Gelecek Danışmanı Elif Çetin ile Teknoloji, Yapay Zeka ve Güzellik Üzerine

Teknoloji ve gelecek danışmanı Elif Çetin, dünyadaki dönüşümleri küresel perspektifle analiz ediyor, iş dünyasına ve topluma rehberlik eden stratejik içgörüler üretiyor. Teknoloji, jeopolitik gelişmeler, bilim ve iş dünyası gibi başlıklar altında YouTube kanalında paylaştığı bilgilerse heyecan verici ve kesinlikle ufuk açıcı. Barack Obama, Angela Merkel, Melinda Gates ve Martha Stewart gibi isimlerle röportaj yapmayı istiyor. Bu röportajların içeriklerini şimdiden merak etmeye başladık bile… Çetin’le güzellik sektöründeki dijitalleşmeden yapay zekânın geleceğine, lüksün değişen tanımından dünyanın gidişatına uzanan ilham verici bir sohbet gerçekleştirdik.

Teknoloji ve gelecek danışmanısın. Kısaca ne demek oluyor bu? Bize biraz kendinden bahseder misin? Özellikle bu alanlara merakın nasıl başladı ve kendini nasıl geliştirdin?

Teknoloji ve gelecek danışmanlığı sadece yeni teknolojileri takip etmeyi değil, bunların iş dünyasını, toplumu ve bireyleri, ülkelerin stratejilerini nasıl dönüştüreceğini öngörmeyi içeriyor. Ben bu alanda stratejik yönlendirme yapıyor, kurumlara ve liderlere geleceğe dair yol haritaları oluşturuyorum.

Dünyayı anlamak ve anlatmak her zaman ilgimi çekti. Bu yüzden iş dünyasıyla uluslararası ilişkilerin kesişiminde bir kariyer hayal ediyordum. Dış ticaret eğitimi bu yolculuğun ilk adımı oldu. Eğitim sürecimde pazarlama ve uluslararası ilişkilere duyduğum ilgi giderek arttı. Zamanla strateji alanında derinleşerek hem bireylerin hem de kurumların geleceğe daha bilinçli adımlar atmasına yardımcı olmayı hedefledim. Teknoloji ise bu vizyonu somutlaştıran, geleceği tasarlamaya imkân veren en güçlü araç haline geldi.

Kendini nasıl yeniliyorsun, geliştiriyorsun? İlham kaynakların neler? Neler izliyorsun ve okuyorsun?

Kendimi yenilemenin en önemli yolu bence merakı canlı tutmak. İlgi ve profesyonellik alanlarımda yeni şeyler öğrenmek beni heyecanlandırıyor. Bu heyecan ve merak sayesinde yenileniyor ve gelişiyorum. Bir YouTube kanalım olduğu için çok fazla YouTube içeriği tüketiyorum. Gün içinde inanılmaz bir enformasyon akışım var.

Tüm dünyayı eş zamanlı takip etmeye çalışıyorum. İşim güncel olmaktan öte birkaç adım önde olmayı da gerektiriyor. Bu, okuma, araştırma, dinleme, analiz ve çıktı üretmek demek. Tüm bunlar neredeyse tüm zamanımı alıyor.

Kaynaklarıma gelince okuyuculara fikir vermesi açısından bazıları şöyle: Bloomberg, WSJ, NYT, WEF, TechCrunch, The Verge, Wired, Foreign Affairs, Politico. Teknoloji, jeopolitik gelişmeler, bilim, iş dünyası gibi başlıkları globalde takip edebileceğim kaynaklarım var. Tabii ki teknoloji, iş dünyası ve politika liderlerini yakından takip ediyorum.  İlham için teknoloji dışı alanlara yöneliyorum. Öyle ki tasarım, yemek ve doğa bana yaşam sevinci veren, beni harekete geçiren alanlar. Martjin Doolard, Niko Life, Otena Vlog, Takasu Tile, Stay with cotton, Eugenia Diaz, French Countryside, The Local Project, Ryucamp, Honeyjubu. Bu kanallar beni sakinleştiriyor, yorgun zihnimi dinlendiriyor ve bolca ilham veriyor.

YouTube kanalın var. Orada izleyenleri nasıl bir içerik dünyası bekliyor?

YouTube kanalım bugünü ve geleceği anlamak isteyenlerin kanalı. Aslında profesyonel hayatımın doğal bir uzantısı olarak doğdu. Tüm bilgi birikimimi, tecrübelerimi ve vizyonumu paylaştığım bir yer burası. Amacım izleyicilerime sadece bilgi sunmak değil, aynı zamanda onlara güçlü bir vizyon kazandırmak. Dolayısıyla sadece bir içerik takip etmek isteyenleri değil, bu vizyonun parçası olmak isteyenleri abone olmaya davet ediyorum. Çünkü içeriklerim sadece “izlenmek” için değil, bir iz bırakmak için var.

Bir sürü insanla konuşuyorsun, görüşüyorsun. En çok kiminle röportaj yapmak isterdin? Neden?

Barack Obama, Mariana Mazzucato, Jamie Dimon, Angela Merkel, Melinda Gates ve Martha Stewart gibi isimlerle röportaj yapmayı çok isterdim. Bu arzumun nedenleri de şöyle:

Barack Obama Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk Afrikalı-Amerikalı Başkanı olarak tarih yazdı. Obama’nın vizyonu, “değişim” ve “umut” kavramları etrafında şekillenmişti ve seçim kampanyası önemliydi. Ayrıca sosyal medya döneminin ilk Başkanı olmuştu. Kendisiyle bir hukukçu, eski bir Başkan olarak dünyanın büyük sorunlarını nasıl çözebileceğimizi konuşmak isterdim. Ayrıca Obama Vakfı üzerinden yeni liderler yetiştirmenin önemi hakkında da sohbet ederdim.

Ekonomist Mariana Mazzucato ile konuşmak istememin nedeniyse onun inovasyon ekonomisi ve kamunun ekonomideki rolü hakkındaki çığır açan fikirleri.

JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon konuşmayı ve bilgilerini aktarmayı seven, espri anlayışı yüksek bir lider olduğu için ilgi alanıma giriyor.  Kendisinin ekonomik görünüm ve politika konusundaki öngörüleri son derece değerli. Washington ile iş dünyası arasındaki ilişkilere dair içgörüleri ve Trump yönetimi altında finansal düzenlemelerin geleceğine dair değerlendirmeleri izleyicilerim için büyük önem taşırdı.

Melinda Gates kadın hakları ve sağlık alanında aktif bir savunucu. Gates Vakfı aracılığıyla yaptığı çalışmalar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve küresel sağlık konularındakiler de ilham verici. Tüm bu meseleleri masaya yatırmük sosyal etki yaratma yolları hakkında derinlemesine bilgi edinmemi sağlayabilir.

Almanya’nın eski şansölyesi Angela Merkel uluslararası politikada güçlü bir figür. Avrupa Birliği’nin geleceği, göç politikaları ve kriz yönetimi konularında derinlemesine bilgi sahibi. Avrupa’nın annesi olarak bilenen Merkel’den sonra Avrupa’da büyük bir liderlik boşluğu oluştu, Putin Ukrayna’ya savaş açtı. Onunla röportaj yapmak liderlik ve kriz anlarında karar verme süreçleri, müzakerenin gücü hakkında önemli dersler sağlayabilir.

Martha Stewart aslında simge bir isim. Dünyada böyle isimler var, onu temsilen seçtim. Yaşadığı onca badireye rağmen her dönem zorlu ve yırtıcı bir sektör olan medyada kalmayı başarmış, iş modelini her döneme göre güncellemiş biri. Hikayesini anlattığı belgeselini izlediğimde onun bilgi birikiminden faydalanabileceğimiz izlenimini edinmiştim.

Angela Merkel
Barack Obama
Martha Stewart

Güzellik Yayında platformu için yan yana geldik. Biraz da güzellik sektöründeki gelişmelerden bahsedelim.  Örneğin bu alandaki dijitalleşme sende neler çağrıştırıyor?

Güzellik artık sadece dış görünüş değil, bir deneyim ve veri işi haline geliyor. Yapay zekayla birlikte kişiye özel cilt analizi, dijital makyaj simülasyonları gibi yenilikler dikkat çekerken ruh haline göre parfüm öneren sistemler gelişiyor.

Astroestetik ve kozmik güzellik gibi trendler evrenle daha bütünsel bir bağ kurarak estetik anlayışımızı dönüştürüyor. Bizi şaşırtacak en büyük yeniliklerden biri “kozmik güzellik” trendi olabilir. Bu yaklaşım kozmetik ürünlerin formülasyonunda astronomi döngülerini ve kozmik ritimleri dikkate alıyor. Ay döngülerine göre özelleştirilen cilt bakım rutinleri veya gezegensel hareketlerin enerjisinden ilham alan ürünler gibi…

Astroestetik ise kişinin astrolojik haritasını temel alarak güzellik önerileri sunuyor. Doğduğunuz an, yıldızların konumu ve burç özelliklerinize göre size hangi renklerin, esansların ya da bakım rutinlerinin daha uyumlu olacağı belirleniyor.

Bir diğer heyecan verici gelişmeyse holografik makyaj uygulamaları. Yakın gelecekte cildimizin üzerine uygulanan ışık projeksiyonlarıyla geçici dijital makyaj yapabilmek mümkün olacak. Bu teknoloji sayesinde tek bir dokunuşla görünümünüzü tamamen değiştirebilecek, hatta sosyal medyadaki filtreler gibi efektleri gerçek hayatta da deneyimleyebileceksiniz.

Tekno güzellik alanında öne çıkan ürün ve hizmetler hakkında neler düşünüyorsun?

Oldukça heyecan verici. Özellikle LED maskeler, mikro akım terapileri, cilt analizi yapan mobil uygulamalar gibi evde kullanılan akıllı cihazlar kullanıcıyı hem bilinçlendiriyor hem de güzellik rutinini kişiselleştiriyor. Bu sadece bir trend değil, yepyeni bir güzellik kültürü inşa ediyor.

Örneğin akıllı saç bakım sistemleri saçınızın nem, kırılganlık ve protein seviyelerini ölçerek tam olarak ihtiyacı olan bakımı belirleyen ve buna göre bakım ürünlerinin formülünü ayarlayan cihazlar geliştiriliyor. Bu teknolojilerin en önemli katkısı güzellik rutinlerimizi daha etkili ve bilimsel hale getirmesi. Ancak bunun bir dezavantajı da var: Teknolojik cihazlara bağımlı hale gelebiliriz. Dolayısıyla bu araçları kullanırken kendi bedenimizle bağlantımızı kaybetmemek, kendimizi dinlemeyi unutmamak çok önemli.

Alfa kuşağının güzellik algısı ve alışkanlıkları hakkında neler diyebilirsin?

Bu kuşak güzellikte filtresizliği ve doğallığı çok seviyor ama teknolojiden de vazgeçmiyor. Bir yandan Metaverse avatarlarını kullanıyor bir yandan da gerçek hayatta “kendine sadık kalmayı” savunuyor. Onlar için güzellik bir ifade biçimi, sabit bir standart değil. Ve bunu dijital araçlarla yaratıcı şekilde ifade ediyorlar.

Güzellik dünyası gelecekte nelere tanıklık edecek?

Laboratuvarlarda üretilen kişiye özel cilt hücreleri, nörolojik tepkilerimize göre renk değiştiren makyaj ürünleri, düşüncelerimizle kontrol edebileceğimiz saç stilleri… Bunlar yakın gelecekte yüksek oranda gerçekleşecek olsa da geleceğin güzelliği aynada değil, sensörlerde, verilerde ve belki de içimizdeki kimyasal dengeyle tanımlanacak. Güzellik giderek daha fazla bütünsel bir kavrama dönüşüyor, dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya doğru akan bir enerji bu. Bizi bekleyen bu yeni dünyada güzellik ritüellerimiz sadece dış görünüşümüzü değil, aynı zamanda ruhsal dengemizi, zihinsel sağlığımızı ve gezegenimizdeki ayak izimizi de dikkate alacak.

Yapay zekânın yeni dalgası ChatGpt son zamanlarda hayatımızı çokça işgal ediyor. Ondan en verimli şekilde nasıl faydalanabiliriz sence? Sınırlar nasıl çizilmeli sence ChatGpt ile?

ChatGPT gibi yapay zekâ araçlarından en verimli şekilde faydalanmak için öncelikle onu bir “asistan” olarak görmeli, bir “otorite” olarak değil. En etkili kullanım, ChatGPT’yi düşünce süreçlerimizi genişletecek, yaratıcılığımızı tetikleyecek ve rutin görevlerde bize zaman kazandıracak bir araç olarak konumlandırmakta yatıyor. Sınırları ise etikle çizilmeli: Mahremiyet, yaratıcılığın korunması ve insan dokunuşunun unutulmaması gerekiyor.

Yapay zekânın geleceğiyle ilgili neler söyleyebilirsin?

Yapay zekâyı artık yalnızca bir araç olarak değil, iş dünyasından kültüre kadar pek çok alanın oyun kurucularından biri olarak düşünmemiz gerekiyor. Bugün onu daha verimli çalışmak ya da kararları hızlandırmak için kullanıyoruz. Ancak önümüzdeki yıllarda yapay zekâ kendi inisiyatifiyle hareket eden, hatta bazen bizim yerimize “öncelik belirleyen” bir yapıya dönüşecek.

YAPAY ZEKA VE SÜRPRİZLER
“Bence en büyük sürpriz yapay zekânın insan zekâsına benzemesi değil, tam tersine farklı bir düşünme biçimini mümkün kılması olacak. Bu da hem liderler hem de toplumlar için yepyeni sorular demek: ‘Hangi kararı ben vereceğim, hangisini ona bırakacağım?’ gibi…
Bir başka sürpriz de bireysel ölçekte yaşanacak. Bugün kendimizi anlatmak için içerik üretmeye, sosyal medyada var olmaya çalışıyoruz. Yarın bunu sizin yerinize yapan, sizi temsil eden yapay zekâ ajanları olacak. Bu noktada kimliğimiz sadece bizim kontrolümüzde mi kalacak, yoksa paylaşılacak mı? İşte asıl düşünmemiz gereken yer orası.
Ben yapay zekâyı sadece teknolojik bir sıçrama değil, aynı zamanda yeni bir zihin çağının başlangıcı olarak görüyorum. Bu insan türünün geleceği için önemli riskler barındıran bir sıçrama. Yeni bir zekâ türüyle birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekecek.
Belki de en büyük sürpriz yapay zekânın sadece teknolojik değil, sosyokültürel bir aktör haline gelmesi olacak. Gelecekte bir yapay zekâ sadece veri değil, vizyon da üretebilir. Dolayısıyla biz teknolojinin evrimine değil, zekâ kavramının yeniden tanımlanışına tanıklık ediyoruz diyebilirim.”

Influencerları nasıl bir gelecek bekliyor? Nano-influencer dönemi demişsin?

Makro influencer’lardan mikro ve nano influencer’lara geçiş var. İnsanlar samimi, gerçek ve kendi gibi olan içerik üreticilerine yöneliyor. Bu da daha derin etkileşimli, topluluk odaklı bir influencer dünyası yaratacak.

Değişen dünyada lüksün tanımı nereye doğru evriliyor sence?

Lüksün tanımı köklü bir dönüşüm geçiriyor. Geleneksel lüks anlayışı, nadir bulunan fiziksel nesnelere sahip olmak üzerine kuruluydu. Yeni lüks paradigması ise maddi varlıklardan çok, benzersiz deneyimler ve anlamlı bağlantılar etrafında şekilleniyor. Zaman kavramı yeni lüksün merkezinde. Hızlı tüketim çağında, yavaşlık, farkındalık ve âna odaklanmak gerçek bir lüks haline geliyor. Sakin bir sabah rutini, dijital detoks veya el yapımı, zaman alan üretim süreçleri yeni lüksün parçaları olarak değerleniyor. Sonuç olarak, lüksün geleceği gösterişten uzaklaşıp, anlamlı deneyimler, bilinçli seçimler ve gerçek değer yaratmaya doğru evrilecek.

Tüm bu dijitalleşme sence insanları daha mutlu kılıyor mu? Bu çağda mutluluk nedir?

Karmaşık ve felsefi bir soru. Dijitalleşme hayatı kolaylaştırıyor ama gerçek mutluluk için tek başına yeterli değil. Bugün insanlar mutluluğu anlamlı bir amaçla yaşamak, kendini ait hissetmek ve hayatlarında denge kurmak üzerinden tanımlıyor. Artık daha fazla şeye sahip olmak değil, daha derin bağlar kurmak ve kendini tamamlanmış hissetmek ön planda. Dünyada artan krizler, çatışmalar, finansal stresler, ülkelerdeki politik iklimler vb. gibi başlıklar ruh halimizi doğrudan ve derinden etkiliyor. Bu açıdan bakınca da ruh halimizin iyi olduğu söylenemez. Bilim insanlarına göre ruh hali mutluluk konusunda çok etkili. Youtube’da “Oprah & Arthur Brooks: Build the Life You Want” başlığında 2 bölüm var, okuyuculara önerebilirim.

Ve sence her anlamda dünya nereye gidiyor?

Dünya çok katmanlı bir dönüşüm içinde, hem müthiş fırsatlar hem de ciddi tehditlerle dolu bir geçiş aşamasındayız. Teknoloji, biyoloji ve sosyal dinamiklerin hızlı evrimi insanlığı bir yol ayrımına getirdi.

Bir tarafta teknolojik ilerlemeler bizi hastalıkları yenme, çevresel sorunları çözme ve bolluk ekonomisi yaratma eşiğine getiriyor. Yapay zekâ, yenilenebilir enerji ve biyoteknolojideki atılımlar insanlığın en büyük zorluklarını aşma potansiyeli taşıyor. Diğer taraftaysa iklim krizi, dijital eşitsizlikler, sosyal kutuplaşma ve yeni teknolojilerin kontrolsüz gelişiminden kaynaklanan riskler var. Mevcut sistemlerimizin bu çoklu krizleri yönetme kapasitesi ciddi şekilde sınanıyor.

Dünya nereye gidiyor? Kesin cevabı kimse bilmiyor ama gidişatı belirleme gücü her zamankinden fazla elimizde. Karşımızdaki zorluklara rağmen kolektif zekâmızı ve yaratıcılığımızı kullanarak teknolojik ilerleme ile insani değerleri dengeleyerek daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme potansiyelimiz var.

ELİF ÇETİN’İN MERAK ETTİĞİ, ÜZERİNDE ÇALIŞMAK İSTEDİĞİ KONU BAŞLIKLARI

İlk olarak, biyoteknolojiyle yapay zekânın kesişimi. Yapay zekânın beyin-bilgisayar arayüzleriyle birleşimi bilişsel sınırlarımızı aşma potansiyeli taşıyor. Bu gelişmelerin eğitim, sağlık ve iş dünyasını nasıl dönüştüreceğini araştırmak ve bu dönüşümün toplumsal etkileri üzerine düşünmek, şu an benim için en heyecan verici entelektüel uğraş. Hücre programlamasından yaşlanmayı yavaşlatmaya kadar pek çok başlıkta bilim-kurgu gibi görünen şeyler hızla gerçeğe dönüşüyor. Bu, insan ömrü, sağlık sektörü ve hatta estetik anlayışında devrimsel değişikliklere yol açacak.

İkinci merak ettiğim alan çoklu gezegenli yaşam. Mars ve diğer gezegenlerde koloniler kurma hayalleri artık daha yakın bir gerçeklik haline geliyor. Bu, yalnızca insanlığın varlığını sürdürebilmesi için bir fırsat sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni yaşam biçimleri, teknolojiler ve keşifler anlamına geliyor. Gelecekte yalnızca dünya değil, birçok gezegen de yaşam alanı olacak ve böylece insanlık için yepyeni bir dönemin başlayacak.

Üçüncü ilgi alanımsa demokrasinin geleceği. Yeni dünyada yeni yönetim biçimleri ve sistemlere ihtiyacımız var. Otokrat liderler bu ihtiyaç-sistem boşluğunu fırsata çevirerek güçlenmeye devam ediyor. Otokrot liderler geleceğimiz için yapay zekadan çok daha büyük bir risk oluşturuyor.

Written By
More from Selin Milosyan
Ünlü İsimlerden Işıltılı Makyaj Önerileri
Bir kutlama ayı sayılabilecek Aralık’ta partilerin, davet ve özel gecelerin sonu gelmiyor....
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir