Editör: Gözde Atakoğlu
Her editör için kalbinin farklı attığı markalar vardır. Benim için bunlardan biri Caudalie. Hikayesine bayıldığım, içeriklerine güvendiğim, yeniliklerini merakla beklediğim Caudalie’nin en yeni lansmanını corona stresine rağmen kaçıramazdım.
Çok değil, birkaç yıl önce henüz dünya sakin, pandemisiz bir yerken çok sevdiğim Caudalie kadrosu ile markanın Fransa’da Bordeaux yakınlarında bulunan dünyaca ünlü Vinotherapy spa’sı Les Sources de Caudalie gitmiştik. Anlatılmaz yaşanır bir deneyim olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Yıllar geçti, 2020 Ağustos Caudalie yepyeni bir lansman için bu sefer bizleri Çanakkale Eceabat’ta bulunan ve bir bağ oteli olan Caeli’nde hem bağbozumunu deneyimlemeye hem de yeni ürünlerini keşfe davet ettiler.
Pandemi dolayısıyla her türlü önlemin alındığı, herşeyin en ince detayına kadar Caudalie yetkilileri tarafından kusursuzca düşünüldüğü gezide, sabah bağbozumuna katıldık akşam topladığımız üzümlerden elde edilen şarapları tattık, otelin iddialı mutfağından şefin bizler için hazırladığı leziz yemekleri yedik ve Caudalie ürünleriyle spa bakımları deneyimledik.
Ve markanın üzüm bağlarından kopup gelen hikayesine, asma yaprakları ve üzüm çekirdeklerinden elde edilmiş patentli içeriklerine tekrardan hayran kaldık.
BİR HAZİNEYİ ÇÖPE ATTIĞINIZIN FARKINDA MISINIZ?
Hikayeyi bilmeyenler için kısaca anlatmak istiyorum. Her şey markanın yaratıcısı Mathilde ve eşi Bernard Thomas’ın , Bordeaux’daki Eczacılık Üniversitesi Laboratuvarları’nın direktörü olan Profesör Joseph Vercauteren’le tanışmasıyla başlıyor. Mathilde’nin ailesine ait olan Château Smith Haut Lafitte bağlarındaki bağbozumuna katılan profesör, onların üzüm posalarını attıklarını öğrendiğinde çifte üzüm çekirdeklerinin bitki dünyasındaki en güçlü antioksidana sahip olduğunu söylüyor ve ekliyor: ‘Bir hazineyi çöpe attığınızın farkında mısınız?’ İşte o günden itibaren hala beraber çalışıyorlar ve karşılaşmadan iki sene sonra üzüm çekirdeği polifenolleri içeren ve hala satışta olan ilk üç ürünlerini satışa sunuyorlar.
MARKANIN MANİFESTOSU
Caudalie yıllar içerisinde gücünü üzüm bağlarından aldığı farklı ve etkili ürünler yaratmaya devam etti. Ama sadece bununla kalmadılar…Mathilde Thomas, Caudalie’nin etkili olduğu kadar en doğal, temiz ve çevreye duyarlı güzellik markası olması için de çalıştıklarını söylüyor. Bunu için de fazlasıyla aksiyon almışlar.
Ürünler yüzde 90’ın üzerinde doğal türevli içeriklere sahip. Kullandıkları hammaddelerin izlenebilirliği konusunda geniş çaplı bir proje başlatmış bulunuyorlar. Kozmo-etik değerleri savunuyorlar yani paraben,fitalat, silikon.. gibi endokrin sistemine zarar veren koruyucular, lanolin, keratin gibi hayvansal türevli içerikler, vazelin, parafin gibi petrol türevli mineral yağlar, cildi tahriş eden,çevreye zarar veren ajanlar asla kullanılmıyor. 2022’den itibaren tüm ürünlerin yüzde 95 ve üzeri doğal içeriklere sahip olması için çalışıyorlar. Ayrıca 2019’dan beri ambalajlarındaki plastik miktarını azaltarak 13 tondan fazla plastik tasarrufu yapmışlar bu oranı önümüzdeki yıl sıfır atık olarak hedeflemişler. Bitmedi. Tüm ürünler vegan ve asla hayvanlar üzerinde test yapılmıyor, hatta bu testlerin yasaklanması için de mücadele veriliyor.
GELELİM YENİ SERİYE; BİLDİKLERİNİZİ UNUTUN!
Resveratrol -Lift serisi toz pembe geri dönüşümlü ambalajıyla karşımızda duruyor. Bir gündüz, bir gece kremi, konsantre serum ve göz çevresi kreminden oluşan bir seri. Allahım o ne güzel bir renk! Peki ya kremin dokusu, kaşmir kazağa dokunmuşsun gibi bir his bırakıyor. Zaten boşuna nemlendirici kreme Firming Cashmere Cream adını vermemişler.
Caudalie ve Harvard Üniversitesi’nin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan yeni seri, asma saplarından elde edilen ve en güçlü antioksidanlardan biri kabul edilen resveratrol, biyoteknoloji yöntemiyle mısır şurubundan elde edilen doğal hyalüronik asit ve Afrika’daki maun ağacı kabuklarından elde edilen vegan kolajen üçlüsünün bir arada kullanıldığı yeni bir patente sahip.
40’lı yaşlardan itibaren cildin sıkılığını veren kolajen ve hyalüronik asit üretimi bildiğiniz gibi azalmaya başlıyor. İşte bu yeni 3’lü cilde dışardan kolajen desteği vererek geçici bir etki yapmıyor, aksine gerçek bir etki için cildin kendi ürettiği kolajeni arttırmaya yönelik çalışıyor,
Yapılan testlerin sonucunda bu yeni 3’lünün, doğal kolajen üretimini destekleyen retinolden çok daha etkili olduğu ortaya çıkmış. Öyle ki bu yeni patent doğal kolajen üretimini 5 kat, hyalüronik asit üretimini de 2 kat arttırmakta.
Kozmetik ürünlerinde genelde hayvansal kolajen kullanılırken Caudalie Resveratrol-lift serisinde benimsediği doğaya saygı yaklaşımıyla formüllerinde vegan kolajene yer veriyor ayrıca serinin tamamında sıfır atık oluşturacak ve yüzde 100 geri dönüştürülebilir ambalajlar kullanılmış.
Anlayacağınız bir kozmetiği kullanırken içerikleriyle cildinize, benimsediği ilkelerle de ruhunuza ve yaşadığımız dünyaya iyi geleceğini bilmek insana huzur ve güven , bunu bize yaşattığı için alkışlar Caudalie’ye…