Bundan böyle her ay yaşam zevki, hayata karşı duruşu, yarattıkları ve düşündükleriyle bizlere ilham veren isimlere yer vereceğiz. İlk isim günümüzün ‘klasik stylist’lerinden farklı olarak yarattığı hikayeler ve vizyoner bakışıyla öne çıkan bir isim Bahar Kongel Fransez…
BAHAR KENDİNİ 5 KELİME İLE ANLATSIN?
Anti, özgür ruhlu, renk delisi, sorgulayıcı, gözlemci
İLHAM KAYNAKLARIN NELER?
Durmadan yolculuk yapmak ve yeni yerler görmek, filmler, kitaplar ,kendine özgü insanlar, sokaktaki grafikler, doğadaki renkler ve detaylar… bitmez..
SENİN MODADAN ANLADIĞIN?
Moda benim için gereksiz bir tüketim aracı. Öbür sezon yüzüne bakmayacağınız şeylere kendinizi bir anlık değerli hissetmek adına saçma sapan paralar yatırmanıza sebep olan saçma bir sektör. Aynı zamanda herkesin birbirine benzemesine sebep oluyor, nedense herkesler de bile bile de olsa bu düzene uymaya çalışır.
YAPTIĞIN İŞİN EN GÜZEL TARAFI?
Benim işimde moda trendlerinin nereden çıktığını, yani kökenini bilmek şart ve ayrıca o sezon neyin trend olacağını önceden analiz edebilmek için de , sosyal olayların gidişatını ve insanların eğilimlerini gözlemlemek gerekiyor. Aynı zamanda markalar için çekim fikir bulurken geliştirdiğimiz stratejiler için bu markaların hedef kitlelerini iyi okuyabilmem gerekiyor. Yani kısaca bu işi yapabilmek ve fikir bulabilmek için durmadan okumak, araştırmak, gözlem yapmak, film seyretmek, dergileri taramak, gündemi takip etmem vb. gerekiyor.
Bu şekilde yani bir sosyolog gibi yaşamakta insanda sonsuz bir değişim ve gelişim sağlıyor. Hayata karşı hep iştahlı olmanı sağlıyor. Herkesin göremediği, hiç bakmadığı ayrıntıları fark etmek artık refleks haline geliyor, farklı bir bakış açısına sahip oluyorsun ve bu sayede hayatta antenlerin ve algıların daha açık birine dönüşebiliyorsun.
Ayrıca tüketimin mutfağı olan bir sektörde çalışınca, düzeni daha çok sorguluyor oluyorsun. Bu da genel geçer, ezberlere kurallara uyan bir tip değil, hep ters köşe düşünen biri yapıyor insanı. Ve hayatla daha çok eğlenen, daha rahat yaşayan, özgür ruhlu biri olmana yardımcı oluyor.
Çok farklı yerlere seyahat ediyor ,çok farklı insanlarla tanışıyorum. Vizyonun çok genişliyor.
PEKİ EN SEVMEDİĞİN TARAFI?
-Büyük ekiplerle çalışmak zor, hep egolu enerjilere maruz kalmak insanı zorlayabiliyor. Bu işin eğlenceli kısmı unutulduğunda hiç bir anlamı kalmıyor.
– Bazen sektörel yapıdan dolayı çok yüzeysel ortamlar ve insanlarla olmak zorunda kalıyorsun. Poker face durumları sıkıyor.
-Türkiye’de özellikle fikir ve deneyimsel işlere değer ve saygı verilmediği için, diğer meslek gruplarına göre kendini anlatmak ve işini istediğin prensiplerde yapabilmek için daha fazla uğraşmak zorunda kalıyorsun.
– Yıllarca uğraştığın, emek verdiğin mesleğinin ve ünvanların, ülkemizde çok kolay bir şekilde birikimi olmayan insanlar tarafından, hiç hak edilmeden alındığını görmek insanı enayi hissettiriyor.
-Çok uzun saatler çalışıyoruz, set ortamının şartları fiziksel olarak da insanı bitiriyor.
SON DÖNEMDE EN KEYİF ALDIĞIN İŞ?
Le Koko Collectif ‘in tanıtımları için yaptığımız Bayan Teposto video serisi çekimimiz. Ve Yargıcı 2017 kış sezonun için hazırladığımız kampanya…
ESKİ EDİTÖRLÜK YENİ BLOGGER’LIK BİR KARŞILAŞTIRSANA…
Eski editörler yaptıkları işi bir tutku besledikleri, sevdikleri ve zaten hayatı öyle yaşadıkları için yaparlardı. Hayat tarzları ile işleri örtüşürdü. Bir birikim olması şarttı. Ayrıca bu işleri ‘biri’ olmak için yapmazlardı. Zaten sosyal medya diye birşey yoktu, dergide küçücük bir kredi ile isimleri geçerdi. Ama onlar 1 sayfa konu için 1 ay çalışırlardı. Para kazanmak şöyle dursun, iyi iş çıksın diye yeri geldiğinde kendi ceplerinden bile harcama yapmak zorunda kalırlardı.
Ülkemizde blogger’lık ise hiç bir çaba göstermeden, farklı bir hayat tarzı yada bakış açısı dahi olmadan, bir birikime ihtiyaç duymadan, genelde sadece ne tükettiğini ( alısveris, gezme, yemek.. vb.) sergilemek ve üzerine kolay para kazanmaktan ibaret.
İçerik hazırlayacak bir yeteneğe ve bilgiye hiç gerek duyulmuyor bile. Like tek kriter. Sosyal medyadan takip ettikleri yabancı hesapları baz alarak, birbirinin benzeri fotoğrafları tekrar tekrar üretip, paylaşımlar yapılarak, hemen çok önemli kimseler haline gelebiliyorlar. Ne çektiklerin markaların hikayesine uygun hayat yaşıyorlar, ne o kültürü biliyorlar, ne de karelerin tek başına bir değeri var.
GİZLİ BİR YETENEĞİN VAR MI?
Sezgilerim güçlüdür baya. Biri hakkında düşündüklerim , tahminlerim genelde hep doğru çıkar.
SIKILDIĞINDA NE YAPARSIN?
Sadece dururum. Sıkılmaktan kaçmam. Hatta fikir bulmanın en iyi yolu sıkılmak.
KENDİ BAKIMINDA EN SEVDİĞİN 3’LÜ …
-Aesop Blue Chamomile ve Sisley Express Flower jel kuru cildim için yaptığım nem maskelerim
-Saçlarımı tararken açmaya yardımcı Davines All in One Milk çok iyi oluyor
– Gece bakım serumu olarak da Kiehl’s Midnight Recovery yağı sürüyorum.
GERÇEKTEN İŞE YARAYAN BİR GÜZELLİK TÜYON VAR MI?
Hindistan cevizi ve avocado yağlarını karıştırıp saçıma maske yaptığım zaman gerçekten saçlarıma çok iyi geldiğini gördüm. Hem parlaklık veriyor, hem de saçımın dalgalarını daha güzel yapıyor.
BAHAR NEYE DAYANAMAZ?
Kolay elde edilmiş, içinde hiç bir emek yada değer olmadan elde edilmiş bir popülerliğe ve güce karşı duramayanlara, bu insanların etrafında sinek gibi dönenlere dayanamıyorum.
10 YIL SONRA NEREDESİN VE SENCE NEREDESİN?
40’larımın sonunda olucağım , hayalim bir sahil kasabasında yaşıyor olmak.
ne kadar samimi, ne kadar doğru ve net bir sohbet olmuş.. gerçekten ilham oldu.. ve hatta bu dünyanın bu kadar içinde bulunup bu kadar şeffaf, objektif bir bakış açısını okuyabilmek gerçekten daha da etkileyici.
harika sohbetinize okuduğum cümlelerle şahitlik etmek de şahaneydi 🙂 yeni ilham perisi’ni güzellik yayında ekibinin bir parçası olarak dört gözle bekliyorum gözde.. çok bekletme! 🙂