‘Aslında herşey 1800’lerin sonunda İstanbul’da bir eczanede başlıyor’… Giriş cümlesi bile ne kadar çekici değil mi? Grande Pharmacie Parisienne’den Rebul eczanesine oradan da Atelier Rebul ‘a uzanan başarı hikayesini, yılların tecrübesini ve en son yenilikleri kurucu ortak Nüket Filiba’dan dinleyelim dedik.
Atelier Rebul kurucu ortağı Nüket Filiba, marka olarak kalite ve güvenden ödün vermediklerini formüllerin tamamının kendi laboratuvarlarında, kendi tesislerinde ürettiklerini söylüyor.
Markanın köklerine biraz yolculuk yapalım, kısaca bir hikayesini dinleyelim sizden.
1895 yılında, genç Fransız bir eczacı olan Jean Cesar Reboul’un, Beyoğlu’nda, ‘Grande Pharmacie Parisienne’ adıyla Türkiye’nin ilk eczanelerinden birini kurar.. Eczacılık fakültesinde öğrenci olan Kemal Müderrisoğlu’nun staj başvurusu ile başlayan ilişki, baba-oğul gibi yıllarca sürer. Cumhuriyetin ilk yıllarında, eczanenin alt katındaki laboratuvarda, çok özel formülü ile evlerimizde 1 asır misafirliğini sürdürecek olan Rebul Lavanda Kolonyası işte böyle üretilir. Mösyö Reboul ülkesine dönerken eczanesini, hayattaki tek yakını olan eczacı Müderrisoğlu’na devreder. Eczanenin ismi Rebul olarak değişir. Rebul Lavanda Kolonyası, kısa süre içinde Pera’nın erkekleri başta olmak üzere, İstanbul beyefendilerinin kokusu haline gelir. Rebul’un Türkiye’nin koku tarihi yazan markası olmasıyla, Rebul Eczanesi’nin ünü hızla ve prestijle büyür. Bu süre zarfında edinilen bilgi birikimi ve deneyim ise nesilden nesile aktarılarak, markanın yapıtaşlarını ve ilhamını oluşturuyor.
Peki ya Atelier Rebul’un doğuşu?
2004’te, markanın 4. Kuşak temsilcisi Kerim Müderrisoğlu ve aile dostumuz Korel Bingöl ile ortak olduk. Bu ortaklık ile Rebul’un markalaşma hikayesinde bir dönüm noktası yarattığımızı düşünüyorum . Kurucumuz Jean Cesar Reboul’un ‘’Kalite ve güven Rebul Ailesinin en önemli mirasıdır.’’ sözü sanırım marka sahipleri olarak bizim en büyük sorumluluğumuz oluyor. Biz 124 yıllık tecrübemizi, koku ve farmakolojik uzmanlığımızı, bu kodlar ile harmanlayarak Atelier Rebul markasını ve mağazalar konseptini yarattık. Atelier Rebul’u eski bir kozmetik Atölyesi olarak hayal ettik. Bu atölyeyi Rebul Eczanesinin altında yapılan küçük denemelerin ve kozmetik keşiflerin devamı olarak gördük.
Sizce nedir Atelier Rebul’un alametifarikası?
Kuşaktan kuşağa bir miras gibi aktarılan eczacı ruhunun markaya yansıdığını düşünüyorum. Bu da müşteri ile aramızda eşsiz bir bağ kurmamızı sağlıyor. Geleneksel kişiye özel eczacılık yaklaşımını, modern perakende konseptiyle harmanlıyoruz. Cilt ve koku uzmanlığıyla yaratılan yenilikçi formüllerimiz, şeffaf yaklaşımımız, mağazalarımızda sunduğumuz kişiye özel hizmet gibi öne çıkan noktaların bizi özel kıldığını düşünüyorum..
Marka bir koku uzmanı kimliğine sahipken yeni koleksiyon ile eczacı kimliğini ortaya çıkarıyor. Yeni koleksiyonu sizden dinleyelim.
Atelier Rebul markasında koku uzmanı kimliği doğrudur ki daha ön planda. Ancak koku dünyasının yanı sıra, markanın arkasında çok ciddi bir doğal cilt bakımı hazinesi yatıyor. Geçmişte eczanede, 634208 no’lu gece kremi, kas gevşetici kremi, saf gül suyu toniği veya ağız suları için müşteriler sırada beklermiş. Kişiye özel cilt bakım kremleri yapılırmış. Bizler de 124 yıldır sahip olduğumuz eczacılık deneyim ve uzmanlığımızdan yola çıkarak, eski arşivlerimizdeki formüller, uzmanlık alanımız olan bitkiler, eczanede kullanılan geleneksel yöntemleri modern ve bilimsel yaklaşımla harmanladık. Sonuç: %100 şeffaflık ve %100 güven felsefemizi benimseyen, doğal ürünler.
Bu koleksiyonu markanın diğer koleksiyonlarından ayıran özellikleri neler?
Bu koleksiyonda eczacılığın vazgeçilmez bir parçası olan bitkilere, geçmişteki arşivlerimize, %100 doğal kokuya, geleneksel yöntemlere odaklandık, doğal ve sağlıklı ürünlerden oluşan benzersiz bir koleksiyon yarattık. Formüllerde kullanılan bitkilerin kokularının beden ve zihinlerimize olan etkilerine göre ürünlerin isimlerini koyduk. Ambalajlarımıza %100 Pharmacy yazarak, doğal içerik yüzdesi ve laboratuvar içeriği yüzdesini gönül rahatlığı ile yazdık. Kullanılmayan toksik içerikler de ambalajlarda çok net belirtildi. Şeffalık felsefemizi, ambalajlarımıza da taşıdık.
Yüzde yüz doğal koku kullanılan özel bir koleksiyondan bahsediyoruz. Sentetik kokulardan tamamen uzak. Bu doğal kokuyu nasıl sağladınız?
Koleksiyonun en dikkat çeken özelliğinden biri sentetik parfüm içermeden, kokusunun özel seçilmiş saf uçucu yağların karışımından meydana gelmesi. Bunun için tabi sektörün önde gelen tedarikçileriyle, detaylı Ar-Ge çalışmalarıyla uzun bir süreç yaşandı. Saf uçucu yağlar da bazen çok fazla alerjen olabiliyor. Kullandığımız içeriklerin Alerjen seviyesini dikkate alarak , doğal ve güvenli formüller yarattık.
Pharmacy koleksiyonda yer alan cilt bakım ürünleri probiyotik içerikleriyle dikkat çekiyor. Probiyotikler cilt yoluyla da alınabiliyor mu? Bu ürünlerin cildimize olan faydalarını da öğrenebilir miyiz?
Evet, koleksiyonda canlı iyi bakteri probiyotikler ve onların besinleri prebiyotikler en dikkat çeken içeriklerden. Probiyotikleri özellikle sindirim sistemi sağlığımız için yoğurt, kefir vb. besinlerden zaten yakından tanıyoruz. Ama cilt sağlığı için de inanılmaz faydalı. Hatta onlara ‘cildin koruyucu kalkanı’ dahi diyebiliriz. Cildi, şehir yaşamının zararlı etkilerine karşı koruyor, ciltteki iyi bakteri miktarını artırarak, cildin doğal florasını dengeliyor. Hassasiyet, kızarıklık, kuruluk v.b tüm cilt problemleriyle savaşıyor.