Ben çalışan bir anneyim. Bir güne sığdırmaya çalıştığım o kadar çok şey var ki, zaman zaman “yapılacaklar” listesi tutmaktan soğuyorum. Tahmin ediyorum ki tüm çalışan anneler benzer senaryolar yaşıyordur. İşim, eşim, evim, kızım, kızımın bakıcısı derken düşünmem ve yapmam gerekenlerin listesi uzadıkça uzuyor.
Fakat, bütün bu “görevler”in içinde çok büyük bir önem taşıyan bir de “ben” varım; benim ihtiyaçlarım, kendime vereceğim dikkat ve özen.
Çocuğun için iyi bir şeyler yapmak istiyorsan önce kendine iyi bakacaksın. Çünkü eğer anne iyi ve mutlu değilse, her ne yaparsa yapsın çocuk da iyi ve mutlu olamaz.
Gabor Mate
Ben de, elimden geldiğince kendime özen göstermeyi önceliklerim arasına koyarak yaşıyorum. Aynaya baktığımda, kendimi iyi hissedeceğim bir yansıma görmek istiyorum. Gözlerimin parlaması da bu kapsama giriyor ama bu, bugünün konusu değil.
Bugün sizinle minik bir sır paylaşacağım; ben kumsala hazır olmak için Mart ayını beklemiyorum. Kumsala hazır olmak için dört ay değil, dört mevsim çalışıyorum. Çünkü kumsala hazır olmanın gerektirdiklerini dört aya sığdıracak kadar vaktim yok!
Diyet yapmıyorum, sağlıklı besleniyorum.
Evet, son derece klişe ve bir o kadar gerçek. Diyet kelimesi tüylerimi diken diken yapıyor. Zamanında İsveç’ten Akdenize uzanan skaladaki tüm diyetleri yapmış biri olarak, isyan ediyor ve bu kelimeyi daha fazla duymak istemiyorum. Evde yapılan sabah ve akşam öğünlerinde sağlıklı beslenmek kolay oluyor fakat iş yerindeyken, dışarıdan yemek sipariş etmek gerçek bir baş belası. Bu nedenle hafta içi her gün, günlük pişen sağlıklı yemek paketlerine abone olmayı tercih ediyorum. Böylece “bugün ne yiyeceğim?” sorunsalı da kendiliğinden yok oluyor.
Önerim nefis öğünleri ile Rafinera 🙂
Evren hareketi alkışlar
Bu disiplini tüm seneye yaydığımda bile haftanın üç günü spor yapmak için bir yere gidecek vakti yaratamıyorum. Bu nedenle hareketi günlük hayatımın içine yediriyorum. Yürüyebileceğim her yere yürüyerek gidiyorum. Bir koşu bir yerden bir şey alınmalıysa, onu alan kişi ben oluyorum! Kendimi motive etmek için de adımlarımı pedometre uygulamasıyla takip ediyorum.
İçden dışa, dıştan içe bakım
Bütün bir rutinin parçası olarak düzenli uygulanan sıkılaştırıcı krem, dolaşım hızlandıran serum gibi cilt bakım ürünleri vücudun toparlamasında ve sıkılığının korunmasında çok etkili oluyor.
Bu işin bir püf noktası var elbette: Kullanılan ürünlerin cilde derinlemesine nüfuz edebilmesi için gözeneklerin temiz olması yani düzenli olarak peeling veya kese yapılıyor olması gerekiyor. Aksi taktirde, ürünün performansı ne kadar iyi olursa olsun, ölü derilere takılarak cilde nüfuz edemiyor ve bir fayda sağlamıyor.
Sıralama şu şekilde;
1- Haftada 2-3 kere banyoda vücut peeling’i ve banyodan sonra sıkılaştırıcı vücut bakım kremi uyguluyorum.
2- Yürüyüş veya spor yapmadan önce mutlaka sıkılaştırıcı ve yağ yakıcı bir serum uyguluyorum. Böylece fiziksel hareketin yağ yakıcı etkisini desteklemiş oluyorum.
3- Son olarak, haftada bir rahatlama ve drenaj masajında sıkılaştırıcı, kan dolaşımını hızlandıran ve vücuttaki ödemi atan yağlar kullanarak yine masajın etkisini artırıyorum.
Herkesin kumsal silueti kendine
Günümüzde çok fazla sosyal baskıya maruz kalıyoruz. Her konuda olduğu gibi, dış görünüşümüz hakkında da kendimize aslında başkalarının belirlediği hedefleri koyuyoruz. Oysa ki, başkasının hedefi benim önümde eğreti duruyor ve kendimi sadece başarısız ve yetersiz hissetmeme sebep oluyor. Bütün bu body-shaming furyası bile yapmacık geliyor. Kıvrım sevmiyorsam eğer kendimi bunu sevmek zorunda hissetmek istemiyorum. Önemli olan kendimi sağlıklı, zinde ve dinç hissetmem. Bunun için ne yapıyorsam ve sonuç ne çıkarsa da onu öyle kabul ediyorum. Kendimi kırbaçlamıyorum. Vücuduma sarılıyorum ve ona şefkatli davranıyorum. O da bana uyumlanıyor ve birlikte kumsalın tadını çıkarıyoruz.
Her zaman keyifle, sevgiyle. Şahane bir 2023 yazı olması dileğimle.
