun özgüvenini desteklemez. Bu abartı takdirlerde artık konu çocuktan ziyade ebeveynin onayıdır. Bu tip takdirler çocukta başarısızlık korkusu gelişimine neden olabilir.
“Bu resmi yapmak için çok uğraştın, çok çabaladın, ne kadar çok renk kullanmışsın.” gibi bir takdirde ise övülen çabadır.
- Pozitif sınırlar koyun
Sınırlar çocuklara kendilerini güvende hissettirir. Sınırların olmadığı aile dinamiği içerisinde çocuk ne yapması gerektiğini, yaptığında nerede durması gerektiğini bilemez ve kendini güvende hissedemez. Tam tersi senaryoda, kuralların çok sıkı olduğu baskıcı aile ortamında ise çocuk evdeki iklim sebebiyle kendini ortaya koymaktan çekinebilir. Başarısız olmamak için görünmez olmayı seçebilirler.
Demokratik aile ortamında ise kurallar belirgindir, aile içi ilişkiler önemlidir ama aynı zamanda çocuk sorumluluklarının farkındadır. Okul öncesi dönemden itibaren yaşına uygun sorumluluklar verilmesi, tek başına bir şeyler yapılmasına izin verilmesi kendisine saygı duyulduğunu hissettirir.
- Hatalara Şefkatle Yaklaşın
Ebeveynler çocukların zorlandığı anlarda çocuk yardım talep etmese bile çözüm önerileri sunmaya, çocuk yerine yapmaya meyil edebilmektedir. Bu durum ev dinamiğinde sık yaşandığında ise çocuklarda zorluklar karşısına mücadele etmeyi öğrenemez. Çocuklar ilk kez yaptıkları pek çok şeyde kaliteli sonuç pek doğal olarak ortaya koyamazlar. Ebeveynin mükemmeli beklediğini hisseden çocukta ise yetersizlik hissi oluşabilir. Hatalara alan açıp çocuğa çözüm üretmesi için fırsat tanımak önemlidir.
- Çocuğunuza sorumluluk verin
Sorumluluk öğrenilen bir beceridir. Sorumluluk, kişinin sağladığı uyumu, üzerine düşenleri yerine getirmesini ve davranışlarının sonuçlarını almasını sağlar. Çocuklar çok erken yaşlardan itibaren sorumluluk sahibi olabilir. Bunun da yolu onlara fırsat vermekten geçer. Çocuklar ne kadar çok denerse başarma şansları o kadar artar. 2-3 yaşlarından itibaren çocuklara evdeki bitkileri sulamak, çorapları eşleştirmek, havluları katlamak gibi ev içerisinde minik sorumluluklar vererek özgüven gelişimini desteklemek mümkün
- Başka çocuk ile kıyaslamayın
Her çocuk biriciktir. Başka çocuklar ile özellikle de kardeşi ile kıyaslanmak ise çocuklarda özgüven gelişimini son derece olumsuz etkileyen bir faktördür. Çocuğunuzun başarı veya başarısızlığını ancak kendisiyle kıyaslayın.
- Aşırı koruyucu olmayın
Çocuklarımız camdan bebekler değildir. Anne babalar olarak hiç istemesek de hayatta zorluklar da yaşayacağını bilmek ve bunu olgunlukla karşılamak durumundayız. Aşırı koruyucu bir tutum ile büyüyen çocuklar hayatlarında gelişimleri için gerekli olan zorluklarla yüzleşemez ve zorluklardan büyüyerek çıkma fırsatını kaçırmış olurlar. Çocuklarımıza birer eşlikçi olduğumuzun bilincinde olmamız önemlidir.