DETOKS GÜNLÜĞÜ: 1.GÜN

Hayatınızda hiç detoks yaptınız mı? Ama öyle bir başınıza bilinçsizce yaptığınız aç kalma merasimlerinden bahsetmiyorum, profesyonel ellerde yapmayı deneyimlediniz mi? Eğer cevap evet ise birkaç farklı öneriyi öğrenmek için yazımı okuyun derim, ısrar etmem, ama eğer cevap hayır ise o halde bu yazıyı okumadan geçmeyin.

YAŞASIN DETOKS’A GİDİYORUZ!!!

Ben ve sevgili Tülin Kermen, 4 günlük detoks programı uygulamak için, The Life-Co’nun davetlisi olarak Antalya’ya uçtuk. İkimizin de ilk detoks deneyimi olduğu için hem biraz rahatlıkla ve hem de elbette 4 gün yiyemeyeceğimizin endişesi ile havaalanında kendimizce detoks’a hazırlandık. Nasıl mı? Kocaman muhteşem patates kızartmasını ve ardından da Starbuck’tan kocaman sütlü kahvelerimizi mideye indirerek. Keyifli bir yolculuktan sonra, arabamız bizi  Antalya’nın merkezinde yer alan Akra Barut oteline getirdi.

Asidikten alkaliye geçen iki kadın, Tülin ve ben…Güldüğümüze bakmayın bu foto çekilirken başımız cidden fena ağrıyordu.

Dediğim gibi Antalya’nın merkezine konumlanmış otelin en alt katında The Life-Co sağlıklı yaşam merkezi, bitkisel besinlerin canlı yani çiğ olarak muhafaza edildiği, alkali oranı yüksek yemekler hazırlayan Saf Mutfak ve Antalya’nın en işlek spor salonu bulunuyordu.

Akşam saati olduğu için, bize bol sirkeli, roka ve filizlenmiş mercimek salatası verdiler. Yanında da biri enzim, diğeri de probiyotik olan iki adet hap. Tüm detoks boyunca da bu enzimleri almaya devam ettik. Enzimler salata gibi çiğ besinler tüketirken sindirim sistemine yardımcı oluyorlar, daha hızlı ve iyi öğütmenizi sağlıyorlar. probiyotik ise artık herkeslerin bildiği üzere iyi ve canlı bakteriler, bağışıklılığı güçlendirirken  aynı zamanda bu  9,5 milyon bakteri  gaz, şişkinlik gibi sindirim sorunlarını da ortadan kaldırmaya yarıyor. Herşey iyi hoş ama normal insanlar için, ben hap yutamadığımdan tüm bu enzim ve probiyotikleri suya veya içeceklere karıştırarak almak zorunda kaldım. Ayrıca hayatta en nefret ettiğim iki şey sirke ve rokadır şansa bakın ki ilk gece karşıma çıktılar, elbette yiyemedim detoksa hızlı başlamış oldum.

The Life-Co Antalya şubesi…Açık havada yürüyüş , yoga ve meditasyon yapmak için ideal bir ortam ve iklime sahip.

DETOKS GÜNLÜĞÜ : BİRİNCİ GÜN: BEN NEREDE HATA YAPTIM?

Ne severim otelde uyanmayı. Çünkü otel demek tatil demektir, tatil demek keyif demektir. En büyük keyiflerimden biri de kahvaltıdır. Hele ki otel kahvaltısına bayılırım. Açık büfe önünde gelir gider tabağı doldururum, en son kahve keyfiyle son bulur kahvaltım. Uzun, keyifli ve güzel yediğim tek öğündür diyebilirim. Ama o da ne otel asansöründen direkt en alt kata indik, Saf mutfağın olduğu yere. Önümdeki bar’ın üstünde farklı çiğ sebzelerle tatlandırılmış alkali oranı süper yüksek sular, bitki çayı ve bir kazan sebze çorbası mevcut.

The Life-Co’nun içerisinde Sade mutfak… Tamamen besin değeri korunarak yapılan çiğ yemekleriniz ve yeşil içecekleriniz burada sizi bekliyor

The Life-Co çalışanları kişiye özel servis yapmayı gayet iyi biliyor, siz nerede olursanız olun saati geldiğinizde içeceğiniz veya yiyeceğiniz size getiriliyor. Öğün yani içecek atlamamanız çok önemli. Zira vücut ilk saatlerden itibaren değişimi fark etmeye başlıyor.

Sabah ilk olarak ‘immun boost‘ denilen adı üzerinde metabolizmaya hız veren bir içecek içtik. İçeriğinde zencefil, yeşil elma ve limon bulunan bu posalı içecek, kahvaltı yerine geçiyor.  Detoksta sabah saatlerinde çiğnemeyi yani sindirimin tamamen durdurmamız isteniyor . Çünkü çiğnemeye başladığınız anda sindirim sistemi harekete geçiyor. Bu yüzden sadece sıvı tüketilmesine izin var.  İmmun boost sonrası dilediğiniz kadar özel demlenmiş bitki çayı, farklı lezzetlere sahip alkali sular ve sebze çorbası tüketebilirsiniz. Bu arada oh ne güzel sebze çorbası var demeyin, o sizin bildiğiniz sebze çorbalarına pek benzemiyor. Sebzelerin besin değeleri kaybedilmeden pişirilen bu özel çorba bildiğiniz su kıvamında öyle posası mosası yok. içerisine taze sıkılmış limon suyu ve baharatlar atmakta özgürsünüz.

İmmunboost metabolizmaya hız veren harika bir içecek evde de yapmalı, zencefil, yeşil elma ve limondan oluşuyor.

Şahsen tadını hiç sevmedim çorbanın, kocaman bardaklarda bir tanesini zor bitirdim. Barda duran görevliye kaç adet içmek gerektiğini sorunca bana ,’-Gözde Hanım gün içerisinde mineral kaybı yaşamamalısınız o yüzden 8 bardak içmenizi tavsiye ediyoruz demesin mi?’ 8 bardak mı? Üstüne bir de devamlı içilen alkali sular, ara ara özel hazırlanmış yeşil içecekler… Detoksta en merak edilen sorulardan biri de açlığa nasıl dayanıldığıdır. Yok öyle bir şey, ben ki açlığa hiç dayanamam, detoksta açlık hissetmiyorsunuz,  vücuda fazla sıvı yüklenmesi yapıldığı için öyle bir hissiyat söz konusu bile değil. Açlık yok ama enterasan bir baş ağrısı gelip yerleşiyor bedeninize. Şimdi burada asıl suçlu yine biziz çünkü detoksa gelmeden önce vücudu detoksa hazırlamak gerekiyor. Zira biz Tülin’le son dakikaya kadar keyfe keder yemek yiyip kahve içtiğimiz için bu hazırlık aşamasını net bir şekilde atlamışız. Bunun geri dönüşü de yoğun bir baş ağrısı ve mutsuzluk gibi garip bir hissiyat oldu. Öyle ki biz ki iki saniye gülmeden konuşmadan vakit geçirebilelim, ama geçirdik işte.

Ve ünlü sebze çorbası.. Tarifini yazı dizimin sonunda paylaşacağım, takipte kalın lütfen…

Öğlen 12.30 da ilk yeşil içeceğimiz geldi. Ardından da saat 15.00 gibi de yine filizlendirilmiş bir salata ile ilk çiğnemeli aktivitemizi yapmış olduk. Düşünü uyandığımızdan beri neredeyse 16 saat geçti ve ben ilk kez birşeyler çiğnedim. Oh ne güzeldi o salata! Sonra fark ettim ki hiç sevmem dediğim roka varmış yine içinde, ne diyelim Allah yoklukla sınamasın. Afiyetle yedim valla.

Bu arada detoks yaparken, olmazsa olmaz bazı yan aktiviteler de yapmanız gerekiyor. Mesela kolon temizliği, yoga, meditasyon ve elbetteki masaj. Ben kolon temizliğini istemedim ancak yaptıran kişiler bunun oldukça kolay olduğunu ve toksinlerden, kötü bakterilerden gerçek anlamda temizlenmeyi sağladığını söylediler. Bağırsak ve midenin kendine özel bir florası olduğunu düşünüyorum öyle çok dışardan karışılmaması gereken organlar ancak gerektiği zamanlarda müdahale elbette edilmeli.

Herneyse tüm gün içtiklerimin yeterli geldiğini düşünerek 17.00 den sonra artık hiçbir şey içmemeye başladım.  Vücudunuzu susuz bırakmayın diyen yetkilileri de biraz kulak ardı ettim, o kadar sıvı içmiştim ki gerçekten canım istemiyordu, ayrıca yavaş yavaş baş ağrım artmaya başlamıştı, Tülin’le artık gülmeyi şakalaşmayı bırakın konuşamıyorduk bile. Toksin atımına yardımıcı infrared saunaya girdim. Sıcak hava başta çok iyi geldi, güzelce bir ter attık, ardından odalarımıza çekildik.

Odada öyle halsizleşmeye başladım ki , baş ağrım daha da arttı ve elbetteki mide bulantısı , Tanrım hayatta birçok insan gibi en tahamül edemediğim şey mide bulantısı, kusmak fobim olduğu için mide bulantısı devreye girince yetkililerden birini arayarak kendimi iyi hissetmediğimi söyledim, bana tüm bu ortaya çıkan etkileri beklediklerini söylediler, vücudum bir şekilde asidik yapıdan alkaliye geçiş gösteriyordu, ve bu sancılı bir süreçti. Bu süreç detoks öncesi kendini hazırlayanlarda neredeyse hiç hissedilmiyormuş, yani detoksa gelmeden bir hafta önce kahveyi kesip, alkali su içmeye başlasam, hayvansal gıda tüketmesem bir şekilde vücudun adaptasyonu çok daha yavaş olurmuş. Sanırım ben bu süreçte kendimi biraz da susuz bırakmayı becermiştim, gerçekten iyi hissetmediğimi söylediğimde sağolsunlar hemen bana bir serum takviyesi yapıldı. Midem bulantım bitti, baş ağrım hafifledi ve ilk geceyi bir şekilde geçirdim. Peki ama ertesi gün nasıl hissedecektim?

 

 

 

More from Gözde Atakoğlu
BİZ GÜNEŞTEN KORUNURKEN…
Doğanın canına okuyoruz. Farkında bile değiliz ama korunmak için sürdüğümüz güneş kremleri...
Read More
Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir