Geçtiğimiz günlerde dünya güzellik devlerinden Sephora Bağdat Caddesi’nde Türkiye’deki en büyük mağazasını açtı ve açılış öncesi Sephora sevenlerin kapıda oluşturduğu heyecanlı kalabalık çok konuşuldu biliyorsunuz. “Core Concept” adı verilen bu yeni konsept İngiltere Westfield ve Fransa Champs Élysées’den sonra ilk kez Türkiye’de uygulandı. Bu mağaza, 5 katlı ve 4 bin metrekareden oluşan binası ile dünyadaki ilk ve tek Sephora binası olma özelliğini taşıyor. Biz hem bu açılış öncesi açılan amiral mağazayı keşfetme imkanı bulduk hem de bizzat mağaza açılışı ile ilgilenen, Sephora Avrupa Genel Müdürü Marie Marchives ile röportaj yapma şansını yakaladık.
Sephora’nın birçok amiral mağazasının açılışında bulunmuş bir isimsiniz. Bir ülkede Sephora’nın amiral mağazasının açılması için belli kriterler mi olmalı? Varsa nedir bunlar?
Mağazayı açmadan konsepti düşünüyoruz, planlıyoruz. Örneğin bu açılışla ilgili olarak, bu yeni konseptle açılan sadece üçüncü mağazamız. Londra ve Champs-Élysées’te test ettiğimiz, bu konsepti Türkiye’ye getiriyoruz. Mağaza açarken konsepti yerel şartlara göre adapte ediyoruz ama aynı zamanda müşteri tabanına göre biraz da ürün yelpazesini ayarlıyoruz. Tabi Sephora olarak çok güçlü bir konseptimiz olduğu için kolay olduğunu söyleyebilirim ve bu konsept dünya genelinde aynı. Bir self-servis ve hizmet konsepti diyebilirim. Bu önemli bir nokta. Premium müşteri kitlesine, genel müşteri kitlesine, genç müşteri kitlesine her türlü müşteri kitlesine uygun bir konsept bu. Türkiye gibi bir ülkeye geldiğimizde yapabileceğimiz tek ayar, belki marka yelpazesi, markaların girişi gibi şeyler olabilir.
Globalde Türkiye Sephora’nın performansından memnun musunuz? Türk kadınlarının güzellik anlayışına baktığınızda sizi şaşırtan bir şeyler oldu mu?
Evet, Türkiye’deki işimizden çok çok memnunuz. Bu sebeple burada açılıyoruz ve gelecek yıl diğer bölgelerde de açılacağız. Çok mutluyuz. Türk müşterileri yeniliklerden çok haberdarlar. Hem çok premium bir müşteri kitlesi olabilirler, hem de çok genç. Yani, bu müşteri kitlesini zaten Türkiye’deki mağazalarımız sayesinde tanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye’ye neler getirmemiz gerektiğini biliyoruz. Yenilikleri seviyorlar, sosyal medyada çok bilgililer. Bu yüzden yenilikleri çok çok hızlı bir şekilde getirmemiz gerekiyor.
Evet, tam olarak öyle. Sanırım Türkler, özellikle Türk kadınları için söylüyorum bence detaylarda biraz kaybolmayı seviyoruz.
Ben de detayların önemli olduğunu düşünüyorum. Sizler yenilikleri seviyorsunuz. Sosyal medyada aktifsiniz. Son modayı takip ediyorsunuz, istiyorsunuz ve oldukça öncü bir tarzınız var.
Türkiye’deki bu amiral mağaza ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Bu mağazanın diğer ülkelerde bulunanlardan bir farkı veya öne çıkan ekstra bir özelliği var mı ? Mesela Barcelona’da içerisinde kaydırak olan bir Sephora mağazası var bunun gibi değişik özellikleri ile öne çıkan görülmesi gereken Sephora’lar varsa okuyucularımızla paylaşabilir misiniz?
Öncelikle İstanbul mağazası benzersiz bir mağaza. Dediğim gibi, bu yeni konseptle açtığımız üçüncü mağaza. Daha aydınlık, daha beyaz ve kaliteli malzemelerle tasarlanmış bir konsept. Sephora’nın seçim ve hizmeti bir araya getiren bir konsepti var. Ayrıca, İstanbul’daki önceki mağazalara göre de farklı bir mağaza, çünkü burada marka seçenekleri var. 100’den fazla markamız var, bunların 50’si Sephora’ya özel markalar, yani daha da fazla seçenek sunuyoruz. Aynı zamanda, parfüm alanında sunduğumuz yeni bir koku danışmanlığı hizmeti de bu mağazada ilk kez bulunuyor. Saç hizmeti de sunuyoruz ki bu da daha önce mevcut değildi. Ayrıca, cilt bakımı ve makyaj hizmetleri de var. Bu da oldukça yenilikçi. Aynı zamanda, burada bir ‘premium’ alanımız var ki bu daha önce hiç yapmadığımız bir şey. Müşterilerimiz makyaj ve cilt bakımında rehberlik edilen ve kişiselleştirilmiş makyaj hizmeti alabilecekleri daha sakin bir yer istediler. Bu yüzden bu alana kişiselleştirmeyi getiriyoruz. Bu da benzersiz bir özellik. Ayrıca yan tarafta bir cilt bakım kabini bulunuyor ve bu da yeni bir tasarım ile oldukça özgün. İkinci sorunuzda eğer biraz benzersiz şeyler olup olmadığını soruyorsanız, her açılışı kişiye özel hale getirmeye çalışıyoruz…
Her ülke için mi?
Evet, her ülke için. Çünkü Porto’ya giderseniz, örneğin, zemin Portekiz’in taşlarıyla yapılmıştır. Bu ülkenin bir sembolüdür. Barselona’ya giderseniz, kaydırak yaptık. Aslında bu bir eğlenceye dönüştü. Yani açılışlarımızı ülkeye göre kişiselleştiriyoruz ancak konsept aynı kalıyor.
Lokasyon olarak Asya yakasını, Bağdat Caddesini seçmenizin özel bir nedeni var mı peki?
Bu caddeyi uzun süredir inceliyorduk çünkü bu bölgede henüz bir Sephora mağazamız yoktu. Bu yüzden İstanbul’un en işlek ve en şık caddesinde bir yer bulmak bizim için önemliydi. Bu konumu dört yıl önce bulduk ve mağazamızı açmak tam dört yıl sürdü.
2024’te Türkiye’ye yeni marka girişleri olacak mı?
Evet, elbette. Şu an için markaların isimlerini veremiyorum ancak sadece makyaj değil cilt bakımında da çok güzel markalar geliyor. Şubat ve Mart ayında çok güzel makyaj ve cilt bakım markaları gelecek. Sürekli olarak yenilikler ve eklemeler oluyor ve şu anda zaten 50 markamız var. Sanırım burada Sephora’ya özel 50 marka bulunuyor ki bunları başka hiçbir yerde bulamazsınız.
Yurtdışındaki Sephora’larda karşılaştığımız her marka Türkiye Sephora’larda bulunmuyor, mesela dört gözle Charlotte Tilburry’i bekliyoruz. Bu marka seçimleri neye göre yapılıyor?
Aslında bu noktada ülke neyi alabileceğine bakıyor. Markayı nereye konumlayabiliriz? Tabi markanın gelmek isteyip istemediği de önemli. Bu nedenle bazen her mağazada aynı markayı görmeyebilirsiniz. Ancak gelecek yıl birçok yeni ürün geliyor.
Türk kozmetik markaları da Sephora’larda satışta Gulsha, Atelier Rebul, Cosmed gibi… Ama yurtdışına çıktığımda bu markaları bulamadım (İtalya veya Los Angeles Sephora’larda). Yerel markalar globalde satışa çıkmıyor mu?
Bu duruma bağlı. Yerel markaları kaynaştırıp dünya genelinde kullanabiliriz. Şu an için, bazı Türk markaları iyi bir başlangıç yaptılar. Yani, işin iyi gittiğinden emin olduktan sonra, onları başka yerlere de tanıtmak için hazır hale getiriyoruz. Öncelikle, kendi ülkesinde başarılı olması gerekiyor. Sonrasında da markayı neden başka yerlere de tanıtmayalım? Markalarımız dünyanın dört bir yanından geliyor. Dünyanın dört bir yanından markalarımız var. Türkiye için işe yaramaması için hiçbir neden yok.
Sephora bir trendsetter. 2024 kozmetik dünyasındaki trendleri biraz konuşalım, hem cilt bakımında hem de makyajda nasıl bir yıl bekliyor bizi?
Premium cilt bakımı büyük bir gelişim gösteriyor özellikle Türkiye’de. Tek ürünlü bakım da bu kapsamda. Bu bir serum, bir gece kremi, bir gündüz kremi olabilir. Makyaj alanında ise dudaklar, elbette her zaman revaçta. Çok sayıda maskara da var piyasaya sürülen. Bu nedenle, maskara dudak ürünlerinden sonra ikinci sırada geliyor. Çok çok iyi satılan yeni saç bakım markaları var.
Özellikle Fransa’da insanların ciltlerine ve skin rutinelerine çok önem verdiklerini düşünüyorum. Fransa iyi bir örnek diyebiliriz, öyle değil mi?
Evet kesinlikle bu Fransa’da da böyle. Skincare için gelmeyen, TikTok’ta gördüğü ruj için gelen bir nesilimiz de var. Bunu da gözardı edemeyiz. Bizim geniş bir müşteri kitlesine sahip olmamızdan dolayı, her alanda aynı seviyede çalışmak zorundayız. TikTok’ta gördüğü bir ürünü isteyen müşteriyi memnun edebilmek için de çalışıyoruz. Hatta o müşteri ürünü tam olarak ne olduğunu bile bilmiyor ama istiyor ve alıyor.
- Sephora Bağdat Caddesi mağazası, İngiltere’deki Westfield ve Fransa’daki Champs Élysées mağazalarının ardından, Türkiye’deki ilk “Core Concept” temalı amiral cadde mağazası
- Mağaza dünyanın ilk ve tek Sephora binasının ilk iki katında faaliyet gösterecek. Diğer katlarda Sephora’nın genel merkezi bulunacak.
- Suadiye’deki mağaza, beyaz tonların hakim olduğu, minimalist ve deneyim odaklı bir tasarımla şekillendirilmiş.
- Mağazada sadece Sephora’ya özgü Sephora Collection, Benefit, Tarte, Make Up Forever, Rare Beauty, Fenty Beauty ve Drunk Elephant gibi dünyaca ünlü 150’e yakın marka yer alacak. Toplamda 10 binden fazla ürün seçeneği sunulacak.
- Yenilikçi dijital araçlar ve teknolojik hizmetler bulunacak. Sephora+ uygulaması ile stoğu tükenen ürünler adrese gönderilebilecek, ‘click & collect’ ve ‘self check-out’ gibi kolaylıklar sunulacak.
- “Fragrance Discovery” ile kişiye özel parfüm notaları belirlenecek, “Hot On Social” ve “Gift Hub” bölümleri ile trend ürün ve hediye seçeneklerine kolayca ulaşılabilecek
- VIP müşteri hizmeti ve özel cilt bakım odaları ile özel müşterilere kişiselleştirilmiş güzellik deneyimleri sunulacak
Sephora Avrupa Genel Müdürü Marie Marchives kimdir?
1984 yılında Sephora’ya katılan Marie-Christine Marchives, Sephora’nın Champs-Elysées’deki amiral mağazası açılışında görev aldı, Manhattan ve San Francisco mağazaları, ardından ABD’deki ilk Sephora mağazalarının açılması ve geliştirilmesinde görevlendirildi. Sephora Fransa’nın Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı görevini üstlendi. Montreal’de bir ofis kurdu ve Sephora Kanada’nın kuruluşunda ve ana önemli şehirlerde Sephora’ların yer almasında kritik bir rol üstlendi. Sephora Fransa Genel Müdürü olarak, en büyük pazarı yönetmek üzere Fransa’ya döndü ve şirketin seçici güzellik pazarında birinci sıraya yükselmesine aktif olarak katkıda bulundu. Marie-Christine Marchives Şubat 2016’dan beri Sephora Güney Avrupa Genel Müdürü görevini yürütmektedir.