Eskiden ne büyük keyifti güzellik yarışmaları, ailecek tv karşısına geçilir ve herkes kendi favorisini söyler, sabırsızlık ve heyecanla da finali beklenirdi. 92 yılında ben 14 yaşındayken yine ailecek , Star 1 ‘in karşısına geçilmiş Türkiye Güzellik Yarışmasını izliyorduk. Dün gibi hatırlıyorum, Özlem Kaymaz’ı ilk görüşümü, favorim oydu, bizim okulun lisesinde okuduğu için de ayrı bir bağ hissediyordum.O gece Özlem Kaymaz 1992 Türkiye Güzeli olarak tacını giydi. Ne kadar sevindiğimi hatırlıyorum sanki kendim yarışmayı kazanmışçasına…
Sonra yıllar geçti, ondan haber alamadık, yurtdışında yaşadığı, peri masalı gibi bir hayatı olduğunu duyduğumu hatırlıyorum biryerlerden. Yine bir dolu zaman geçtikten sonra Özlem Kaymaz hoşluğundan zarafetinden ve duruşundan hiç bir şey kaybetmemiş halde tekrar girdi hayatımıza. Yepyeni bir hikayesi vardı. Bu sefer sosyal medyadan takibe aldım onu, oğlu Daniel’in hikayesiyle hayatının nasıl değiştiğini anlatışındaki şeffaflığı, dürüstlüğü ve başkalarına yardım etmek için açtığı kalbinden çok etkilendim. En kötü zamanda bile evladı için kendini motive edişindeki güce hayran kaldım. ilham perisi bölümü için ondan daha iyi bir isim olamaz diye düşünüyorum, işte karşınızda Özlem Kaymaz, eskinin kraliçesi şimdinin ilham perisi…
Öncelikle Daniel’in doğumundan önce ve sonra Özlem Kaymaz ne şekilde değişti? Nasıldınız, nasıl biri oldunuz?
Oğlum doğduğunda ben 28 yaşındaydım, hayatımın o gün değişmeye başladığını şu an çok net fark ediyorum. Nasıldım, nasıl oldum sorusuna sanırım TedX konuşmam ile cevap verdim. Maddesel ve başarı odaklı yaşama kodlanmış bir insan iken doğum sonrası isyanlar ve sorgulama sonucunda henüz farkında olmadan bu kodlamaları kırarak Ma’nevi yolda ilerlediğim bir hayat yolculuğuna başladım.
Benim yolculuğum “Ben Neyim” sorusuna yanıt ararken başladı. Ve bu sorunun yanıtının dışarıda değil, her şeyin içimde olduğunu keşfettiğim anda da yolculuğum anlam kazandı.
Her birimizin parmak izimiz gibi özel, biricik bir hikayesi ve varoluş amacı olduğuna inanıyorum. Sevdiğin ve varoluş macerana hizmet eden bu bu şeyi bulmanın tek yolu kendini tanımak, anlamak ve kendini gerçekleştirmek. Yolculuğum sırasında hayatın bana getirdikleri, anne-eş-evlat-arkadas olarak deneyimlediklerim, inişlerim-çıkışlarım, aldığım eğitimler (Yaşam koçluğu, ilişki ve cinsel koçluk, nefes koçluğu ve NLP Terapi) bana gösterdi ki zihnimdeki ses ben değilim. Zihinden özgürleşebilirsem, düşüncelerimi bilinçli seçersem, enerjimi doğru kullanılırsam, hayatı ben gibi yaşayabilir ve bu öğretileri ne kadar çok insan ile paylasabilirsem işte o kadar varoluş amacımı gerçekleştirebilirim.
Biraz yeni kurduğunuz , holistik hayat koçluğu yaptığınız Rise&Shine’ı anlatabilir misiniz?
Kişisel gelişim ve enerji ile ilgilenmenin ötesine geçmiş bulunmaktayım , artık profesyonel iş hayatım bu yönde ilerliyor.
Bu farkındalık ile çok araştırma yaptım. Yakın ve uzak çevremde çok insan ve özellikle kadınlar ile dertleştim, sohbet ettim.
Kendi hayat deneyimlerim, aldığım eğitimler ve özellikle nefes terapisi olduktan sonra “Zihinden özgürleşme, bilinçli düşünce seçimi” yolunda bana iyi gelenleri derleyip, hayatıma adapte ettiğim yöntemlerden yola çıkarak, güvendiğim ve inandığım ekibimle Rise&Shine’i kurduk;
Rise&Shine, Holistic Life Coaching Center ve enerjisini kontrol etmeyi ve tekrarladığı hatalardan kurtulmayı, zihnindeki sesin nereden geldiğini, düşüncesini nasıl değiştirebileceğini, çok zor olduğunu düşündüğü dönüşüme nasıl ve nereden başlayacağını öğrenmek isteyenler için eğitim programları düzenleyen bir paylaşma ve destek merkezi.
Kişisel hikayemde,hayatında ayağa kalkıp , ışıldamak eylemlerini herkesin gözü önünde deneyimlemiş ve hala da deneyimleyen bir birey olmam, Rise&Shine’ ın temel taşlarından biri…Bu süreçte bana yardımcı olan tüm teknikleri, araçları bu yolculukta bizimle olacak herkes ile paylaşmak, bunları en iyi şekilde kullanmayı öğretmek ve bunu hep beraber başarmak da en büyük hedefimiz.
Bu güzel hayatı doğru yaşamanız için bütünsel olarak, zihin-beden-ruh 3’lüsü ile size rehberlik etmek istiyoruz ve hedefimiz de; Özgür bir ZİHİN, sağlıklı ve estetik bir BEDEN ,dingin ve huzurlu bir RUH!
Bu amaçla hazırladığımız eğitim programlarımız, bireysel seans ve özgürleşen zihin temalı ve onu destekleyen konularda workshop’larımız var. Konusunda uzman ve özenle seçilmiş nefes eğitmenlerimiz, psikoloğumuz, kişisel bakım uzmanlarımız, diyetisyenimiz bizimle birlikte ve ara ara hayatın içinden ilham verici deneyimleri paylaşmış konuşmacılarımız Rise&Shine Talks ile bizimle olacak.
Özel çocukları olan ebeveynler genelde tekrar bir bebek sahibi olup olmamak konusunda zorlanıyorlar. Daniel’den sonra Dante ‘nin doğumu, zor bir karar mıydı?
Evet özel çocuklu anne babalar bir çocuk daha yapma konusunda endişeler yaşıyor ancak ben bu konuda verdiğim her röportaj ve her katıldığım toplantıda tekrar söylüyorum, sağlıklı bir çocuk benim ailem de bir çok kişiyi iyileştirdi. Biliyorsunuz ilk çocuğumu 24 yaşında kucağıma aldım, bazı ailelerin ilk çocukları bir anomali ile doğuyor ya da sonradan geçirilen hastalıklar ile özel durumlar oluşuyor, bu özel çocuklar ile beraber bir yemek sofrasında oturmak , onların kardeşi ablası olmak onların okulda sıra arkadaşı olmak ya da sosyal yaşamda beraber bir şeyler yapıyor olmak anlatılır değil yaşanması gereken bir durum. İnsan oğlunun bedensel fiziki başarı ve maddesel dünyadan beslenmediğini size bu özel çocuklardan daha iyi gösterebilecek hiçbir şey yok o yüzden ben annesi olarak, ablası, yeni gelen küçük kardeşi ve eşlik etmiş olan tüm arkadaşları insan hayatındaki bu farkındalık ve bilinç düzeyi adına bir pencere bir kapı araladılar
Normal bir süreç miydi peki Dante’ye hamilelik, korkular, tedirginlikler , evham bunlarla nasıl başa çıktınız?
Dante için hamilelik sorunsuz bir süreçti ancak aynı sendrom olma riski yüzde elliydi. Ayrıca hamileliğimi öğrendiğim hafta kontrollerim de rahim ağzı kanseri riski oldukça yükselmişti, buna rağmen 7 yıl boyunca Daniel’in annesi olarak teslim olmayı, evrene güvenmeyi azıcık da olsa keşfetmiş olduğun için duamı ettim ,uykuya yattım ,sabah uyandığımda karnımdaki bebeğin sağlıklı olduğu hissiyatı ve şu kanser konusunun da geçip gideceği inancı yerleşmişti içime. Dolayısıyla o rüyadan sonra artık çok da evhamlanmadım bir şekilde biliyordum her şeyin yolunda gideceğini.
Ve elbette evlilik, bu durumları yaşayan ailelere öneriniz? Kopmadan devam edebilmek nasıl, mümkün mü sizce?
Evet evlilik ve evlilik içersinde hasta çocukla baş etmek zorunda kalan anne babanın kopmadan devam edebilmesi mümkün değilmiş meğerse. Bize doğumdan sonra hastanede yatarken daha üçüncü haftasında zaten bu bilgiyi verdiler, sanırım ben epeyce inat ettim evliliği sürdürmek konusunda. Evlilik adına çok spesifik bir önerim bulunmuyor. Dünyanın evlilik algısından uzaklaşmaya başladığı bir dönemde böyle bir tavsiye vermek çok da mantıklı değil. Birey başına gelen olaylarda kendi enerjisini kendi sorumluluklarına sahip çıkmalıdır, bu tarz büyük zorluklar yaşandığında her kişi farklı bir şekilde yolculuğuna devam ediyor ve bir yöne büyümeyi sürdürüyor.
Stresli yoğun dönemler geçirseniz de her daim bakımlı ve şık bir kadınsınız ve bu konuyla ilgili de gerçek bir ilham perisisiniz. Neler önerirsiniz bizlere?
Ne kadar güzel bir betimleme, ‘ilham perisi’ teşekkür ederim. Bakımlı ve şık olmak öncelikle artık benim kendi seçimim, eskiden kafamdaki taca layık olmak ya da kendimi beğendirmek adına bakımlı olma telaşında idim. Şimdi ise durum çok farklı. Bakımlı olmak kendi enerji frekansımı yükseltiyor aynaya baktığımda gördüğüm görüntü hoşuma gidince enerji frekansım yüksek oluyor. O yüzden dönem yoğun da olsa hastane içinde de olsam enerjime sahip çıkmalıyım. Kendimi iyi hissetmek adına iyi görünmek, iyi görünmek için de iyi hissetmek durumundayım . Kişi kendi enerjisinden sorumlu aslında. Enerjimi yükseltmek istiyorsam sorumluluk almalıyım
En hızlı toparlanma kendine gelme önerilerinizi alabilir miyiz?
Hızlıca bir banyo alırım, saçlarıma bigudiler takılı iken yüzüme peeling yapar, üzerine tonik ve nemlendirici uygularım. Ciltte iyi bir baz yaratmak önemli. Unutmayalım ki çok iyi bir ressam dahi olmasanız iyi bir kanvas üzerinde iyi iş çıkartırsınız. Hızlıca vücut losyonu uygularım. Seksi bir iç çamaşırı seti seçer ve hemen oturup 5 dakika dahi olsa dişil enerji meditasyonu yaparım. Duruma göre de biraz makyaj uygularım. Her kadın kendine yakışan makyajı öğrenmeli ve uygulayabilmeli. Sevdiğim bir parfümü sürer, içinde iyi hissettiğim kıyafetlerimi giyer, saçlarımı açıp bir iki damla yağ ile şekil veririm.
Hadi biraz güzellik konuşalım; saçlarınız eskiden beri bir harika, neler kullanıyorsunuz bakımında? Kimdir kuaförünüz?
Evet saçlarım genetik olarak kalın telli ve gür. Doğduğum toprağın özelliğini taşıyor. Özel bir bakım ya da şampuan kullanmıyorum. Kullandığım ürünleri içeriğine ve markasına dikkat ederek alırım iyi gelmez ise değiştiririm. Her sene her koşulda yeni ve farklı bir ürün denerim. Saçımı tarama konusunda hassasım, çok sık yıkamam, saçımı kıran toka ile toplamam, düz fön çektirmem. Çok nadir balyaj yaptırırım, saçım çok işlem görmüş değildir. Dört aydır Hollanda’dayım kuaförüm yok, talip olan beni arasın.
Peki beslenme ve spor? Eski bir sporcu ve Türkiye güzelisiniz, yaş ilerledikçe vücudu formda tutmak gerçekten zor, önerileriniz var mı bizlere, siz neler yapıyorsunuz?
Evet eski bir sporcu olarak bir de güzellik kraliçesi olarak yaş ilerledikçe benim için vücudu formda tutmak daha az zor bence, çünkü altta milli bir sporcunun kas hafızası var. Zor olan beklentinin yüksek olması ancak şu an önceliklerim farklı… 50 yaşa girerken JLo ile yarışmayı planlıyorum… Henüz vakit var:))
Evet önerilerim var tabii aslında bütünsel yaşam rehberliğinde beden sağlığımız ve beslenmemiz için de çok güzel programlarımız var… Kısaca ve çabuk yoldan bedenin sinyallerini dinlemeniz. Dışarı çıkan bedende neyin içeri girmesi gerektiğinin sinyalini kendinizi dinleyin. İşaretleri okuyun, meditasyon yapın, hareket edin.
Siz kime güzel dersiniz peki? Hayat hikayeniz filme çekilse sizi kim oynasın başrolde?
Ben kime güzel derim? Sanırım Julia Roberts, Sophia Lauren, Audrey Hepburn… Hayat hikayemi ise Julia Roberts oynadı aslında, ‘Wonder filmi bir nevi Daniel’in hikayesine benziyordu, o da beni oynadı.
Eski bir mankensiniz, modayla aranız nasıl? Nasıl bir giyim tarzınız var? Dolabınızı açsak en çok ne buluruz? Ve kurtarıcı parçanız nedir?
Kıyafetlerin içinde bir çocukluk geçirdim sonrasında birçok markaya modellik yaptım.Vücudumun avantajlı durumu kıyafet konusunda özgürlük sağlıyor. Renk uyumu ve özenle seçilen aksesuarlar benim için önemli. Ton sür ton giyinmeyi seviyorum son yıllarda daha sportif ve fonksiyonel giyinmeyi tercih ediyorum siyah vazgeçilmez rengim. Beyazı da kendime çok yakıştırıyorum. Gece kıyafeti seçimlerimde ise kırmızı sofistike geliyor. Favori markam Ralph Lauren. Dolabımda adet konusunda jean ve Victoria’s Secret’a ait spor parçalar yarışır. Tek markadan adet ise Uniqlo kazanır. Kurtarıcı kıyafetim de gömlek Jean, ve blazerdan oluşuyor.
Gelelim sosyal medyaya. Siz sosyal medya’nın farklı bir gücünü bize hatırlattınız, o kadar kirli ve yalan bir yer, sizin story’lerinizi izlerken iyi niyet ve iyi enerjiyi açığa çıkan bir yere dönüşüyor. Bununla ilgili neler diyeceksiniz
Evet son zamanlarda sosyal medyayı insanları etkilemek adına değil onlarda bir etki yaratmak adına kullanma kararı aldım. İnteraktif olabildiğim, sohbet edebildiğim, duygu, bilgi alışverişinde bulunduğum bir yer. Sosyal medyanın gücü ortada, bu güç kullanım, amaç, niyet ile birleşince akıl almaz bir yere gidebilir. Özellikle de bu bugünlerde. Mesleğim olan bütünsel yaşam rehberliğini web üzerinden online yapmaya başladım. Corona pandemik yüzünden bir süre bu şekilde ağırlık vereceğiz. Ayrıca benimle aynı şehirde olmayan kişilerin de birebir benim verdiğim bu koçluk hizmetinden faydalanabiliyor olmaları beni çok mutlu ediyor. Bazen paylaşıyorum sosyal medyadan gelen mesajları. Sabah uyanınca postumu okuyup gününe enerjiyle devam etmeyi bekleyen takipçilerim var, bir kaç gün post koyamadığım da kendini depresif hissettiğini söyleyen de.. İnsanlarla bu şekilde iletişimde olabilmek çok değerli, sizce de öyle değil mi?
Kızınız da sizin gibi yarışmaya girdi, Türkiye 2. güzeli oldu, sizin döneminizle şimdi arasında ne gibi farklılıklar gördünüz?
İki dönem arasında farklılıklar başlı başına bir röportaj konusu. Ben 18 yaşında Türkiye güzeli oldum, kaşlarımı aldırmam bile yasaklamıştı annem.Tara’nın yarışmasında ise birinci olan genç kızımızın memeleri, dudakları silikonlu, elmacık kemikleri dolgulu ve hatta burnu bile yapılıydı . Tara’nın katıldığı Miss Universe yarışmasında ise İspanya güzeli transgenderdı. Dünyada değişmeyen tek şey değişimin kendisi diyebilirim. Yeni dünya düzeni her konuda yeni algı ve onu takip eden yeni aksiyon gerektiriyor.
Sizin izinizden giderken kızınıza en büyük tavsiyeniz…
Benim izimden gidiyor gibi gözüküyor. Eğitimini tamamlaması onun için önemli. Kızımın çok şanslı olduğunu biliyorum önünde ben varım kendi gerçeğini keşfetmesi ve kendini gerçekleştirmesi için benim kadar çok zaman kaybetmesi gerekmeyecek.
Ve son soru, 5 yıl sonra nerdesiniz ve neler yapıyorsunuz?
Bu cevabı 2020 Mart’ında veriyor olmam enteresan, nedense tüm dünya insanları 2020’yi çıkaramayacağız görüşünde. Mart ayı benim doğum günüm 46 yaşında oluyorum, beş yıl sonra ikinci kitabımın basıldığı ülkelerden birinde imza gününü yaptıktan sonra tekneye dönüp yelken açıp yeniden denize çıkıyorum . Kışın da kayağa dağlara..Laptop yanımda çocuklarla online görüşüyoruz, dijital medyadan tüm danışanlarımla bağlantıdayım 3. kitabı yazıyorum … Yanımda da yanımda olmayı başka her şeye tercih eden adam ile beraberim Yaptığım programın stüdyo çekim gününe kadar adios amigos…
En ÇOK
Neye kızarsınız… Yalan söylenilmesine
Ne yemeyi seversiniz… Deniz mahsüllü spagetti
Ne yapmayı seversiniz… Kayak yapmayı
Neden korkarsınız… Kaybetmek
Ne satın alırsınız…Ayakkabı
EN SON
Neye güldünüz? Daniele
Ne için ağladınız? Daniele
Neden pişmanlık duydunuz? İçgüdüsel dinlemediğim attığım adımlardan pişmanlık duydum.
Okuduğunuz kitap … Enchanted Life- How to get away with murder…
İzlediğiniz Netflix film veya dizisi… Mesiah …
Gittiğiniz ve önereceğiniz restoran… Pink Mama Paris / İtalyan is always a good idea ve bir de Amsterdam’da bulunan Izakaya, Uzakdoğu mutfağından vazgeçmem.