‘Değişime Direnme, Bırak Gitsin!’ Dönemi

Nasıl ki sonbaharda ağaçlar tek tek kıymetli yapraklarıyla ve çiçekleriyle vedalaşır, bizim de zaman zaman yapraklarımızdan bazılarıyla vedalaşmamız gerekiyor.

Artık bize hizmet etmeyen alışkanlıklarımızı, iyi gelmeyen ilişkilerimizi, beslemeyen durak noktalarımızı geçmişte bırakmamız gerektiğini hissediyoruz. Elbette ki bizler için, bir ağacın yaprak dökmesinden daha sancılı bir süreç olarak yaşanıyor vedalar. Sonuçta birer manolya ağacı değiliz, öyle değil mi?

Hayat dönemlerden ibaret ve her dönemin teması, ana karakterleri ve hatta yeri yurdu farklılıklar içeriyor. Her yeni dönemde bir şeylere veda ediyoruz ki, yeniliklere alan açabilelim. Bu, varoluşun doğası gereği böyle. Bir döngü başlıyor, yanında yeni insanlarla yeni ilişkilenmeler getiriyor. Bunlar, hayatımızda farklı bir noktaya doğru ilerlerken bize eşlik ediyor. Sonra, tıpkı uzun süredir giydiğimiz bir kıyafet gibi, üstümüze aynı şekilde oturmamaya başlıyor ve rahatsızlık yaratıyor. Belki bu süreçte biz değişiyoruz, belki o “şey” biraz değişmiş oluyor.

Varlığı eskisi kadar iyi hissettirmiyor. İşte o zaman onunla vedalaşma zamanı geldi demek oluyor. Fakat insanoğlu, kendini güvende ve konforda hissettiği alanlara, ilişkilere ve olaylara tutunmayı tercih ediyor. Bu nedenle, bir ağacın yapraklarını dökmesi, ağacın veya yaprağın kalbini kırmazken, bir insanın alışkanlıklarıyla vedalaşması ve hayatına yenilikler katması, farklı taraflar için sancılı olabiliyor.

Şu sıralar tam olarak böyle düşünceler meşgul ediyor zihnimi. Artık bana hizmet etmeyen alışkanlıklarımla vedalaşmak istiyorum fakat bir yandan da onlarla haşır neşir olmak çok tanıdık bir yerden, çok konforlu geliyor. İyisi, kötüsü, sebepleri, sonuçları ve belirsizlikleri zihnimde ve ruhumda fırtınalar koparıyor derken, “Bir dakika, tamam. Burada bir durmak ve sakin olmak lazım.” diyerek, sevgili astrolog Pınar Kanbak’a danışmaya karar verdim. Zira bu gibi ruh hallerinde yıldızların mutlaka bir parmağı vardır!

“25 Mart’ta Terazi burcunda ay tutulması ve 8 Nisan’da Koç burcunda güneş tutulması meydana geliyor. Bırakmayı ve yeni başlangıçları, ilişkiler yoluyla deneyimliyoruz. Şu anda tamamen ben ve sen aksının çok fazla gündemde olduğu ve ilişkilerin fazlaca masaya yatırıldığı bir süreçteyiz. İlişkinde hangi alandasın? Zorba mısın, kurban mısın, yoksa sabote eden taraf mısın?İlişkilerde yaşanan sorunlar çözümlenemiyorsa yeni bir sayfa açma süreci ve bireyselliği konuşma zamanı gelmiş olabilir.Koç yenilik demek ve 8 Nisan’daki tutulma yeniliğe kapı açtığımız bir dönem. Fakat aynı anda Merkür de Koç burcunda retro yapacağı için, geçmişteki konuları çözümleyerek yeniliğe geçiş yapmamızı gerektiriyor. Yani diyor ki; ayağındaki prangayla ilerleyemezsin. Bunun için önce geçmiş konuları gerçek manada bitirmek gerekiyor ve Koç enerjisi bunu samimiyetle, gerçek anlamda yapmamızı gerektiriyor. Bu sıralar agresyonumuz yükselebilir. Bu nedenle konuları, kavga ve dövüşle, kopartarak değil, dengeli bir yerden çözmeye özen göstermeliyiz. Nisan ayında toprak çiçek açıyor; uzun yürüyüşler yapmaya, temiz hava almaya özen göstererek, topraklanmayı ve regüle olmayı hedeflemeliyiz. Bu tutulma ateş hattında öncü bir tutulma olduğu için, bazı ilişkileri koparmaya yönlendirebilir. Olayları çok hızlı düşünmeden, zamana yayarak değerlendirmeliyiz.Aynı zamanda, bir çok gezegen Balık burcunda olacak. Balık enerjisi kafamızı toplamamızı ve odaklanmamızı zorlaştırabilir. Küçük adımlarla, büyük kararlar vermeden hayatımıza yenilikleri almak daha verimli ve güvenli olacaktır.Bunun yanında, iki tutulma arasındaki dönemde karşılaştığımız insanların, verdiğimiz tepkilerin kadersel bir yanı da var. Fakat eğer bir farkındalık geliştirmezsek, aydınlanma yaşanamaz. Okuduğumuz kitapta karşımıza çıkan bir cümle veya dinlediğimiz şarkıdaki bir söz bile bize kadersel bir mesaj veriyor olabilir.Ne kadar temkinli olmak gerekse de, bekleme zamanında değiliz. İnsiyatif kullanıp, risk alıp önüne bakan insanların maddi ve manevi olarak çok ilerleyeceği bir süreç. Aslında, kusursuzluk arayışının bir son bulması gerekiyor. Benim merkezde olduğum, hedeflerimi belirlediğim ve bir yandan da empatiden sapmadığım bir süreç. Zira Mars, Balık burcunda olacağı için, empati olmazsa ilişkiler kopabilir.”Değişim süreçlerini sağlıklı bir şekilde ele almanın en önemli adımı topraklanmaya öncelik vermekten geçiyor. Ne demek topraklanma? Doğayla bağ kurmak ve bu vesileyle dengelenmek anlamına geliyor. Cihazlardan ve uyaranlardan uzak durmak, ağaçların arasında uzun yürüyüşler yapmak, kuşların sesini dinlemek, çiçek ekmek, denizi izlemek, suyla temas etmek, dağda olmak gibi aktiviteler topraklanmamıza yardımcı olur. Bu aktiviteler bizim duygu durumumuzu regüle etmemizi yani kendi iç dengemize kavuşmamızı sağlıyor. Bu sayede bedenimizin ihtiyaçlarını ve duygularımızı duymaya alan açmış oluyoruz. Bir diğer deyişle, berraklaşıyoruz gibi düşünebilirsiniz.  Dolayısıyla da fevri olmayan, içten kararlar alabiliyor ve bu şekilde iletişim kurabiliyoruz. 

Zihnimizde düşünceleri evirip çevirirken, kaybolmuş hissine kapılıp çok fazla problem odaklı bir yaklaşıma sahip olabiliriz. Düşüncelerimizi yazıya dökerek, onları somutlaştırabilir ve böylece daha rasyonel bir bakış açısına geçebiliriz.

Bazen bir olayın negatif yönlerine o kadar ağırlık veriyoruz ki, olumlu taraflarını göremez oluyoruz. Oysa ki Ying Yang misali, her eksinin mutlaka bir artısı da vardır.

Düşüncelerimizi yazıya döktüğümüzde yargılarımızın farkına vararak, yarısı suyla dolu olan bir bardağı sadece, yarısı suyla dolu olan bir bardak olarak görebiliriz. Bunun yanı sıra, zaman zaman eskiye dönme eğilimine girdiğimizde de, geri dönüp o satırları okuyarak kendimize neden bu yolda olduğumuzu hatırlatabiliriz.

Değişim, vazgeçilmez ama zorlayıcı bir süreçtir. Kendimizi bir anda en büyük adımı atmaya mecbur etmek yerine, değişimi ufak ufak ele alabiliriz. Kolay ve rahat olan yerden, yedire yedire, adımları sindirerek atmayı tercih edebiliriz.

Artık bize hizmet etmeyen alışkanlıklarımızı teker teker bırakmayı seçebiliriz. Böylece her adımda nasıl hissettiğimize bakma fırsatımız olur. Bu minicik yenilik bana nasıl geldi? Sorusunu sorabilir ve öyle devam edebiliriz. Kendimizi dinleyerek, kendimiz için aldığımız kararları nezaketle uygulayabiliriz. “Canım kendim” demeyi daima hatırlayarak…

Mini bırakma rehberi:

  1. Bilinçli bir şekilde geçmişi geride bırakmaya karar verin
  2. Sorumluluğunuzu üstlenin
  3.  Kabul edin
  4. Gelecek için bir plan yapın
  5. Kendinizi keşfedin

Değişim her gün oluyor. Gerçekleşen her yeni gün batımında dünya, bir önceki gün ile aynı dünya değil ve sen de aynı sen değilsin. – Haruki Murakami, Kafka Sahilde

Written By
More from Deniz Konuk
LOHUSAYIM, BEN DE VARIM!
Anneliğin ilk bir kaç haftasının dünyanın ekseninin tamamen yer değiştirdiği bir dönem...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir