Her anlamda sürdürülebilir bir bakımdan söz ediyoruz, yani hem o kadar iyi ve etkili ki ondan asla vazgeçemeyeceksiniz hem de temiz içerikleri, geri dönüştürülmüş ambalajları ve refil kullanımı ile cildinize ve dünyaya saygılı.
İşte Caudalie ile geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiğimiz Resveratrol-Lift lasnmanında serinin tüm bu özelliklerini ele aldık. Anlatacak o kadar çok detayı ve özelliği olan bir seri. Bu yüzden de iki güne yaydık etkinliğimizi.
İlk gün serinin Resveratol , doğal hyalüronik asit ve vegan tip 1 kolajenden oluşan muhteşem patentini konuştuk. Resveratrol-Lift özellikle 40 yaş sonrası ciddi bir biçimde azalan doğal kolajen seviyemizi tam 5 kat, hyalüronik asit seviyemizi de tam tamına 2 kat artıran bir seri. Adı üzerinde konu, bilinen en güçlü antioksidan olan resveratrol olunca ilk günün konuşmacıları da iyi yaş almanın altını çizen sevgili dermatolog doktor Betül Şengör ve uzman diyetisyen Nil Yurtbay’dı.
İkinci gün serinin çarpıcı başka bir özelliğini ele aldık. Yüzde yüz geri dönüştürülmüş ve geri dönüştürülebilir bir seri olan Resveratrol-Lift ilk başta da dediğim gibi cilde olduğu kadar gezegene de saygılı. Bu seferde konuşmacımız sürdürülebilir hayat, atıksız yaşam konularında etkili bir sosyal medya hesabının kurucusu olan sevgili Aslı Korkmaz oldu. Sohbetimize ayrıca değineceğim ama önce biraz Caudalie’nin sürdürülebilirlik kimliğini anlatmak istiyorum…
Caudalie tüm ürünleriyle bunu fazlasıyla başaran bir marka.
Peki Caudalie bu konuda neler yapıyor?
Caudalie’nin köklerine inecek olursak, henüz sürdürülebilirlik konusunun ne olduğu bilinmezken, 1993 yılında Profesör Joseph Vercauteren’in Caudalie’nin yaratıcıları Mathilde ve Bertrand Thomas’a ‘Bir hazineyi çöpe attığınızın farkında mısınız ?’ uyarısı ile markanın dna’sı şekillenmiş ve oluşmuş .
Markanın ana maddesi olan üzümün, asma yaprağından, suyuna, posasından çekirdeğine kadar hiç bir şeyi atmıyorlar ve değerlendiriyorlar.
Sadece içerik mi ambalajlar da geri dönüştürülmüş ve sürüdürülebilir. Seride özellikle tekrar tekrar cam kavanoz almak durumunda kalmayacağımız sadece iç haznesi değişen refili olan kremler, yüzde yüz alüminyum tüple refili olan serum bulunuyor. Bu da tüketiciyi ister istemez çevresi ve gezegeni için pozitif bir adım atmış hale getiriyor, tüketimin tavan yaptığı günümüz dünyasında Caudalie gibi duyarlı ve bizlere de duyarlı olmayı öğreten markalara gerçekten ihtiyacımız var.
Markanın asla kullanmadıkları bir yasak içerikler listesi mevcut, tamamen temiz içerikler ve patentlerle yarattıkları ürünleri ise geri dönüştürülmüş ve dönüştürülebilir ambalajlarda sunuyorlar.
Bu listeyi kısaca özetleyecek olursak;
- Endokrinin yapısını bozan koruyucular: Parabenler, fenoksietanol
- Hayvansal türevli içerikler: Lanolin, keratin, koşinil, hayvansal skualen
- Mineral yağlar (petrol türevleri): Vazelin, parafin
- Tahriş edici ve çevre kirlliliğine neden olan maddeler: Sodyum Larül Sülfat
En başından beri doğadan aldığını doğaya geri verme ilkesiyle yoluna devam ediyor Caudalie, 2012 yılından bu yana 1% for the Planet‘in üyesi ve dünya çapındaki cirosunun %1’ini çevreyi korumak için çalışan derneklere bağışlıyor.
12 yılda 12 ülkede 12 milyon ağaç dikmeyi başarmışlar.
Neden ağaç dikiyorsunuz? sorusuna ise cevapları çok net:
Gelelim lansman sohbetimize ; ikinci gün konuğumuz dediğim gibi Aslı Korkmaz oldu. Aslı Korkmaz, sosyal medya hesabında sürdürülebilir hayat, atıksız yaşam ve ikinci el gardırop konularını işleyen, kendi kişisel tecrübelerini ve önerilerini paylaşan bir isim. Sürdürülebilirlik konusunda da bizlere hem harika bilgiler verdi hem de günlük hayatımıza kolaylıkla uygulayabilme önerileri paylaştı, kendisiyle olan sohbetimizin tamamını aşağıda bulabilirsiniz.