Bir kadın düşünün; 5,5 yaşında piyano çalmaya başlamış, ilk konserini 9 yaşında vermiş, klasik müziğin tüm kurallarını değiştirmiş, kalıbından çıkarmış, önyargıları yıkarak dünyaca üne sahip başarılı bir piyanist ve besteci olmuş. İşte sizi bu süper isimle, Ayşe Deniz Gökçin ile tanıştırmak istiyoruz…
İlkokul ödevlerini vakti olmadığı için annesine yaptıran, dinlediği, çaldığı müziği arkadaşlarına da sevdirmeyi hayal eden Ayşe Deniz hayallerine kavuştu mu?
Çocukken ki hayalim kendi yaşıtlarımın konserlerime gelip iyi vakit geçirmesi, piyanonun ne muhteşem bir enstrüman olduğunu anlamasıydı. Bunu da aslında bir sorunu çözerek yapmaya çalıştım. O sorun ise benim yaşıtlarımla iletişim kurmamdaki zorlanışımdı. Yaşıtlarımla iletişim kuramıyordum çünkü onlar klasik müzik dinlemiyorlardı, hatta bilmiyorlardı ve benim hocalarım ise klasik müzik dışında bir şey çalmama izin vermiyorlardı. Bense aradaki bu duvarı yıkıp müziğin birleştirici gücüne odaklandım, hala da odaklanıyorum.
Hayallerimden bir tanesi; her tür müziği dinleyen insanların benim müziğimi dinlemeleri, performansımı dinlerken iyi vakit geçirmeleri, verdiğim mesajı almalarıydı. Bu hayalim gerçek oldu, çok mutluyum. Bunda özellikle Pink Floyd’un müziğini “Liszt” tarzında yeniden yorumlamam çok etkili oldu. İki farklı tarzın birleşimi, kendi tarzımla yeniden yaratma olayı benim çok sevdiğim bir müziğe yaklaşım oldu. Her müziğin bir mesajı, öğretisi var. Ve ben müzik ayrımcılığına tamamen karşı biri olduğum için tarzların birleşimini çok seviyorum.
Bu projede aldığım tepkiler de başarımın mutluluğunu katladı. Bana ‘biz Liszt’i hiç duymamıştık, ilk defa senin sayende duyduk diyenler de oldu, az olsa da Pink Floyd’u hiç duymamıştık diyenler de oldu… Ardından Arjantin’den, Bulgaristan’dan, İtalya’dan konser teklifleri geldi, oralara gittim. Oradaki dinleyicilerle buluştum. Müziğin birleştirici gücünü hayal etmiştim ve oldu…
Ve bir hayalim daha vardı paylaşmak istediğim. O da kendi müziğimin bir başka orkestra tarafından çalınmasıydı ve bu da Patterns albümünde gerçek oldu. Bestelediğim eser Ağustos 2023’te Çağdaş Klasik Eser kategorisinde Hollywood Bağımsız Müzik Ödülünü (HIM Awards) kazandı.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamak için İzmir, İstanbul ve Antalya’daki konserlerinde 100’üncü yıla özel hazırladığın besteni ilk kez dinleyicilerine çalacaksın. Farklı neler bekliyor bizi?
Bu konserlerde kendi bestelerimin yanı sıra “Çökertme”, “Katibim” ve “Uzun İnce Bir Yoldayım” gibi türkü düzenlemelerini de seslendireceğim. Ama bunların dışında her konserde farklı bir sürpriz olacak. İzmir’de iki dansçımız olacak. Onlar benim türkülerim üzerine Zeybek oynayacaklar, Antalya’da yaylı dörtlüsü olacak. Zorlu’da ise Cumhuriyet için yazdığım 100. Yıl marşını söyleyen İklim bizimle sahneye çıkacak.
Bu projenin aslında çok büyük bir proje olmasını çok istiyorum. Çünkü Cumhuriyet marşını sadece tek bir insan söylememeli. Bütün halk söylemeli çünkü halkın kendi kendini yönetmesiyse Cumhuriyet, marşında öyle olmasını çok istiyorum. Onun için de marşı söyleyen büyük bir internet korosu olmasını hedefliyorum. Herkesin marşı söylerken bana video göndermesini istiyorum. Böylece Cumhuriyetimizi geleceği temsilen, teknolojiyi temsilen daha farklı şekilde kutlamış, bir ilke imza atmış oluruz. Ve bunu yapan bir kadın besteci olmak da benim için ayrıca çok önemli.
Genç yaşta piyano dersi almaya başlayan ve devamlılığını getiremeyen birisi olarak soruyorum çocukların müziğin, sanatın bir dalında başarılı olabilmeleri için ne öneriyorsun? Biz ebeveynlere ne düşüyor?
Ebeveynlerine çocuklarını kendi istedikleri alana zorlamasını değil ama neye eğilimleri varsa o alana yönlendirmelerini öneririm. Ve çocuklar hangi branşı seçerse seçsin öğretmen seçiminde eğlenceli, çocukla iyi vakit geçiren bir öğretmen olmasına özen gösterirdim. İyi bir öğretmen seçiminin yanı sıra ebeveynlere düşen ise bence ödevlerinde onlara vakit ayırması, onları teşvik etmesi, motive etmesi olacaktır.
Ve biraz müzisyenliğinin yanı sıra genç kadın girişimci tanımına uyan, pandemi dönemini müthiş bir faydaya dönüştürdüğün “borderless piano” projenden bahsedebilir misin?
Sanat bizi girişimci yaptı, sosyal medya ise olanak verdi. Sesimizin duyulmasında çok çok faydası oldu. Çünkü eskiden halk yeniliğe ne kadar açık ve hazır olsa da müzik endüstrisi hazır olmadığı için engellenirdik. Ancak sosyal medya sayesinde sesimizi direk halka ulaştırabilir olduk.
Pandemi süresince tüm konserler iptal olunca bu dönemi verimli geçireyim istedim. Ve yoğunluğumdan dolayı hayata geçiremediğim “Borderless Piano” projemi hayata geçirdim. Animasyonlardan, video çekimlerine, ses kayıtlarından web sitesine kadar her bir kalemi ile birebir ilgilendim. Amacım herkesin evinde çok uygun fiyatlara ders alarak piyano çalmayı öğrenmelerini sağlamaktı, bu dersler sayesinde mümkün oldu.
Britannica’nın “Geleceğin Biçimlendiricileri” olarak adlandırdığı 200 genç, 40 yaş altı insandan birisi seçildin. Britannica, bu seçkinin tanıtımını ise şöyle yaptı:
“Onlar, geleceğin düşüncesine yön verecek entelektüel soruları ve endişeleri çerçeveleyen fikir insanlarıdır. Bunlar akademisyenler, inşaatçılar, tasarımcılar, mimarlar, sanatçılar, öğretmenler, yazarlar, müzisyenler ile sosyal ve politik liderlerdir. Bu seride vurgulayacağımız geleceğin 200 şekillendiricisi bugüne damgasını vurdu ve onlardan çok daha fazla buluş, yenilik, yaratma ve yorumlama görmeyi bekliyoruz.”
Nedir senin gelecek planların hayallerin?
Hayalim aslında dünya ile iletişimde olmak… ve bunu yaparken daha büyük çapta projelere adım atmayı kurguluyorum. Bunu sadece büyük sanatçılarla değil, uygulamaları, yapay zekayı yani teknolojiyi dahil ederek yapmak istiyorum. Bunun yanı sıra bir belgesel direktörü ile çalışmak çok istiyorum, film müziği yapmayı ve çocukluk hayalim olan en iyi müzik Oscar ödülü almayı çok istiyorum. Bale grubunun müziğimle dans etmesini istiyorum. Mevcut olan bestelerime ek orijinal eserler yazmak istiyorum…
Aslında hayal kurmaya ve bu hayalleri gerçekleştiğine şahit olmayı çok istiyorum…
Ayşe Deniz Gökçin gibi yetişmiş, başarılı türk kadınları ile tanışmak bizi çok ama çok gururlandırıyor. Ayşe Deniz’in yürüdüğü yolda, önündeki basamakları tek tek, başarıyla çıkacağına inancımız tam. Bu güzel röportaj için de kendisine teşekkür ediyoruz.