Artık 40’lar yeni 30’lar sayılsa da ve yaştan öte kişi enerjisiyle öne çıksa da, cildimiz çeşitli belirtilerle yaş aldığımızı anlatıyor. Göz çevresinde biriken kırışıklıklar, yüze yerleşen mimikler ve güneş lekeleri özellikle bu yaş döneminde kendini daha çok gösteriyor.
Aslında işin sırrı doğal güzelliğimizi koruyarak rakamları devirmek. Artık eskisi gibi tek çözüm estetik ameliyatlar da değil. Ameliyatların önceki ve sonraki süreçleriyle ilgili endişe taşıyanlar, bıçak altına yatmaktan çekinenler çareyi, teknolojinin gelişmesiyle birlikte öne çıkan “non-invaziv” (cerrahi olmayan) uygulamalarda arıyor haklı olarak.
Türkiye’nin en güvenilir estetik cerrahlarından Prof. Dr. Akın Yücel, Op. Dr. Fırat Özer, Op. Dr. Onur Çukurluoğlu, Op. Dr. Osman Oymak ve Prof. Dr. Serhan Tuncer 35 yaşından sonra tercih edilebilecek ve ameliyat gerektirmeyen “non-invaziv” uygulamaları Güzellik Yayında için anlattılar.
1-Prof. Dr. Akın Yücel/ Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
“Cerrahi Olmayan İşlemler 30 Yaş Diliminin Kurtarıcısı!”
Botoks sadece alın ve göz çevresinde değil, boyun, burun ucu şekillendirme, terleme tedavisi gibi alanlarda da karşımıza çıkıyor. Mezoterapi, yüz şekillendirici dolgulardan ince kırışıklıkları hafifletmeye, cilt kalitesini artırmaktan lekelerin tedavisine kadar birçok alanda uygulanıyor.
Anti-aging ve cilt yenileme amaçlı mezoterapiler arasında yer alan Somon DNA, Paris ışıltısı, Nucleofill Strong gibi birçok jenerik isimle karşımıza çıkan uygulamalar cilt kalitesini artırıyor, yaşlılık izlerini hafifletiyor.
Cildin kendi onarım mekanizmasını tetikleyen, çok iğneli bir aparatla cilde birçok dokunuş yapan Dermaroller-Dermapen işlemi tercih edilenler arasında. Kimyasal peeling de yine istenen onarım sürecini başlatan ve en üst katmanı da yenileyen bir uygulama şekli. Ancak burada önemli olan işlem sonrasında güneşten korunmak ve doktor talimatlarına uymak. Son olarak bütün bu uygulamaların kuaför ya da güzellik salonu gibi mekanlarda değil, uzman doktorların öngördükleri kliniklerde gerçekleşmesi gerektiğini vurgulamak isterim.”
2-Op. Dr. Fırat Özer/M-Onep Health/Beauty Institute, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
“Küçük ve Basit Önlemlerle Gelecekte Siz Kazançlı Çıkın!”
Kaş arası, alın ve göz çevresinde beliren kırışıklıkların, yıl içinde belirli aralıklara yapılan botoks uygulamalarıyla azalması sağlanabilir. Temel olarak mimik kaslarının işlevlerini daha dengeli hale getiren botoks, doğru yapıldığında cilde ferahlık havası katar.
Mimikle oluşan kırışıklıkların yanı sıra ifadesiz bir yüzde sabitlenmiş kırışıklıklar varsa cildin direnç yapı taşı olan kolajen miktarının azaldığını daha iyi anlarız. Bu noktada kolajen sentezini artıran tedavilere ihtiyaç duyulur. Kırışıklıklara genellikle sarkma ve deride gevşeklik de eşlik ettiğinden radyo frekans enerjisi ve lazer tedavileri bu iki problem üzerinde etkin rol oynar. Bu tedavilere mezoterapiler de eklendiğinde güzel sonuçlar elde edilir.
Eğer yüzde kırışıklık ve sarkma yok sadece kuruluk ve matlık dikkat çekiyorsa bu cildin nemlendirilmeye ihtiyacı olduğu mesajını verir. Burada yine nem sağlayan PRP (Platelet Rich Plasma) ve mezoterapi gibi tedavilerin önemi ortaya çıkıyor. PRP kanınızdan elde edilen ve büyüme faktörleri içeren bir tedavidir. İçeriğinde birçok vitamin, aminoasit, enzim barındıran mezoterapiyse toplumda gençlik ya da vitamin aşısı olarak biliniyor.
Diğer tüm tedavilerde olduğu gibi cilt için de zamanında alınan küçük ve basit önlemler ileriki yaşlar için büyük kazançlar sağlayacaktır. Bir sorunu önlemek, onu tedavi etmekten çok daha kolay ve etkili bir yaklaşımdır.”
PRP (üstte sağda) kişinin vücudundan küçük bir miktar kan alındıktan sonra kanın özel bir işlemle plazmasından ayrıştırılarak vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir. Güçlendiren bir rejeneratif tedavi yöntemidir.
3-Op. Dr. Onur Çukurluoğlu/Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
“Medikal Cilt Bakımları Kadınları İyi Hissettiriyor!”
35 yaş grubu kadınların beklentilerinden biri cilt kalitelerini artırarak daha doğal ve sağlıklı bir görünüme sahip olmak. Bunun için de enerji bazlı cihaz uygulamaları ile kolajen üretimini artıracak enjeksiyonlar öne çıkıyor. Halk arasında altın iğne olarak bilinen fraksiyonel radyo frekans cihazları oldukça popüler. Bu uygulamada cilde giren mikro iğnelerin cilt tabakasına radyo frekans enerjisini aktarmasıyla kolajen artışı sağlanıyor ve cilt kalitesi yükseliyor. Bir diğer cilt yenileme işlemi de gelişen teknolojiden destek alan ve oldukça etkili sonuçlar veren lazer tedavisi. Burada hyalüronik asit kombinasyonlarıyla cilt altına yapılan enjeksiyon kolajen artışı sağlıyor. Ürünlerin enjekte edilebilir formlarda olmaları ve yapılan çalışmalarla etkinliklerinin ispatlanmış olması önemli.
Fibroblast, yağ enjeksiyonları, kök hücreler ve Eksozom tedavileri de cilt kalitesini artıran diğer işlemler arasında sayılabilir. 35 yaş grubunda her ne kadar yüzde hacim kayıpları ve sarkma şikayetleri olmasa da kontürlerin biraz daha belirginleşmesi ve daha çekici bir görünüm kazanması adına dermal dolgular üçüncü sıklıkta tercih edilebiliyor. Özellikle hyalüronik asit bazlı dermal dolgular, güvenli ve etkin sonuçlar vererek yüze genç ve canlı hatlarını geri kazandırıyor.
Son olarak derinlemesine temizleyen, nemlendiren, kolajen üretimini artıran medikal cilt bakımları sadece estetik açıdan değil, psikolojik olarak da kadınların kendilerini iyi hissetmelerini sağlıyor.”
“Bu yaş grubundaki birçok kadın mimik çizgilerini azaltmayı hedefleyen tedaviler tercih ettiğinden botoks vazgeçilmez uygulamalar arasında yerini alıyor. Alın, kaş arası ve göz çevresindeki kırışıklıklar bu basit enjeksiyonla hafifliyor. Doğru uygulandığında doğal bir görünüm sunan botoksun sebep olabileceği “donuk yüz” algısını yıkabilmek içinse ehil doktorların seçilmesi ve kullanılan ürünün orijinal olması çok önemli.”
4-Op. Dr. Osman Oymak/Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
“Daha Sıkı Bir Cilt İçin Kolajen Üretimini Artıran Cihazlar Kullanın!”
“Derinin üst tabakalarındaki ana yapı taşlarının azalmasıyla beraber kırışıklıklar artar. Kolajenle elastin yapımında ters dönen oranlara bağlı olarak cilt elastikiyetinin azalmasıyla ise sarkmalar oluşur. İşte tüm bunlar 35 yaş üstü öne çıkan cilt problemleri arasında başı çekiyor.
Üst yüz bölgesinde mimik kaslarının çalışması ve kaş seviyelerine bağlı kırışıklık durumu botoksla kolayca çözülebiliyor. Alt yüz bölgesindeyse sarkmalar ve volüm kayıpları da işin içine girdiği için tedavi biraz daha zorlaşabiliyor. Volüm kaybını desteklemek adına dolgu maddeleri ve yağ transferleri kullanılabilir.
Daha sıkı bir cilt için ayrıca azalan kolajen üretimini artırmaya yarayan çeşitli cihazlara da başvurulabilir.
Derideki lekeler ve ince kırışıklıklar içinse lazer teknolojisiyle çalışan cihazlar oldukça başarılı.”
5-Prof. Dr. Serhan Tuncer/Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
“Enerji Temelli Cihazlar Ameliyatsız Güzellik İçin Birebir!”
“Yaşı kaç olursa olsun insanların ‘non invaziv’ işlemlere olan ilgisi giderek artıyor. 35 yaşa girerken birçoğumuz anti-aging uygulamalara başlıyoruz. Bu alanda iki ana kulvardan bahsedebiliriz. Biri deriye enjekte ederek uygulanan botoks, dolgu gibi işlemler, diğeriyse yüzdeki dokuların yenilenmesini ve sıkılaşmasını sağlayan, kolajen üretimini uyararak cildi yenileyen enerji bazlı cihazlar.
Radyo frekans (RF) enerji temelli cihazlarla hem yüzde hem de vücutta deri gevşekliklerinin toparlanmasını, sıkılaşmasını ve belli oranda bölgesel yağlanmanın tedavisini gerçekleştirebiliyoruz. Aynı enerjiyi monopolar başlıklarla ya da istenilen derinliklere inen mikro iğneleme yöntemiyle de uygulamak mümkün.
Yüz ve vücuttaki belli kas bölgelerinde, elektromanyetik enerji ile radyo frekans enerjisinin birlikte kullanıldığı cihazlar aracılığıyla hem kas kütlesinde artış sağlayabiliyor hem de bu alanlardaki kolajen sentezini uyararak deride sıkılaşma elde edebiliyoruz. Bu yöntemle yüzde sıkılaşma ve lifting etkisi elde ederken uygulanan bölgede belli oranda yağ yakma etkisi de görebiliyoruz. Böylece yüzde ve vücutta kasların bölgesel incelmeyle birlikte belirginleştiği sonuçlara ulaşabiliyoruz. Teknoloji ışığında gelişmeye devam eden enerji temelli cihazlar özellikle ameliyat tercih etmeyen kişiler için tatmin edici sonuçlar vermeye devam ediyor.”