90’ların Sabah Şekeri olarak hayatımıza girdi Şebnem Dönmez. Muntazam bacaklarının ve giydiği kıyafetlerin taa o zamanlardan hayranıydık, tabii bir de yüksek enerjisinin. Sunduğu tv programlarını oynadığı filmleri, dizilerde karşımıza çıktığı her karakteri (bazen kötüyü canlandırsa bile) sevdik, beğendik, çünkü başarılıydı.
Sevgili Şebnem Dönmez Güzellik Yayında’nın ilk kapak kızı olarak karşınızda, 2024’te 50 yaşına basacak olan ve 50’li yaşları ‘altın çağı’ olarak adlandıran, samimi, içten ve gerçekten güzel yaş alan Şebnem’le buyurun sohbetimize…
Yeni bir yıl geliyor ayrıca Ocak 2024’te 50 yaşına basacağını söylemiştin Şebnem, neler bekliyorsun bu yeni yıldan ve yeni yaştan?
Ocak 2024 de 50 yaşına basmayacağım.. Ocak 2024 den itibaren 50 yaşında olduğumu söylemeye başlayacağım. Ben her yeni yıla girdiğinde, bir sonraki yaşını söyleyenlerdenim çünkü. Yani ne diyebilirim: altın yıl. Ben de altın gibi hissediyorum. Öncelikle 50 yıldır hayatta olduğum için, sağlıklı bir bedenle ve zihinle bugünlere gelmiş olduğum için şükrediyorum. Açıkçası 50’ler beni heyecanlandırıyor. Yaş almanın getirdiği bir sükunet ve kendine güven hissi de var çok şükür. Beklenti anlamında dışarıyla ilgilenmiyorum ben. Hayatı çok seviyorum yaşama aşığım ama bu yeni dönem için beklentilerim dışarıya değil kendime dönük. İçerde ne varsa o dışarıya onun yansıyacağına inanıyorum. Yani iyi beslenmek lazım galiba ve bu yıl nelerden beslendiğim konusunda hiç ödün veresim yok. En iyi insanlar, en iyi kitaplar, en içimden gelen ve en özgür yaratımlar, en sağlıklı ve bir o kadar da lezzetli yiyecekler, aksatılmayan spor, aksatılmayan yoga, meditasyon, erken yatmalar erken kalkmalar, bol neşe, bol dans, üzüntüyse üzüntü… samimiyetle dolu dolu yaşamak istiyorum. Olmak istemediğim hiçbir yerde olmadığım ve bunun için de açıklama yapmak zorunda hissetmediğim bir dönem olsun inşallah
Kaliteli yaş alıyorsun, neler yapıyorsun bunun için nelere dikkat ediyorsun?
Bence genler açısından şanslı olduğumu es geçmemek lazım. Çünkü az da olsa sigara içiyorum. Biliyorsun sigara yaş almanın en büyük düşmanı. Abartmadan zevk aldığım sürece devam edeceğim içmeye. Bir yandan erken yatmanın görünümde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Saat 11 gibi uykuya gitmiş olmak ve derin bir uyku çekip erkenden kalkmak 1 numara. İyi uyku sadece bedene değil, zihne de çok iyi geliyor. Ben kırmızı eti kırk yılda bir yerim. Arada balık yerim. Ama daha çok sebze ağırlıklı besleniyorum. Akşam yemeklerini baya erken saatlere çektim. Yaş ilerledikçe hazım problemleri artıyor ve akşam yemeğini erken yemek bana çok iyi geldi. Ama elbette bu erken yatınca çok daha kolay oluyor. Akşam yemeğini 4 en geç 5 gibi yedikten sonra 1’lere kadar oturursam baya acıkabilirim. Haftada 3 gün düzeni pek aksatmadan pilates yapıyorum. Haftada en az 4 gün yoga yapıyorum. Meditasyonu düzenli olarak yapmaya başlayalı 20 seneyi geçti. Alkol kullanmıyorum. Sosyal içici bile sayılmam. Ama yine de genler genler genler diyorum
Dizi dönemleri temponuz çok yoğun ve yıpratıcı olabiliyor, kendinize vakit ayırmak güçleşiyor, hem fiziksel hem de ruhsal olarak nasıl baş ediyorsun?
Beni ve bence herkesi en çok uykusuzluk vuruyor. Uykunu iyi almış dinlenmiş, sporunu yapmışsan ve iyi besleniyorsan her türlü yoğunluğa ve yıpranmaya karşı dimdik durabilirsin. Doğru programlamlayla dizi yaparken bütün bunları yapmak mümkün.
Sen kime güzel dersin?
Güzel olduğunu düşünene…
Kendini oyunculuk anlamında geliştirmek, ileri gitmek adına neler yapıyorsun?
Kendini herhangi bir alanda geliştirmek ve ilerletmenin en güzel yolu yapmaya devam etmektir. Ben de öyle yapıyorum. Sanat hem üretmekten, hem de izlemekten, gözlemlemekten, içime çekmekten çok hoşlandığım, çok büyülü bir şey. Onunla iç içe bir hayat ruhumu da beslediği için kesin oyunculuğa da fayda sağlayan etkileri oluyordur
Şu ana kadar canlandırmaktan en keyif aldığın karakter hangisi oldu?
En sonuncusu olduğu için Yasak Elma daki Handan diyeyim. Komedi yapma alanı açan bir karakterdi, bence çok tatlı bir kadındı. Aaa bak Handan’a benzeyen yine o minvalde bir kadını oynamıştım: Devin Çınar ve Engin Günaydın’la 10 bin adımda. O da tatlı bir karakterdi.
Oyuncu olmak hem çok güzel hem de oldukça zor zanaat, işinin en sevdiğin ve az sevdiğin yönlerini paylaşabilir misin?
Koşullar uykusuzluk yarattığı zaman hayatımdan çalıyormuş gibi geliyor. Ama bir iki kerede değil. Onun zaten telafisi var. Bu söylediğim çok seyrek olsa da bazen üst üste telafi edemeyeceğim yoğunluklar içinde sıkışıp kaldığımda, iyi uyuyamayıp, iyi beslenemeyip, yalnız kalacak alanlar yaratamayıp sürekli sette olduğumda çok kötü hissedebiliyorum. Kim hissetmez ki, robot değilim sonuçta. Bu canın da bi dinlenmeye bi nefes almaya ihtiyacı var. Çok tatsız ve çok keyifsiz ve çok sabırsız oluyorum böyle zamanlarda. Ama dediğim gibi kırk yılda bir oluyor bu. En sevdiğim zamanlar Şebnem olarak yapmayacağım, yapamayacağım deneyimleri yaşatması. O rol için helikoptere biniyorsam, dövüş sanatları çalışıyorsam, dans ediyorsam, yeni bir dil öğreniyorsam yada hiç gitmediğim bir yere gidip bir süre orada yaşıyorsam yani böyle yenilikler getirdiğinde hayatıma, hoşuma gidiyor.
Peki sen neden veya kimden ilham alırsın? Seni yükselten motive eden şeyler neler?
Yani tam bugünlerin ilhamı;İ talyan yazar ‘Elena Ferrante. Yazdıkları aklımı başımdan alıyor. Romanlarını okumuyorum, yutuyorum. Okuması çok kolay olmasa kurduğu dünyaların otantikliği ve çirkinlikleri göstermekteki korkusuzluğu çok hoşuma gidiyor. Beni çok heyecanlandıran bir başka özelliği takma isimle yazıyor olması. Yayıncısı dışında hiç kimse onun aslında kim olduğunu bilmiyor. Düşünsene, bir yazar olarak dünyaca tanınıyorsun. Yazdığın romanlar filme çekiliyor, o romanlardan diziler yapılıyor, dünyanın en ünlü, Oscar ödüllü oyuncuları yazdığın karakterleri oynuyor, yazdığın romanlar nerdeyse bütün dillere çevrilip dünyanın yer yerinde okuyucu ile buluşuyor. Sanatınla üretimlerinle böyle derin bir tatmin yaşarken özel hayatında tamamen özgürsün. İnanılmaz! Kişisel dünyasını bu şekilde korumaya almış olması bana çok dahiyane bir fikir gibi geliyor. Belki de ben kendimi bildim bileli ünlü olduğum için bu durumu oldukça ilham verici ve özgürleştirici buluyorum.
Hangi filmde veya dizide oynamak isterdin? O karakter tam benlik dediğin öyle bir dizi veya film oldu mu?
White Lotus’u izlemekten çok keyif almıştım. Yaratıcılarıyla kafalarımız uyuşur gibi hissetmiştim izlerken. Birinci sezon Hawaii ikinci sezon İtalya. Tam benlik gezerken eğlenirken bir de kıyak insanlarla üretmek hiç fena fikir değil.
Gelelim biraz moda ve güzellik konularına; ünlü isimler arasında giydikleri beğenilen, tarzı beğenilen ender isimlerdensin, kendi giyim tarzını nasıl yorumlarsın?
Yani yaşım ilerledikçe benim giyim tarzımı belirleyen en önemli şey rahatlık oldu. Belimi sıkıyorsa dünyanın en güzel jean i olsa giyemiyorum. Büründüğüm rol için giydiklerimi saymıyorum. O zaten işimin bir parçası. Ama kendim için, mesela polyester kumaş en şahane kesim ya da model olsa da , olmuyor olmuyor olmuyor. Bir davete gideceğimde sytyling yardımı alıyorum. Özellikle davetler için giyeceğim parçalarda yeni insanlarla çalışmayı ve tanışmayı seviyorum. Genel olarak desensiz düz materyallerde yumuşak renkler (ekruya beje, petrol mavisine bayılıyorum) ,kaliteli tenime dokunduğunda iyi hissettirecek nefes alan kumaşlar, feminen ve rahat, belki biraz klasik ama usta kesim parçalar.
Gardırobunu açsak en çok ne buluruz? Peki en çok neye şaşırırız?
Gardırobumu açsanız yeni ayıklanmış, kullanılmayan her şey çıkarılmış olduğu için gereksizlerden arınmış yalınlıkla karşılaşırsınız. En çok beyaz tişört, en çok oversize hoodie’ler ve oversize paltolar görürsünüz. Frapan, süslü, iddialı ve seksi kıyafetlerin ne kadar az olduğunu görünce şaşırır mısınız bilemedim…
Herkesin ‘garanti’ bir kombini vardır, yani en ne giyeceğini bilmediği , modunun düşük olduğu düşünmek istemediği zamanlarda bile kurtarıcı bir kombini vardır, seninki ne?
İyi kesim, siyah bir kalem etek. Mevsime göre kısa tişört yada içeri sokulacak iyi kalitede ekru renkte ipek bir bir gömlek, moduma göre bir renkte sitiletto, minik çanta ve kırmızı ruj.
Gelelim biraz da güzelliğe; cildin porselen gibi bunu iltifat olarak söylemiyorum bizzat yakından gördüm, özel olarak neler yapıyorsun bu cildi korumak için?
Uyku uyku uyku. Bol su. Bol nem. Yani hem içerden hem dışardan.
Gelelim en çok ünlüler hakkında merak edilen soruya, dolgu , botox var mı suratında?Medikal estetik uygulamalar hakkında neler düşünüyorsun, yaptırıyor musun?
Öncelikle daha genç göstermek uğruna başka biri gibi görünme fikrine yakın hissetmiyorum.
Büyük konuşmayayım bilmiyorum ilerde ne olur ama dolgu mesela bana uzak geliyor. Botox şu an var yüzümde ama çok çok az kullanılıyor. Ve fakat uzun süreler botoxsuz gezdiğim de olur. Yani illa botox a gideyim gibi bir durumum yok. Mesela Yasak Elma’da oynadığım 1,5 sene boyunca yüzümde sıfır botox vardı. Ben yıllarca Hüseyin Tırman’la çalıştım. O da beni çok mutlu eden doğal bakış açısına sahip bir doktordur. Şimdilerde Işıl Demir’le çalışmaya başladım. Işıl da bu güzelleşme ve genç kalma hadisesine tam olarak benim baktığım yerden bakıyor. Hedef yaşlanmayı yavaşlatmak. Durdurmak değil. Çünkü bu imkansız ve bununla ne kadar samimi bir şekilde barışırsak o kadar mutlu bir hayat bizi bekliyor demektir. Işıl ne zaman derse ben ona o zaman gidiyorum ve yüzüme canımı çok acıtan iğneler sokmak suretiyle aynı günde birkaç farklı mezoterapi ve lazer uygulamaları yapıyor. Sonuçtan gerçekten memnunun kalıyorum. Bu işlemlerin sonunda nemli, sağlıkla parlayan, diri bir cilt oluyor.
Makyajda olmazsa olmazın neler, yani ne sürmeden çıkılmaz o evden?
Makyaj yapıyor musun? diye sor. Genelde makyaj yapmam ama içimden yapmak geliyorsa illa, allık allık allık!
Peki parfümün nedir, tek bir taneyi yıllardır kullanan bir kadın mısın yoksa moduna göre birkaç tanesini farklı farklı kullanmayı mı tercih ediyorsun?
Tek bir tene. Yıllardır La prairier Cellular Energizing Mist
Yakın zamanda yeni projeler var mı? paylaşmanda sakınca yoksa biraz bahsedebilirsin istersen
Paylaşmamda şu an sakınca olan heyecan verici projeler var aslında önümde.
Peki Şebnem son soru 5 yıl sonra nerede ve ne yapıyorsun?
5 yıl sonra ilk kitabım çıkalı 3-4 sene olmuş, senaryolar yazıyorum. Farklı sanat disiplinlerinde hikayeler yaratıyorum. Daha çok resim yapıyorum. Hayat arkadaşımla tanışmışım ve çok mutluyum. Enfes bir doğa parçasının içinde yaşıyorum. Şehirde de evim var ama . Bir köpeğim var. Daha çok geziyorum. Dönüşümlü olarak 2 ayrı ülkede yaşıyorum.