Nostalji vs Natsukashii

Küçük Bir Hatıradan Gelen Büyük Gülümseme

Son zamanlarda içinde olduğumuz kasvetli gündemler, toplumsal yorgunluk, kişisel koşturmalar derken yaşanılan belirsizlik hali ve durgunluk zamanlarında aklımız kendini korumaya alarak geçmişe sığınma eğilimi gösteriyor. Psikologlara göre zihnin kendini koruma yöntemi geçmiş güzel günleri, anları hatırlamak. O günlere dönmek bir tür nefes almak gibi hissettiriyor.

Geçmişi hatırlamak güzel çünkü bize köklerimizi ve kim olduğumuzu hatırlatıyor. Ama eğer sürekli “o günler güzeldi, bugün her şey berbat” duygu yaşıyorsak işte orada tehlike başlıyor. Bir koku, bir tat, bir müziğin bizi yıllar öncesinde yaşanmış sıcacık bir yere götürüp yüzümüzü güldürmesi ne şahane bir his. Ancak gözlerimizi kapatıp kaçtığımız o eski minik “an”lar bizi bugünden koparıyorsa bir sıkıntı var demek. Geçmişe sığınmak, bugünden kaçış değil; dozunu kaçırmadan bugünü anlamlandırmanın bir yolu olmalı. İşte bugünkü konumuz olan kendisi minik ama etkisi büyük sınır da tam burada başlıyor: Geçmişten güç almak, ama geleceğe bakmayı bırakmamak.

Nostalji mi yoksa Natsukashii mi?

Hepimizin başına gelir: Sokakta bir şarkı duyarız, markette rafta eski bir çikolata görürüz ya da bir kokuyla aniden çocukluğumuza ışınlanırız. İşte o an dudaklarımızda beliren gülümsemenin adı Türkçe’de “nostalji” desek de Japonlar bu duyguyu çok daha farklı bir kelimeyle karşılıyor: Natsukashii. Peki bu iki kelime arasındaki fark ne?

Nostalji: Tatlı – Acı Özlem

Yunanca kökenli bu kelime (Nostos: Eve dönüş, geri dönmek, Algos: Acı, özlem, sızı), tam olarak “eve dönüş acısı” anlamını taşıyor. İlk olarak 17. yüzyılda İsviçreli bir doktor, askerlerin memleket hasretini tanımlamak için kullanmış.

Bugünse nostalji, sadece eve özlem değil; geçmişte kaybolmuş bir zamana, bir dönemin duygusuna, kokularına ve seslerine duyduğumuz hüzünlü bir özlemi ifade ediyor.

  • “Ah nerede o eski bayramlar!”
  • “90’lar dizileri gibisi yoktu.”

İçinde bir tatlılık barındırsa da aynı zamanda buruk bir hüzün ve umutsuzluk taşıyor aslında. Geçmişi düşünürken aslında bugünden memnuniyetsizliğimizin altını çiziyoruz.

Natsukashii: Kalpte Sıcak Bir Işık

Japonca’daki “natsukashii” ise çok daha hafif bir duygu, “özlem dolu, içi ısıtan, tatlı-acı bir hatırlama” hissi, genellikle geçmişteki güzel anılara yönelik sıcak bir hasret/şefkat duygusu barındırıyor. Çocukken oynadığın oyuncağı görünce, eski bir reklam jingle’ını duyunca sıcacık gülümsemek yani o anın güzelliğini tekrar hissetmek tam bir natsukashii hali.  O küçük fark ise şurada: Bu kelime hüzün içermiyor; daha çok “ne kadar güzeldi o günler, iyi ki yaşamışım” hissini taşır. Geçmiş bugünü gölgelemez, tam tersine bugüne küçük bir ışık bırakır.

Aradaki İnce Çizgi

  • Eğer geçmişten enerji alıp bugünü güzelleştiriyorsak, hatırlamak tatlı bir his bırakıyorsa → natsukashii ruhuna yaklaşıyoruz,
  • Eğer “o günler bir daha geri gelmeyecek” diye hüzne saplanıyorsak → nostalji ağırlığı yükleniyor anlamına geliyor.

Nostalji çaresizcegeçmişe duyulan özlem anlamına geliyor; natsukashii ise bunun yanında çoğunlukla “o anın yaşanmış olmasından duyulan minnet, sıcacık bir his” taşıyor. Yani natsukashii, nostaljideki “ah keşke geri dönseydik” duygusu yerine “iyi ki yaşamışım” duygusuna yaklaşıyor.

Bugünlerde toplumca yaşadığımız kasvetli günlerde, geçmişe sığınma isteğimiz artıyor. Eski şarkıların yeniden coverlanması, modadaki geri dönüşler, Barbie gibi ikonların sinemada yeniden patlaması, 90’larda çocuk olmak konulu paylaşımlar, TikTok’ta nostaljik içeriklerin milyonlarca kişiye ulaşması, eski dizilerin tekrar tekrar yayınlanması ve hala çok izlenmesi boşuna değil. Hepsi kolektif bir Natsukashii hali. Toplumca yorgun, sıkışmış hissettiğimiz bu günlerde, o eski günlerin masumiyetine sığınmak, güvenli ve daha mutlu hissettiğimiz günleri hatırlamak istiyoruz.

Ama işin sırrı burada: Geçmişi bugünden kaçış için değil, bugünü aydınlatmak için hatırlamak bizi pozitif, yaşama karşın istek dolu ve daha mutlu yapar. Aksi halde içimizde her daim bir hüzün taşımak kaçınılmaz olur. Bu ise zaten daimi bir “challenge” olan günümüz hayat şartlarında yükü artıran bir hal değil mi? Hafiflemek lazım, sıcak gülümsemelerle içimizi doldurmak, geçmişin güzel anlarından güç almak ama onu orada bırakmak, gelecekte hatırlanacak yeni, taze ve nefis anlılar biriktirmek lazım. Önemli olan, geçmişte oyalanıp kalmak değil, bugünü de geleceğin Natsukashi’sine dönüştürmek. Çünkü bir gün, tam da bu günler “ah, ne güzeldi” diye hatırlanacak.

Editörden…

Dilimize geçen kelime nostalji de olsa biz Natsukashii’ciyiz. İyi ki yaşamışım deyip, şükran duyan taraftayız. Ah ne güzeldi bir daha asla öyle olmayacak diye hissetmenin ağırlığındansa bir Japon nahifliğinde iyi ki yaşadım deyip mutlu olma kutucuğunu seçiyoruz.

Peki soru geliyor: Sizin için hangisi daha baskın?
Hüzünlü nostalji mi, yoksa kalbini ısıtan natsukashii mi?

@Onbesdakika

More from Deniz Çakmakçı
Toprağın Ritminin Ve Hayallerinin Peşinde Bir Kadın: Armağan Portakal Anlatıyor!
Armağan Portakal, İstanbul’daki iş hayatını toprak uğruna bırakıp, ritmini ve bütünün bir...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir